Aktivist sanatçı ile anlamlı ‘karşılaşma’
Aktivist sanatçı Olafur Eliasson, Türkiye’deki ilk kişisel sergisiyle İstanbul’da. Çevreye, iklime ve sürdürülebilirliğe duyarlı sanatçı, yapıtlarıyla karşılaşan izleyenlerin kendilerini tanımalarına fırsat sağlıyor.
Deniz Burak BAYRAK
İstanbul Modern, sanatseverleri hem kendilerini bulmalarına hem de çevre, iklim, ışık gibi kavramlara ilişkin farkındalık kazanmalarına zemin hazırlayan bir sanatçı ve yapıtlarıyla karşılaştırıyor. Aslen Danimarkalı olan ama yaşamını çoğunlukla İzlanda’da sürdüren, sanatıyla aktivizm örneği gösteren Olafur Eliasson’dan söz ediyoruz. Eliasson’un ‘Senin beklenmedik karşılaşman’ adlı sergisiyle farklı malzemeleri kullanarak yapıtlarını su, ışık, geometri, iklim gibi unsur ve kavramlarla yoğuran bir sanatçı olduğunu anlıyoruz.
Eliasson’un üretim pratiğinin en temel özelliği; dünyayı, yaşamı ve kendimizi tekrar tekrar değerlendirebileceğimiz mekânlar kurgulaması. Sanatçı yapıtı izleyici ile karşılaştırıp onların tamamlamasını bekliyor. O yüzden de bireysel deneyimlerin çok önemli olduğunu düşünüp açıklamalarla deneyime müdahale etmekten kaçınıyor. Serginin küratörlüğünü, Öykü Özsoy Sağnak, Nilay Dursun ve Ümit Mesci üstleniyor. Sağnak, “Bu yapıtlarla karşılaştığımızda kendi duyularımızın, hareketlerimizin, çevremizdeki diğer insanların ve sadece gözümüzle algıladıklarımızın ötesindeki gerçekliklerin farkına varırız. Bu sebeple, Olafur Eliasson genellikle yapıtlarına ve sergilerine isim verirken ‘senin’ zamirini kullanır ve yapıtlarını deneyimlerken bizlerin beklenmedik, şaşırtıcı karşılaşmalar yaşamasını hayal eder” diyor.
KENDİMİZLE TANIŞMA FIRSATI
“Beklenmedik şeylerden insanlar kaçarlar. Aslında bize bir fırsat sunulur. Deneyim size verilen değil sizin yarattığınızdır. Güvenli bir alan olan bir müzede ziyaretçi olarak bu deneyimi yaşamanız çok önemli. Çünkü bilinmeyeni almaya gönüllü oluyorsunuz. ‘Öngörülemeyen risk’ denilen şey çok güzel bir tesadüfe dönüşebilir bir müzede” diyen sanatçının referanslarla dolu yapıtları bu öngörülemezliği Aktivist sanatçı ile anlamlı ‘karşılaşma’ Aktivist sanatçı Olafur Eliasson, Türkiye’deki ilk kişisel sergisiyle İstanbul’da. Çevreye, iklime ve sürdürülebilirliğe duyarlı sanatçı, yapıtlarıyla karşılaşan izleyenlerin kendilerini tanımalarına fırsat sağlıyor kendimizle tanışma fırsatı olarak dönüştürüyor; kendimizi görebildiğimiz bir deneyime evriliyor.
Olafur Eliasson’un pratiğindeki temel birer sanat eserine dönüşürken -ki mekânda 40’tan fazla var- iklim krizi, buzulların erimesi, güneşin şiddeti, su sorunu gibi güncel sorunları özünde taşıyor.
Galeride bizi ilk olarak sanatçının bu sergi için ürettiği, el yapımı camdan yapılmış panellerden oluşan ‘Günbatımından şafağa, Boğaziçi’ karşılıyor. Yapıtın altında da İzlanda sahillerinden topladığı ‘yanos’ adlı kütük var. Sanatçı bunu şöyle değerlendiriyor: “Ben İzlanda gibi ağacın neredeyse hiç yetişmediği bir yerde akıntılarla gelen kütükleri topluyorum. Yapıtımda ise güneşe, tuza maruz kalmasını insanların hareketiyle, göçle, hayatlarında değişen ortamlarla, onlarda bıraktığı etkilerle ilişkilendiriyorum.”
Sanatçı 2015’ten beri ‘Buz Gözlemi’ adlı bir kamusal alan projesi yürütüyor. İzlanda’nın büyük buz kalıplarını Londra, Paris ve Kopenhag’da kamusal alanlara koyuyor ve bir nöbeti andıran bu aksiyonla ekosistemin en önemli parçasının hızla ortadan kayboluşunu belgeliyor. Sergideki bronz heykel ‘Yokluğun cisimleşmesi pavyonu’ içerisindeki boşlukla bu kamusal alan projesine gönderme yapıyor. Heykelin içine girebiliyorsunuz, bu boşluk buzun eriyerek içinde oluşturduğu boşluğu bize anlatıyor. Heykelin siyah oluşu acaba dramatik ögeyi arttırmak için mi?
KRİTİK ALAN KÜRESİ
Bir diğer çarpıcı iş ise bir fotoğraf seçkisi. Dünyadaki değişimin izlerini süren seçki, 1999-2019 arasında aynı doğa manzarasını kadraja alan bir perspektiften çekilmiş fotoğraflardan oluşuyor; hızla yok oluşu görmemizi sağlıyor. ‘Bencillikten uzaklaşma duvarı’, üçgenlerden ve prizmalardan, oyuncu bir yaklaşımla, bir duvar yaratıyor. Dikkatli bakarsanız odanın arka tarafını görebilirsiniz; sürprizli bir yapıt.
Serginin en dikkat çeken ve bir avizeyi andıran ‘Kritik alan küresi’ için sanatçının geometri araştırmaları çerçevesinde, renk efektli filtreli cam paneller ve üçgenlerin farklı formlar oluşturarak karşımıza küre hâlinde çıkışı diyebiliriz. Onun ışık ve renkle ilgisini etrafını dolaşarak deneyimleyebilirsiniz.
30 YIL SONRA İSTANBUL’DA
‘Senin beklenmedik karşılaşman’, Olafur Eliasson’un İstanbul’daki ilk solo sergisi. 1997’de yapılan 5. Uluslararası İstanbul Bienali’ne katılan sanatçı bu yeni sergisiyle İstanbul’a dönmenin heyecan verici olduğunu belirtiyor ve diyor ki, “Yaklaşık 30 yıl önce İstanbul’la yaşadığım bu karşılaşma olmasaydı, bugün olduğum sanatçı olmazdım. O nedenle benim için kişisel önemi çok büyük bir şehir olan İstanbul’a dönmek heyecan verici.” Tabii bu karşılaşma İstanbul Modern’in Boğaz’daki konumlanışının da yardımıyla yapıtlarına da yansıyor. “Yıllardır sanatımda navigasyon, oryantasyon ve deniz önemli temalar oldu” derken ‘Günbatımı kaleydoskopu’ ile bu temaları taçlandırıyor. Bu işi mekânın Boğaz’ı gören en uygun noktasına yerleştirerek nerede olduğumuzu ve onu nasıl gördüğümüzü hatırlatıyor. İçinde dönen, döndükçe sararan ve etrafını renklendiren cam, Boğaz’ı galeriye taşıyor. Yapıt, sergi kapsamında kent ve mekânla kurduğu ilişkiyle özgün bir anlatıya kavuşuyor.
Sergiyi 9 Şubat 2025’e kadar görebilirsiniz.