Son bir haftadır sağlıkla ilgili o kadar çok olay yağdı ki medyaya...

Son bir haftadır sağlıkla ilgili o kadar çok olay yağdı ki medyaya...

Cuma günkü Habertürk’ün manşeti “370 ameliyat boşuna yapılmış”tı.

İki yıl önce İstanbul ve Ankara’da düzenlenen “Altın Omurga Operasyonu”nun iddianamesine göre…

Devlet hastanelerinde görevli bazı beyin cerrahları - hastaları rüşvet karşılığı özel hastanelere sevk etmiş… Gereksiz yere ameliyatlar yapılıp üstelik pahalı malzemeler kullanılmış.

Medikal firmaların verdiği 2 milyon dolar havuzda toplanmış… Herkes kullandığı malzemeye göre hissesini almış.

Dinlemeye takılan bir cerrah, arkadaşına “Ameliyata girme, önce paraları paylaşalım” diyesiymiş.

***

İkinci haber bir gün sonra bu kez Sabah’ın manşetindeydi…

“Kör neşter faciası!”

İzmir Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nde bir göz doktoru sekiz hastaya katarakt ameliyatı yapıp taburcu etmiş… Hastaların hepsi de “göremiyoruz” şikayetiyle geri dönmüş.

Gazete olayın nedenini steril malzemelerin atılmayıp tekrar kullanılmasına bağlasa da…

SES İzmir Şube’nin acul Başkanı Ergun Demir her zamanki gibi olaya hızla vaziyet edip… Mağdurları da yanına alarak basın toplantısı düzenlemiş.

Hem vukuatın gerçek nedenini, hem de olayın adını ortaya koymuş…

“Gözleri kör eden, gözü kör olası piyasacı sağlık sistemi!” 

***

Pazar gününü nispeten sakin geçirdik diye sevinirken, üçüncü haber Pazartesi günkü Milliyet’ten geldi.

Hani Başbakanlık bir Genelge yayınlayıp bütün hastanelerde bütün acil hizmetlerin parasız olduğunu duyurmuştu ya…

Kadıköy Savcısı M. U.’yu geçenlerde önce Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne, sonra da bir özel tıp merkezine götürmüşler acilen.

Kendisine iki bin TL fatura çıkarılmış.

Savcı Bey kendine geldiğinde Genelge’yi hatırlayıp noterden ihtarname çekmiş… Alınan ücretin iade edilmesini, yoksa yasal yollara başvuracağını bildirmiş.

Özel tıp merkezi sahiplerinin hiç olmazsa bir Cumhuriyet Savcısı’ndan korkmaları beklenir ama…

Öyle olmamış.

Meğerse Savcı Bey 112 Acil ambulansıyla değil de eşi tarafından, üstelik kendi özel aracıyla getirilmiş.

Bu durumda acil hasta olamıyormuş kendileri!..

(Siz siz olun, eşiniz de olsa rahatsızlanan hastanızı ambulans gelmeden yerinden kıpırdatmayın… Faturası ağır olabilir!)

***

“Yeşil kartlıya kötü haber” başlıklı son haber dün internete düştü.

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), sağlık harcamalarında frene basmış… Başkan Emin Zararsız 832 milyon TL’lik tasarruf yaptıklarını müjdelemiş.

Ancak, 2012’de yeşil kartlıların SGK’ya devriyle birlikte harcamalarda önemli artışlar yaşanacakmış.

Bu nedenle, yeşil karta müracaat edenlerin gerçekten fakir olup olmadığını ölçecek gelir testinde “çok sıkı” davranacaklarmış.

Demek ki neymiş?..

Önümüzdeki sene…

“İşte hendek işte deve ya atlarsın ya düşersin/Baktın olmaz vazgeçersin zordur almak yeşil kartı” dönemi başlayacakmış.

***

Şeyy diyorum…

Hani Başbakan, Kars’taki heykeli “ucube” diye tanımlayıp “tez vakit yıkıla” diye emir buyurdu da…

Ahmet Altan’ın bile gözü açıldı.

Başbakan’a “Bu mu senin adamlığın, bu mu senin delikanlılığın?” diye döktürmeye başladı.

Bence ikisi de boşuna nefes tüketmesinler.

Eğer mutlaka bir ucube arıyorlarsa…

Mehmet Aksoy’un eseri İnsanlık Anıtı’yla uğraşacaklarına…

Recep Akdağ’ın eseri “Sağlık Reformu”na baksınlar!