Hüseyin Çelik'in lise 9. sınıflara yönelik ''sınıf geçirme'' genelgesi, bir iki eleştiriye tutulup sonra unutuldu. Oysa bu genelgeyle ortaya çıkan ilginç bir gerçek var. Lisenin her yılı için ayrı bir sınıf geçme sistemi olacak!

Sınıf geçme çorbası
Hüseyin Çelik'in lise 9. sınıflara yönelik ''sınıf geçirme'' genelgesi, bir iki eleştiriye tutulup sonra unutuldu. Oysa bu genelgeyle ortaya çıkan ilginç bir gerçek var. Lisenin her yılı için ayrı bir sınıf geçme sistemi olacak!

Biliyorsunuz liseler dört yıla çıkıyor. Dokuzuncu sınıf öğrencileri yeni müfredatla tanışacaklar ve dört yılın ilk yılını okuyacaklar.

O halde 9. sınıflar için yeni bir sınıf geçme sistemi gerekecek ve yeni bir yönetmelik yayımlanması gerekiyor. Sistemi ve müfredatı yenileyip sınıf geçme sistemini aynen bırakmak saçmalık olur.

Geçelim 10. sınıflara... Hüseyin Çelik'in genelgesi 9. sınıftakilere yönelikti ve onlar artık 10. sınıfa başlayacaklar. Ama genelge bir yıllığınaydı ve onlar artı k eski sisteme tabiler. 11. sınıfa bakalım: Onlar da bakanlığın daha önce yayı mladığı 10. sınıftan itibaren onlara geçici olarak verilen farklı sınıf geçme hakları na sahipler.

Biraz araştırdık, Cumhuriyet tarihinde bunun örneği yok. Her lise sınıfına ayrı bir sınıf geçme sistemi. Genç arkadaşlar, peçetelerinizi hazırlayın, bakanlıktan yeni çorba servisi geliyor!

Alacağın olsun sistem
Hiç vereceğin olmaz ki zaten. Hep bir şeyler alıyorsun benden…

Okula başlarken anne babamın cebini boşalttın.

Paramızı aldın… Yoktu ki zaten…

Okula başladım. Çok sevdiğim bir öğretmenim vardı. Hani şu, ''Boş verin bu ırkçı söylemleri, Nazım okuyun çocuklar'' diyen… Hani derste çırpınırdı. Sudan bir soruşturmayla uzaklaştırdın sonra…

Öğretmenimi aldın… Artık doğru düzgün öğretmen yetiştirmiyordun zaten. Yetişeni almıyordun…

Yeteneğimi çaldın. Yeteneğimi benden gizledin, ben bile bilemedim. Harika piyano çalardım belki. Belki ben Mozart'tı m. Hiç görmedim piyanoyu. Belki teniste dünya sıralamasındaydım.

Sen yalnızca pazartesileri ve cumaları sıraladın beni. Özelliklerimi görmedin hiç… ''Aman arkadaşlar, Milli Eğitim'in kulağına gider''e kurban ettin…

Ne kulaktı o da. Hep aynı sesleri duyardı.

Aldın hevesimi. Kırıp attın.

Paran yoktu, peki… Piyano alamazdın, tenis kortu açamazdın. Ama ben belki harika öykü yazardım. Dostoyevski olurdum belki.

Roman okuyamadım ki. Klasikleri çaldın benden.

Okul bitiyordu ama elimdeki kalem sağa doğru akmıyordu bir türlü. Yuvarlak çiziyordum habire…

Hayatıma A girdi. A'nnem azaldı, A'rkadaşlarım azaldı. A'manlar çoğaldı, A'ğrılarım arttı! B çoğunlukla üzerdi, C çeldirirdi gideceğim sinemadan, D dayanamazdı sevgilimle buluşmama, E, yetti artık! Sonra bir gün girdim sınava…

Lise birincisi olsam kaç yazardı?

Seçmeceydim ben, kesiliyordum, bembeyazdı içim, kanım donmuştu.

Aslında açıkta bile kalamadım ben. Formum gönderilmedi gerekli yere.

Şimdi okulumun yöneticileri soruşturma geçiriyor. Ne mi olacak? Ben söyleyeyim. ''Kınama'' alacaklar. Kına yakın olur mu?

Sen onların yöneticiliklerini ellerinden alamazdın sistem. Olsa onlar yönetici olmazdı. Öğretmenimi gönderdiğin yerlere süremezdin onları… Yüreğin yetmezdi buna…

Adaletimi aldın sen…

Yuvarlakların içinde kafeslendim ben…

Yanıt verin sayın bakan!
İlköğretim öğrencilerine bedava ders kitabı ihalesi tamamlandı. Ancak bu arada, Milli Eğitim Bakanlığı'nın ihale ettiği kitaplardan birini kendi matbaasında bastığı iddiaları bulunuyor.

 Bakanlık, başka matbaaları da bulunması na karşın, Türk Tarih Kurumu'nun (TTK) matbaasını aylık 125 milyar liraya kiralıyor. İşte bu matbaada özel bir yayınevinin ders kitaplarının basıldığı iddiaları çok ciddi boyutta.

 Geçtiğimiz günlerde ''ihale iptal edildi, öğrenciler devlet kitabı okuyacak'' demesinin ardından, hiçbir açıklama yapmadan, basına duyurmadan, yeniden ihale açan ve özel yayınevlerinden kitapların alınmasını sağlayan bakan Hüseyin Çelik, bu iddialara açıklık getirmek zorundadır. Bu savları net şekilde yalanlamaz ve sessiz kalırsa, bakan, çok ciddi bir itham altında kalacaktır. Şimdi buradan Çelik'e soruyoruz:

 ''Son yapılan ihaleyi kazanan yayınevlerinden birinin kitabı, bakanlıkça kiralanan TTK'nın matbaasında basılmış mıdır? Bu özel yayıneviyle bakanlık arasında bir sözleşme imzalanmış mıdır? Bu iddialar doğru ise, bakanlıktan ihale alan bir yayınevinin, devletin kaynaklarını kullanması nı nasıl değerlendiriyorsunuz?''