Galatasaray transfer döneminin ardından çıktığı ilk 90 dakikada Alanya deplasmanında 1-1’lik beraberlikle 1 puandan öteye geçemedi.   Hayatın ta kendisi bir ilk yarı geçirdi Galatasaray. Hani bazı günler olur, hiçbir şeyin yolunda gitmediği ve günün sonundaki felaketin bağıra bağıra geldiği. Sarı-kırmızılılar da öyle bir ilk 45 oynadılar. Neredeyse hiçbir şey yolunda gitmedi. Maçın ilk 5 […]

Alanya’da kazanılan (!) 1 puan

Galatasaray transfer döneminin ardından çıktığı ilk 90 dakikada Alanya deplasmanında 1-1’lik beraberlikle 1 puandan öteye geçemedi.  

Hayatın ta kendisi bir ilk yarı geçirdi Galatasaray. Hani bazı günler olur, hiçbir şeyin yolunda gitmediği ve günün sonundaki felaketin bağıra bağıra geldiği. Sarı-kırmızılılar da öyle bir ilk 45 oynadılar. Neredeyse hiçbir şey yolunda gitmedi. Maçın ilk 5 dakikasında orta sahada topla buluşup oyun kurma denemeleri yapan Fernando, dakikalar 40’ı gösterdiğinde kendi kalesinin önünde topu alarak akın başlatıyordu. Bu yüzdendir ki ilk yarıda Galatasaray’ın en fazla koşan futbolcusuydu. Tabii bunun 2 temel sebebi var. Feghouli, Onyekuru, Mitroglou’dan oluşan ön taraftaki hücum üçlüsünün felaket bir devre oynaması (Mitroglou sanırım topa 2 kez değebildi) ve oyun içi psikoloji gereği Alanyaspor’un bunu çok iyi kullanıp her geçen dakika, takım halinde rakip kaleye biraz daha yaklaşması.

Böyle bir pozisyonda Galatasaray’ın saydığımız üçlüsünün de kendi kalesine yaklaşıp takımın boyunun uzamasını engellemesini beklersiniz, ama özellikle Onyekuru ve Mitroglou o kadar statik kaldılar ki, birçok atakta maç kamera açılarının dışında takım arkadaşlarını yalnız bırakmış haldeydiler. Bu organizasyonsuzluk Galatasaray’ın 2 stoperinin 2 kez topla çıkma denemesine sahne oldu, ama bu denemeler de başarısızdı. Girişte bahsettiğimiz o felaket günü tamamı ile taçlandıran (!) ise devrenin bitişini yapan Djalma Campos’un eksantrik vuruşu. Bu arada Alanyaspor’un ilk yarıda, özellikle Belhanda topu kendi kalesine yüzü dönük olarak aldığında tercih ettiği tatlı-sert oyun ve kendi sağ kanatlarında müthiş ikili oyunlarla yarattıkları akınlara dikkat çekmek gerekiyor. Rakiplerine oyunu her geçen dakika kademe kademe kabul ettirdiler ve istediklerini müthiş bir ilk yarı finali ile aldılar. Belki de en organize olmayan ataklarında.

Sergen Yalçın’ın pek anlayamadığım Junior Fernándes-Ozan Tufan değişikliğine kadar maçın kontrolünü hep elinde tuttu Alanyaspor. Zira Fernándes havadan veya yerden, hemen her atakta Linnes’e büyük bir üstünlük kurmuştu ve adeta golü çağırıyordu. O oyundan alındıktan sonra Alanyaspor’un hücum etkinliğinin yarı yarıya azaldığını söylemek mümkün. İkinci yarıda Galatasaray tarafında Fatih Terim’in Yunus değişikliğini yaparken kenara Feghouli yerine Onyekuru’yu almamasını da yadırgadık. Zira Nijeryalı maçın genelinde oldukça kötü pas ve ikili mücadele seçimleri kullanmıştı.