Bekir Özgür Aybar, bu hafta Albüm Kritik'te Shura'nın ilk stüdyo albümü Nothing’s Real’ı değerlendirdi.

Albüm Kritik: '80'lere Övgü

Manchester’dan Alexandra Lilah Denton, sahne adıyla kısaca Shura ilk stüdyo albümü Nothing’s Real’da kendi görüş açısıyla otuz yıl öncesinin müziğini kayda almak istemiş. Bana kalırsa bu yükün altından kalkmayı da bilmiş üstelik.

Geçmişteki herhangi bir müzikal tavırdan ilham almakla o janrı birebir tekrar etmek arasındaki çizgi çoğu zaman belirsizdir. “Peki, Shura bunların hangisini yapıyor?” diye sorarsanız “her iki yola da biraz biraz dalıyor” derim. Bunu daha ilk parçaya kulak verirken fark etmek zor olmuyor. Nothing’s Real’ı dinlerken aklınıza Madonna’nın zirve dönemi işlerinin gelmemesi imkânsız örneğin. Shura 1980’lerden ilham alıyor, müziğinin tüm hatlarını o günlere oturtuyor ve bunu da gizleme gereği bile duymuyor. Nothing’s Real’ın çıkış noktasında geçmişe ait sesler var, ama yaşadığı yıl 2016. Çünkü 1980’ler sound’u denilen şey birkaç kişiyle yaşayıp birkaç kişiyle toprak altına girmeyecek.

Ama Nothing’s Real’ın kapanışındaki son iki parça bile Shura’nın yolculuğunu değerli kılıyor.

“1980’ler sence tam olarak neydi?” sorusuna “En güzel rüyalardan biriydi” der Michael Jackson. Tüm o ışıl ışıl parlayan kariyerini 1980’lerde yayımladığı iki uzunçalar Thriller ve Bad’e borçlu olan bir dâhinin bu vurgusu boşa değil. O on yıllık süreçte dünya neo-liberal politikalarla allak bullak olmuşken müzik cenahında gerçekten de bir aydınlanma dönemi yaşanmaktaydı. İşte Shura da üzerinden yıllar geçtikten sonra Jackson’ın sözleriyle o en güzel rüyayı şimdi biraz olsun tekrar hatırlatıyor.
Yirmi beş yaşındaki İngiliz müzisyen böyle bir hatırlatma için synth vurguları, güçlü R&B kanalları ve disco ritimlerine ihtiyacı olduğunun bilincinde. Polydor Records aracılığıyla servis edilen Nothing’s Real’daki hemen her şarkı disco cenahına da göz kırparak popun indietronica ile iç içe geçtiği bir sounda ulaşıyor.
Shura’yı dinlemek kısa bir süre için tarihin yakın dönemine tekrar ulaşmak gibi. Bunun yerine pekâlâ bir Madonna albümü dinlemek isteyebilirsiniz. Ama Nothing’s Real’ın kapanışındaki son iki parça bile Shura’nın yolculuğunu değerli kılıyor.