Albüm kritik: İçinde sadelik var

Besteci, söz yazarı ve multi-enstrümantalist Jack Tatum’a ait bir müzik projesi olan Wild Nothing yeni stüdyo albümü “Life of Pause”u birkaç gün önce yayınladı. Brooklyn merkezli Captured Tracks aracılığıyla çıkan bu yeni şarkılarda ambient, soul ve temeli 1980’lere kadar ulaşan synthpop kanallarına yer açılıyor.

Bu alt müzikal tarzlar Wild Nothing’in ilk iki uzunçalarında da mevcuttu ve onun kimliğini ortaya çıkaran etkenlerdi. 2010 yılında servis edilen ilk albüm “Gemini”ye baktığımızda ya da Wild Nothing’in tüm Avrupa’da tanınmasını sağlayan 2012 tarihli “Nocturne”e kulak verdiğimizde Virginia menşeli ekibin atmosferinin hangi katmanlardan oluştuğunu anlayabiliyoruz. Görece basit, doğrudan cümlelerin sade bir sound ile hayata karışmasına Wild Nothing denir. En başından beri bu tanım hiç değişmedi.

Stockholm’de kaydedilen “Life o Pause” ise sevdiğiniz bir yazarın hemen hemen aynı cümleleri kullanarak yazdığı farklı bir öyküye benziyor. İçinde bir parça “Gemini” ve “Nocturne” var. Yeni olmasına karşın her satırında önceki öyküleri hatırlıyorsunuz yani. Biliyorum, bu çoğu zaman can sıkıcı olabiliyor. Ama kabul edelim, bazen de muazzam hissettirir. Kimi ekiplerin her yeni albümde yenilenmelerini isteriz. Kimi müzisyenleri var eden şey ise aynı kalmaktır. Rolling Stones’u hala ülke ülke gezdiren şey de bu değil mi zaten? İşte Wild Nothing de ikinci kategoride.
“Reichpop” ile saykodelizme göz kırparak başlıyor “Life of Pause”. Ardından ses veren “Lady Blue” ise bir anda 90’lar folkuna kapı aralıyor. “To Know You” ve “Whenever I” bir adım ilerideki parçalardan. Altı numaradaki “Alien” ise hem içerdiği vurucu vokalle, hem de final anlarındaki geçişlerle albümün en iyileri arasında.

Jack Tatum birçok soru soruyor “Life of Pause” boyunca. Hayatı nasıl bekleyeceği, sevginin nasıl bulunacağı, nereye doğru sürüklendiği gibi sorular bunlar. Cevabı yine kendisi veriyor: “Sorunun yanıtı burada değil.”

“Life of Pause” her ne kadar cevaba sahip olmasa da sirayet gücü yüksek bir albüm. Evet, “Nocturne” kadar büyük oynamadığı bir gerçek, ama yine de indie rock’ın sade ve direkt seslerine kolayca ulaşıyor.