Aşağıdaki yazıyı, N.Ç. davasının akıl almaz bir şekilde sonuçlanması üzerine Jonathan Swift’in meşhur taşlamasına nazire olsun diye yazmış ve bir blogda yayınlamıştım.

Sağlık Bakanı ve hükümetin diğer yetkililerinin “Siz doğurun, biz bakarız” lafından sonra, bu metnin “yergi” olarak bir değeri kaldı mı bilmiyorum. Fakat mesele bir kez daha gündeme geldiği için buraya taşımak istedim. İkinci kez okuyacak olanlardan şimdiden özür diliyorum.

 

***

 

N.Ç. davasında alınan karar üzerine, çocuk istismarı konusunu İrlandalı hiciv ustası Jonathan Swift’e sorduk. 1729’da “Yoksul İrlandalı Çocukların Ailelerine Yük Olmalarını Engellemek ve Onları Topluma Kazandırmak İçin Alçakgönüllü bir Öneri” adıyla yayınladığı deneme ile tüm zamanların en önemli siyasi taşlamalarından birinin altına imza atan Swift, bu konuda da “alçakgönüllü bir öneri”de bulunabileceğini söyledi ve aşağıdaki mektubu yolladı.

Yetkili makamın dikkatine…

Saygıdeğer Baylar,

Çocuk istismarının ülkenizde ciddi bir mesele olduğu haberinin buralara kadar ulaştığını bildirmekten üzüntü duyuyorum. İşittiğime göre, topraklarınızda nice yoksul ve sahipsiz çocuk taciz, tecavüz ve şiddete maruz kalmaktadır. Bu çocuklar arasından palazlanıp genç kadınlar haline gelebilenler tecavüzcüleriyle evlenmeye zorlanmaktadırlar. Bunların da her sene binlercesi dövülüp işkence görmekte, yüzlercesi birer av hayvanı gibi kovalanıp taciz edilmekte, kaçmayı başaranlar da tutulup cellatlarına teslim edilmektedirler.

Fakat öyle anlaşılıyor ki, bu tip vakaların mahkeme tarafından hükme bağlanması uzun zaman almakta, bu durum mütevazi bir bütçesi olduğu bilinen devletinizi madden ve manen sıkıntıya sokmaktadır. Dolayısıyla, böyle masraflı ve üzücü süreçlere meydan vermemek için kimi önlemler alınması elzemdir.

Belli ki, başta kimi kamu görevlileri olmak üzere, her yaştan azgın erkek, elini kolunu küçük kızların bedenlerinden uzak tutamamaktadır. Ve yine öyle görünmektedir ki, bu tip vakalarda, diyelim ki, bütün bir kasabanın ileri gelenlerini aynı anda hapse tıkmak mümkün olmamaktadır. Yoksa işleyiş duracak, sistem kesintiye uğrayacaktır.

Oysa sistemin bekası her şeyden mühimdir. Bu nedenle, kamu görevlilerinin anonim kalması büyük önem taşımaktadır. O zaman, öncelikle onların rahatını ve güvenliğini sağlamak üzere, başta yetiştirme yurtları olmak üzere yoksul ve sahipsiz çocukların tutulduğu yerlerin ismini “kesimhane” olarak değiştirmek ve işleyişi ona göre düzenlemek kaçınılmaz görünmektedir. Hatta kimi kurumların hala “yetimhane” ismini kullandığı düşünülürse, tabelayı toptan yenilemek yerine “hane” sözcüğü sabit kalmak üzere küçük bir düzeltme yapıldığında, mesele ucuz tarafından çözülmüş olacaktır.

Başında bu isim rahatsızlık yaratabilir. Ancak kurum içinde gerçekleşen eylemlerin niteliği göz önüne alındığında, bunun yerinde bir tanım olduğu eninde sonunda anlaşılacaktır. Bu kurumlarda çocukların etinden, sütünden, en masum hayallerinden son zerresine kadar faydalanıldığı unutulmamalıdır. Ayrıca büyüyüp serpilmeyi başarsalar bile bu kızların, kocalarının elinde cinayete kurban gidecekleri ya da en iyi ihtimalle sakat kalıp memleketin sağlık hizmetlerini meşgul edecekleri hesaba katılmalı, kesimhanede hizmet vererek kısa ömürlerini bu şekilde tamamlamalarının daha makul bir çözüm olduğu kendilerine de anlatılmalıdır.

Kesimhanede sistem karmaşık değildir. Her şeyin basit ve anlaşılır olmasının pedagojik açıdan büyük önemi vardır. Çocuklar belli yaş gruplarına ayrılır ve kesim gününe kadar iyice beslenip semirtilerek hizmete uygun hale getirilirler. Yaşı hizmet veremeyecek kadar ilerlemiş olanlar, kesimhanenin ilgili bölümünde steril bir şekilde ve usulünce kurban edilir. Erkeklerle konuşmak ya da sağa sola bakmak gibi sudan sebeplerle sokaklarda hijyenik olmayan koşullarda infaz edilen kızların durumu düşünülürse, bu yöntemin çok daha medeni ve temiz olduğu açıktır.

Kesimhaneler, kontrolsüz tecavüz ve cinayetlerin önünü alarak hepsini devletin çatısı altında toplayacak ve tedirgin kamu görevlileri başta olmak üzere “şeytana uymuş” bütün erkeklere güvenli bir alternatif sunacaktır.

Böylece hem olası mahkeme masraflarından tasarruf edilecek, hem kamu sektörünün en azından bir kolunda iş verimliliği sağlanacak, hem de yiyip içip devletin parasını tüketmekten başka bir işe yaramayan öksüz ve yetim çocuklar için bir istihdam sahası açılacaktır.

Neticede hem toplum olarak refahınız artacak, hem de bu tarz davaların kamuoyunda huzursuzluk yaratmasının önü alınmış olacaktır.

En derin saygılarımla,

Jonathan Swift (Merhum)