Yer; Kars Sarıkamış’a bağlı Aşağısallıpınar Köyü.

38 haneli Alevi köyü. Her Alevi köyü gibi kamu hizmetine muhtaç. Alevi köyü olunca, kamu hizmetine eşit erişim hakkı yoktur. Kamu hizmetlerinde ayrımcılığa uğramaları tarihsel bir mirastır.

Ayrımcılık dayatmaları ise, devletin mesajını ileten kaymakamlar üzerinden gelir. Aleviler, köylerine cami yapılmasına müsade etmeli ve üstelik dilekçe ile talepte bulunulmalı! Ayrıca sandıkta AKP’ye oy çıkmalı! Cami ve oy varsa, kamu hizmeti de varmış!

Aşağısallıpınar köyü, bugün tam da bu ayrımcılığı ve hak ihlalini yaşıyor. Çünkü o bölgede camisi olmayan tek Alevi köyü! 106 yıldır ısrarla bu köye cami yapılmak isteniyor.

Kaymakamın hedefinde, okulsuz köy değil, “camisiz köy kalmayacak” var. Köylülerin ise, alt yapı ve yola ihtiyacı var. Devlete göre de alt yapı ve yoldan önce, köye cami ve imam ile asimilasyon girmeli.

Aşağısallıpınar köylüsü Z.K. “Bizim kapımız cemevidir. Ben Alevi olarak doğdum Alevi olarak ölmek istiyorum. Sünnileşmek istemiyorum” diyor. Kaymakam ise “Bu köye cami yapılacak. Camisiz hiçbir köy kalmayacak” diyor.

Köylüler ve köy derneği, cami yapılmasına karşı olmasına rağmen, cami temeli atılıyor. Hummalı bir çalışma ile şu an caminin kaba inşaatı bitmiş durumda.

Amaç Asimilasyon, Dinci Kadrolaşma Ve İslamcı Örgütlenme

AKP hükümeti son 17 yıldır, İmam Hatip ve İlahiyat mezunları üzerinden sürdürdüğü kadrolaşma stratejisi boşuna değil. Çünkü islamcılık, dinciliğe dayalı bir düzen değişikliğine hizmet ediyorlar.

Alevi köylerine cami stratejisi ile;

  • Din bürokrasine yeni istihdam, görev ve siyasal islamcı misyon alanları yaratılıyor.
  • Alevilerin cemevleri ve cem ibadeti engelleniyor.
  • Diyanet üzerinden Alevilere Sünnilik ve ibadetleri dayatılıyor.
  • Cemevinin yerine cami, cem ibadeti yerine namaz, dede/ana yerine imam sokuluyor!
  • Alevi köylerinde siyasal islamcılık örgütlenmek isteniyor.

Yani bu durum Alevileri kendi köylerinde asimilasyon politikasının hedefi haline getiren, çok yönlü sinsi politikanın adımlarıdır.

Mezhepçi devlet yapılanması adına Alevileri Sünnileştirmek için görevlendirilen din bürokrasisinin yegâne görevi, cem ibadetini namaza, cemevinin işlevini de camiye dönüştürmektir. Alevi köylerine cami, imam ve namaz dayatması, din, vicdan, inanç ve düşünce özgürlüğüne, laiklik ilkesine aykırı bir insan hakkı ihlalidir.

Geçmişte Alevi köyüne gelen imamlar, namaz kılacak cemaat bulamayınca ve imama gereksinim olmadığı anlaşılınca, vatandaşın vergisiyle bankamatik-imamlar gibi yan gelip yatmaya devam edecekler.

Çünkü daha önce Dersim’nin Alevi köylerinde zorla yapılan camiler ve gönderilen imamlar için “mahallinde görülen ihtiyaç üzerine ima A.B Valilik oluru ile il müftülüğünde, R.T ise kaymakamlık oluru ile Hozat ilçe müftülüğünde geçici olarak görevlendirilmiştir” denilerek, Alevi köylerine atanan imamlar merkeze çekilmişti.

Ya da daha önce, Çanakkale Merkeze bağlı 300 Alevinin yaşadığı Denizgöründü Köyü’ne zorla yapılan camiye dönüşür. Köyde cami boş kaldı, imam arkasında saf tutacak cemaat bulamadı. Dört yıl boyunca imam tek başına namazı başına kıldı. Hatta camideki musalla taşı bile kullanılmadı.

Yıllardır süregelen bu mezhepçi ve ayrımcı uygulamanın, Alevilere bir karşılık bulamamasına, inanç özgürlüğü açışından bir hak ihlali olduğunu bilinmesine rağmen, Alevi köylerine yapılan camilerin boş kalmasına rağmen, bu projelerin ısrarla sürdürülmesi ahlaki ve hukuki bir yönetim anlayışı değildir. Bu anlayış olsa olsa baskıcı, gerici ve dinci ideolojinin bir gereğidir. AKP ve Diyanet bu sevdasından vazgeçmeli ve insanların haklarına ve inançlarına saygılı olmalıdır.

Asimilasyona Değil, Eşit Kamu Hizmetine İhtiyaç Var.

Alevi köylerinin sorunları ve ihtiyaçları Türkiye’nin genel sorun ve beklentisinden farklı değildir. Köylerin alt yapı, sağlık ocağı ve sorunsuz eğitim ihtiyacını karşılayacak okullara, işe ve aşa ihtiyacı vardır. Ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı, tek tipleştirici ve asimilasyoncu değil, toplumsal barışa ve huzura ihtiyacı vardır.

Alevilerin, cami ya da imam değil, inkar edilen inançsal kimliğinin tanınmasına, hak ve taleplerinin laiklik ve haklar rejimi ekseninden karşılanmasına ihtiyacı vardır.

İşte bu nedenle; Alevi köylerine cami yaptırma politikalarından vazgeçilmeli. Bugüne kadar yapılan camiler, bir kararname ile okula, sağlık ocağına ya da cemevine çevrilmelidir. Bu köylerdeki imamlar derhal geri çağrılmalı ve atanamayan öğretmenler Alevi köylerine gönderilmelidir.