Osmanlı’dan günümüze Türkiye’de Alevilerin eşit haklar talebi yok sayılırken, 9 Nisan 2019’da Rheinland-Pfalz Parlamentosu’nda tarihi bir gün yaşandı. Rheinland-Pfalz Eyaleti adına Başbakan Malu Dreyer ile Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu adına Genel Başkan Hüseyin Mat, Alevilere eşit haklar tanıyan çok kapsamlı bir anlaşmayı imzaladılar. Alevilerin Tarihi Kazanımı Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) eşit haklar temelli mücadelesinin […]

Osmanlı’dan günümüze Türkiye’de Alevilerin eşit haklar talebi yok sayılırken, 9 Nisan 2019’da Rheinland-Pfalz Parlamentosu’nda tarihi bir gün yaşandı. Rheinland-Pfalz Eyaleti adına Başbakan Malu Dreyer ile Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu adına Genel Başkan Hüseyin Mat, Alevilere eşit haklar tanıyan çok kapsamlı bir anlaşmayı imzaladılar.

Alevilerin Tarihi Kazanımı

Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) eşit haklar temelli mücadelesinin sonucu, 9 Nisan 2019 tarihinde tarihsel bir kazanıma imza atarak, Aleviliğin Rheinland-Pfalz Eyaleti’nde tanınması ve diğer inançlarla eşit haklara kavuştuğu bir anlaşmayı imzaladılar.

AABF’nin Almanya’da 160 cemevi ve 40 bin üyesi var. Rheinland-Pfalz Eyaleti’nde  ise altı cemevinde yaklaşık 8.000 üyesi vardır.

Bugüne kadar Almanya’da Hamburg, Bremen ve Aşağı Saksonya eyaletlerinin ardından 9 Nisan’da Rheinland-Pfalz Eyalet Hükümeti devlet sözleşmesi imzalayarak Alevi haklarını resmen tanıdığını dünya kamuoyuna beyan etti.

Almanya devleti, Alevilerin “toplumunun daimi parçası olduğu bilinci ve onların yaşadıkları ve yaşattıkları inancın inançlar dünyasının bir bileşeni olduğu” kabulü ile  Hak Eşitliği anlaşmalarını imzalıyor.

Hak eşitliği anlaşmasının içeriği neleri kapsıyor?

  1. Alevilerin inanç özgürlüğüne yasal güvence tanınıyor.
  2. Alevilerin kendini tanımlama hakkını güvence altına alınıyor.
  3. AABF’nin inanç kurumu statüsü kabul ediliyor.
  4. Alevilerin dini etkinliklerini yapma temel hakkını tanınıyor.
  5. 5Perşembe günü Alevilerin dini dinlenme günü olarak kabul ediliyor.
  6. Alevi bayram günleri ve bu günlerde AABF’nin üyelerine izin hakkı, yani işten muaf tutuluyor.
  7. Alevi gençlerin kişiliklerinin özgürce gelişme hakkını ele alır, gençlik çalışmalarını geliştirme, Gençlik Yardım Kuruluşları kurma ve çalıştırma hakkına tanır.
  8. Alevilerin okul öncesinden, yüksekokul eğitime, eğitim veren kurumları açma hakkına sahip olabilecek.
  9. Alevilik dersinin Alevi öğretisine uygun verilecek düzenli müfredat dersi olduğu kabul ediliyor. AABF tek yetkili kurum olduğu, müfredatların AABF tarafından hazırlanması kabul ediliyor.

Türkiye’de Alevilerin Durumu

Yasaklı bir inanç olarak Alevilik, Anadolu insanının dünyasında kabul görürken, maalesef Osmanlı devleti hem cumhuriyet dönemi Aleviliği hem kabul etmemiş ve tanımamıştır.

Osmanlı dönemi Aleviliği “katli vacip”,  AKP ise bu mirası sürdürmüş ve Aleviliği “folklorik unsur” olarak görmüşler. Avrupa’daki Alevilerin hukuksal eşitlik kazanımlarını itibarsızlaştırmayı tercih etmiştir.

Yüzyıllardı Anadolu’da dergâh ve ocaklar üzerinden kurumsallaşmaya başlayan Alevi-Bektaşi-Kızılbaş inancı inkar edilip yok sayılırken, kurumsallaşması sadece 30 yıl olan Almanya’da Alevilik tanınıyor.

Türkiye ise Aleviliği laiklik, inanç özgürlüğünün evrensel ilkeleri üzerinden tanımak yerine, Sünni bakış açısıyla tanımlamak istiyor.

AKP iktidarı, Alevilerin eşit hak ve eşit yurttaşlık talebinin karşısına siyasi ve hukuksal hak eşitliği yerine başka stratejilerle çıkıyor.

Ya Alevi çalıştayları ile “Alevilik bir inanç değil, sosyo-kültürel yapıdır” diyerek “Teolojik tanımlama” dayatıyor.  Bazen “Cemevi ibadet yeri değildir, tek mabet yeri camidir. Aleviler camiye gelsin” gibi “kırmızı çizgi” olamaz.

Alevilerin hak temelli mücadelesine karşı güvenlikçi yaklaşım, seçim arifelerinde de popülizm ve istismar yaklaşımına sığınılmamalıdır.

 Aleviler “eşit yurttaşlık” dedikçe, Sünni-Türk İslam sentezine uygun “makbul yurttaş” dayatılıyor.

Aleviler laik eğitim dedikçe, AKP mezhepçi zorunlu “din dersleri herkesi kucaklıyor” diye cevap veriyor.

Aleviler laiklik, inanç özgürlüğü ve eşitlik için “Diyanet kaldırılmalı” talebine ise “Diyanet herkese eşit yaklaşıyor” savunu ise geliyor. Oysa Türkiye’den beklenen, Alevilerin hak ve taleplerinin hukuksal ve demokratik zeminde tanınmasıdır. Çünkü insan hakları dokunulmazdır. Tüm bu evrensel temel haklar herkes gibi Aleviler için geçerli olmalıdır. Bu zor değildir. Avrupa’daki Alevi kazanımları itibarsızlaştırılacak değil, örnek alınması gereken kazanımlardır.