“Biz bir oruç tutarız, başka birine benzemez” Kul Nesimi

Aleviler Matem ayında. Aleviler Kerbelayı anlatmak, günümüzün Kerbela’larına dikkat çekmek, zalimler ile mazlumlar arası yaşanmış ve yaşanan hakikatleri göstermek için, her yıl Matem ayını muhabbet içinde yaşarlar.

Kerbela Aleviler için, bir yanıyla hayatın onlara dar edilmesini, acıyı, kederi ve hüznü anlatan KERB’tir. Diğer yanıyla da zulmü, faciayı, belayı anlatan BELA sözcüğünde ifadesini bulur.

Yani KerBela; keder ile belanın buluştuğu yerlerdir. Sadece bir mekan değil, zalimlerin mazlumlara hayatı dar ettiği, zulmettiği, acı çektirdiği yerdir. Yezid ve Emevi saltanatı ise bunun mimarıdır.

KER; suyu yerinden ağız ile içmektir. Ker-Bela ise susuzluk belasının ölüme terk ettiği çocukların coğrafyasıdır.

Kerbela’da Hüseyni duruş direnişin, Hür ise Yezid’de biat ederek ölmek yerine, haklının ve mazlumların yanında hak ve adalet için ölümü göze almanın adıdır. Zeyneb ise KerBela’nın dilidir. Zalimin zulmüne zalimin sarayında haykıran cesaretin adıdır.

KerBela kıyımdır, zulümdür, faciadır. Bir yanında direniş, bir yanı acı.

KerBela Aleviler için acının hücresine hapsolup kaybolduğu ağlama duvarı değildir. Günümüze uzanan hak ve adalet için acının orucu, umudun aşuresi ve bir daha KerBela’lar yaşanmaması için direnişin adıdır.

Akıl ile vicdanın, masumiyet ile mazlumun, geçmişin acılarından geleceğin aydınlık kapılarına açılan muharrem erkanlarındaki muhabbettir.

Matem orucu sadece Kerbela’da Yezid’in zulmü ile canlara zalimce kıyılmış yetmiş iki can için değildir. Bu yeryüzünde keder-acı-hüzün ve zulmün ve belaların buluştuğu, Dersim, Sivas, Çorum, Maraş, Suruç, Ankara Garı, Taksim 1 Mayıs, Gezi, Roboski, 6-7 Eylül olayları, Ortadoğu, Afrika, Asya’da ve yeryüzünde yaşanmış ve yaşanan tüm KerBela’larda katledilmiş insanlar ve onların davası içindir.

KerBela her acıyı bal eyleyenlerin, zalimlerin insan kıyımına, nefretine ve kinine karşı, “sevgi bizim dinimizidir”, “benim kabem insandır” diyenlerin insan sevgisini hak ve adalet uğruna yücelttiği yoldur.

680 yılındaki Kerbela, şeriatın ve Emevi saltanatının siyasal İslamcı zulmüne karşı verilen mücadelenin ilkidir.

ON DÖRT MASUM PAKLAR

Aleviler bu yıl 27-29 Ağustos arası üç günlük Masum-u pak orucu ve 30 Ağustos’da Fatıma Ana orucu tuttular. Ardından da bugünden başlayarak, (31 Ağustos ve 11 Eylül arası) on iki gün boyunca da Matem orucu tutarlar.

Masum Paklar orucu, en büyüğü 7 yaşında, en küçükleri de 1 yaşında olan 14 çocuğun zalimce ve hunharca katledilmesine karşı masumiyetin yanında olmak için tutulur. Bugün yeryüzünde milyonlarca masum pak açlığın, savaşların, susuzluğun ve umutsuzluğa dönüşen mülteci hayatının kurbanları seçiliyor. Masum paklar orucu aynı zamanda bugün sahipsiz, masum, güvencesiz, korumasız hayatın KerBela’larında yaşamadan koparılan çocuklar içinde tutuluyor.

Ondört masum çocuğun adınadır tutulan oruç. Onun için de Alevilerde çocuk; masumiyetin ve saflığın sembolüdür. Bu nedenle “Ondört Masum Pak” için tutulan oruç, çocukların nezdinde masumiyeti, saflığı, arılığı ve çocukların tüm dünyada barış, huzur, sevinç ve güvence içinde özgürce, eğlenerek, oynayarak, “yaramazlık” yaparak yaşama haklarını savunmayı ifade eder.

FATIMA ANA ORUCU

Alevi öğretisinde kadın-erkek eşittir. Bu eşitlik yaşamın her alanında geçerli ve olmazsa olmaz bir ilkedir. Alevilik bu eşitlik öğretinin merkezinde olsa da, Alevilerin gündelik ve kurumsal hayatında yaşatıldığını söylemek zordur.

Kadınları temsilen bir gün de mazlumların anası, Fatıma Ana orucu tutulur. Bu oruç ise, üç günlük Masum paklar orucunun ardından bir gün tutulur. Aynı zamanda 12 imamlara atfen, on iki gün süren Matem orucunu karşılamak niyetiyle de tutulur. Bu orucu genellikle kadınlar tutar. Muaviye ve Yezid tarafından zalimce öldürelen Hasan ve Hüseyin’in annesi olan Fatıma Ana’nın acısını paylaşmaktır.

Fatıma ana orucu, bu yıl Emine Bulut şahsında tüm kadın cinayetlerinde katledilmiş ve kadınların KerBela’larında cinsel şiddetin mağduru olmuş tüm kadınlar içinde tutulur.

KERBELA VE MATEM ORUCU

Aleviler 680 yılında İmam Hüseyin’i ve 71 yoldaşını Kerbela’da katleden “Yezid’e lanet okumak” ve Matemini, orucunu yaşamak, Kerbela hakikati ve bugüne ulaştırdığı mesajları anlamak için muhabbet ederler.

Bu nedenle 12 gün boyunca sessiz, sedasız, şatafatsız, israfsız, gösterişten uzak, çadırlar açmadan, mazlumların masumiyet duygusu için 12 gün boyunca oruç tutarlar.

Gün batımı evlerinde, cemevlerinde bir araya gelirler. Çerağ uyandırır, gülbeng okurlar. Birlikte getirdikleri hak lokmalarıyla oruçlarını açarlar. Zakirler sesinden, bağlamanın acılı tınılarıyla beslenmiş Mersiyeler okunur.

BİR KERBELA ÜÇ FAKLI BATEM

Anadolu Alevilerin Matem ayı ve orucu Şiilerin, Caferilerin ve Arap Alevilerin Matem ayı uygulamasıyla karıştılır. Oysa farklıkları çok derindir.

ŞİİLER VE CAFERİLER

Acı çekerek kefaret ödeme geleneği vardır. Matem kanlı bir hal almıştır. Öyle ki kendini öldürenlere bile rastlanmıştır. 10 gün muharrem orucu tutarlar, Farz değil. 10. Gün aşure ile oruç açılır.

ARAP ALEVİLERİ

Arap Alevileri, İmam Hüseyin’in İsa gibi göğe çekildiğine inandıkları için kanlı mateme girmezler. Muharrem orucu tutulmaz, 10 Muharrem günü dua edilip Hz. Muhammed, Hz. Ali ve Ehl-i Beyt’e selavat getirilip kurban kesilerek ve hırısi pişirilerek adak dağıtılmaktadır. Muharremi diğer Aleviler gibi matem günü olarak değil bayram olarak kutlarlar, Hz. Hüseyin’in Cennet’le müjdelendiğine inanırlar.

ANADOLU ALEVİLERİ

Anadolu Alevileri yukarıda detaylı anlatıldığı şekilde, matem ayı ve orucu bunlardan farklı olup, “kanlı” törenler yapmazlar. Şekilciliği ve KerBela hakikatinin üstünü örten “kutsallaştırmalara” başvurmazlar. 3 gün Masum-u Paklar orucu, 1 gün Fatıma Ana orucu, 12 gün acının “Matem Orucu”nu tutup, ardından geleceğin şiddetten ve kinden arındırılması için umudun ve sevginin Aşure’sini pişirip, yetmiş iki millet ile paylaşırlar.

KERBELA HAK ARAMA VE DİRENİŞ OKULUDUR

Aleviler Matem ayında yaptıkları muhabbetlerle, Kerbela faciası ile bugün dünyanın ‘’Kerbelalaşan’’ coğrafyalarındaki acıları, savaşları, açlıkları, zorunlu göçleri yaşayan mağdurları hayatları ile bir köprü kurarlar.

Oruçlarını sadece Kerbela için, tüm dünyada yaşanan Kerbela’lar için, adaletsizliğe ve zulme boyun eğmedikleri ve zalimlere biat etmedikleri için, yaşam hakları ve özgürlükleri ellerinden alınmış tüm mazlum halklar için 12 gün boyunca “Matem Orucu” tutarlar.

Matem ayı Kerbela’yı ağlama duvarına dönüştürmek değil, Kerbela hakikatini anlamak ve günümüzde küreselleşen Yezid zihniyetini sürdürenlere karşı insanların Hüseyni ve Zeynebi duruşunu aktarmaktır.

Kerbela, despotluğa biat etmemeyi, Yezidliğe de boyun eğmemeyi öğretirken, hak, adalet ve insanlık için direnme erdemliğini kazandırır. Zalimler ve onların zulmü karşında mazlumdan yana olmayı ve masumiyeti savunmanın manifestosudur. Kerbela, akıl ile cehaletin, sevilenler ile lanetlenenlerin, erdemlilerle ile zehirlenmiş hırslıların, direninenler ile teslimiyetin adıdır. Kerbela Hüseyin ve Zeynep ile Muaviye ve Yezid arasındaki farkın adıdır.

Bu nedenle Aleviler Matem ayında İmam Hüseyin ve yoldaşlarına sevgisini, hürmetini, saygısını ve itikadını gösterirken, Kerbelanın verdiği mesajları toplum olarak bilince çıkarmak için muhabbet ederler. Yani düşensel, ruhsal ve örgütsel yenilenmektir.

Çünkü, Kerbela salt adalet arayan mazlumların davasıyla sınırlı değil, aynı zamanda, geçmişten günümüze süregelen zalimler ile mazlumun, zulüm ile mazlumiyetin tarihinin özetidir.

Dünya’da yaşanmış ve halen yaşanan tüm Kerbela’ların son bulması için gözlerini hakikatlere açmak için muhabbet ederler.

Çünkü Kerbelalar halen yaşıyor! Bu nedenle, İmam Sadık’ın dediği gibi “Her yer Kerbela, her ay Muharrem, her gün Aşure” olduğunu bilince çıkarak Aleviler, bugün Dünya’yı ‘’Kerbelalaştıran’’ günümüz Emevi ve Yezid zihniyetine dayalı despotizmlerin ve zulümlerinin devam ettiğini biliyor.

İşte tam da bu nedenle Matem orucu salt 680 yılındaki Kerbela ile değil, günümüz Kerbelaları için de matemdir, umuttur, uyanıştır ve muhabbettir.

KerBela’lar halen yaşıyor. Dünya’nın değişik coğrafyalarında milyonlarca insan yoksulluğun, açlığın, savaşların, mülteci göçlerinin, kadın ve çocuk ticaretinin KerBela’larında yaşıyor.

Ve Aleviler bilir ki; KerBela’ya dönüşen bu Dünya’da, hakikatlere sessiz kalanın Matem orucu kabul olmaz, içindeki insanda ölür! İşte bu yüzden Alevilerin Matem orucu, yeryüzünü KerBela’lardan kurtarmak için, insanın içindeki insan sevgisini ve aydınlık geleceği yaşatmak içindir. Zalimlerin şiddetine ve kinine karşı, mazlumların barışı sevdasını, zulmün tahribatlarına ve despotluğuna karşı, hak ve adaletin arayışındaki Hüseyni direnişi ve Zeynebi sözünü rehber edinenlere aşk olsun…

AŞURE GÜNÜ

Aleviler Matem orucunun 12. günü sabah 12 çeşit malzeme ile aşure yaparlar. Kazanlar kurulur, aşure pişirilir ve aynı günün akşamı aşure ile oruçlar açılır. Kimi yörelerde 13. gün aşure pişirilir ve Zeynelabidin’in kurtulmasına duyulan sevinç adına bu Hak lokması komşulara dağıtılır. Aleviler Cem olur, çerağ mazlumlar ve Kerbela’sız bir dünya için uyandırılır.

Aşuremiz halktır, çoğulculuktur, çok renkliliktir. Yol bir sürek binbir gibi yol kardeşliğidir. Varlıklı, varlıksız, ünvanlı ünvansız, kadın erkek herkes birdir. Aşure içindeki farklı yemişlerin çeşitliliğinde elde ettiği tadı, toplumsal çeşitliliğimizde tadlandıracaktır. Gelin canlar, cemevlerinde kurulan ve inanç ateşiyle pişen, sevgiyle karışan aşure kazanlarının başında barış ve umut için bir olalım.

Aşure pişirenlerin, dağıtanların, paylaşanların ve yiyenlerin niyetlerinde barış umudu vardır. Aşk ve sevgi vardır. Bir aşure kazanındaki yemişler gibi, renkleri yaşatarak, insanların da bu ülkede farklı ama bir arada eşit haklarlar, eşit koşularda bu ülkenin kazanın da kardeşçe yaşaması var.

Bu niyetle; Kerbela’da yitirdiğimiz Hüseyin ve yoldaşları için, Kerbelalaşan tüm coğrafyalarda yitirdiğimiz canlar için, zalimlerin zulmüne karşı, mazlumun, adaletin, barışın, sevginin ve insan haklarının yanında olanları için, tuttuğun yas ve orucunuz, aydınlık bir gelecek için yaptığınız muhabbetler, paylaştığınızı hak lokmaları kabul ve makbul olsun.