AKP Hükümeti “cemevi statüsü” ile neyi hedefliyor?

Aleviliği, cemevlerini ve dedeleri kamulaştırma var. Devletleştirilmiş Aleviliği sünnileştirmek var.

Nasıl mı?

AKP’nin muhtemelen 21 Mart’ta Meclis gündemine taşıyacağı “Cemevlerine Hukuki Statü” önerisi aşağı yukarı şöyle görünüyor;

  • Yürütmeye bağlı bir kurumsallaşma hedefleniyor.
  • Alevilerle ilgili kurula 12 kişi düşünülüyor.
  • Kurulda Bakanlık dahil, devletin 2 ya da 4 üye temsilcisi olacak. Örneğin Necdet Subaşı gibi isimler olabilir.
  • Kurul üyelerini AKP belirleyecek. Alevilerden ise 8 ya da 10 isim belirlenecek. Bunların yarısından fazlası, AKP yandaşı ve AKP ile uyumlu çalışacak, “Alevi İslamcı” kesimlerden seçilecek. Örneğin Alevi toplumunda hiçbir karşılığı olmayan AKP’li, Yalçın Özdemir, Durmuş Boztuğ, Alirıza Yurt gibi isimler karşımıza çıkabilir.
  • Diğer 4 kişi için Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF), Cem Vakfı, Alevi Vakıflar Federasyonu (AVF), Alevi Dernekler Federasyonu’na (ADF) teklif götürülebilir.
  • Fakat bu kurul bir akredite kurumu gibi çalışacağından AKP istediği kişi ya da Alevi kurumu kabul ya da red edebilecek!

Kanımca, ABF, AVF ve ADF, AKP Hükümetinin kendilerine danışılmadan hazırlanan bu laiklik karşıtı ve asimilasyoncu kurula iştirak etmeyecekler.

Çünkü AKP “yaptım oldu” dayatması ile “pişirdiğim aşa Alevilerin su katmasına izin vermem” diyor. Sadece “pişmiş aşı” masaya koyuyor! Tebliğ ediyor. “Yiyin” diyor!

Alevi kurumları ise “pişmiş aşa” meşruiyet kazandırsın diye göstermelik toplantılara “görüşleri alındı” algısı oluşturulmak için davet ediliyor.

Aleviler AKP Ulemalarınca (Diyanet, İlahiyat) pişirilmiş aşı kesinlikle yemez!

Bu projenin hedefi Alevileri “Cemevi - Ocak Örgütlenmesi”, “Alevilik-Alevi İslam”, “Devletin Alevi Kurulu- Sivil Alevi Kurumları”, “devletin dedesi-meşru olmayan dede” olarak ayrıştıracaktır.

Peki Alevi Kurulu neler yapacak?

  • Cemevi ile Tekke, Dede ile Tarikat şeyhi, cem ile zikir eşitlenecek!
  • Nerenin cemevi olacağına bu kurul karar verecek!
  • Gelen taleplere göre isteyene cemevi isteyene Ocak statüsü verecek. (Ayrıştırmayı derinleştirecek!)
  • Cemevlerinin yönetim şekline
  • Cemlerin nasıl yürütüleceğine
  • Kimlere dede denileceğine
  • Talipliğin ne olduğuna
  • Aleviliğin temel kaynaklarını, Ocaklara dair temel esaslarını belirleyecek!
  • Bu kurul kendine bağlı alt çalışma grupları oluşturacak.

Buna karşılık Alevilere sus payı olarak;

1- Bin-iki bin civarında Alevi “dedesine” maaş.
2- İmar Yasasında,
3- Belediye Kanununda,
4- Elektrik Piyasası Kanunu'nda kısmı değişiklikler yaparak, Cemevlerine bazı haklar sağlanacaktır.

Özetle Alevileri ve Aleviliği Osmanlı döneminin “nakîbu’l-eşraf” kurumu bağlamında çözmeyi öneriyorlar. “Alevi Diyanetçiği” diyeceğimiz bu “Nakîbu’l-Eşraf” Kurumu istediğine “dedelik” ünvanı istediği yeri “cemevi ya da İrfan merkezi statüsü” verecek!

Eskiden Osmanlı’nın vergiden muaf ve statü sahibi sayılan çoğu sahte, rüşvetle alınan “Seyidlik” şeceresi yerine, AKP icazetli “statülü” ve “İlahiyat sertifikalı dedeler” aramızda dolaşacak!

Cemevlerine “hukuki statü” demek ise, bu statünün dışındaki cemevlerine hukuksal yaşam hakkı tanınmayacak demektir. Devletleştirilmiş ve ibadet yeri sayılmayan “statülü cemevleri” ile devletleşmek istemeyen ibadet yeri olarak “statüsüz cemevleri”!

“Cemevlerine hukuki statü” sadece İslamcı tarikatların ve cemaatlerin tekke, zaviye ve dergâhlarının meşrulaştıracak “Geleneksel İrfan Merkezleri” kilidini açmakla sınırlıdır.

AKP, cemevinin ibadet yeri olduğu gerçeğini “Cemevi ibadet yeri değildir. İslamda tek mabet yeri mescittir” gibi yerleşik ve geleneksel algıyı değiştirmek istemeyecek.

Çözüm basit!

Tüm Alevi kurumlarının ortaklaştığı çözüm laiklik, inanç özgürlüğüne uygundur! O çözüm;

  • 442 Sayılı Köy Kanununun 2 ve 91.maddelerine,
  • 3194 Sayılı İmar Kanununun 18, 27 ve 44.maddelerine,
  • 2981 Sayılı İmar ve Gece Kondu mevzuatına aykırı yapılara ilgili ve 6785 sayıl İmar Kanununu bir maddesini değiştiren Kanunun 10 ve 19 maddelerine,
  • 5393 Sayılı Belediye Kanununa,
  • 2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanununa,
  • 5216 Sayılı Büyükşehir Belediye Kanununa,
  • 6831 Sayılı Orman Kanununa,
  • Türk Ceza Kanunu (TCK) (Cami, Kilise, Sinagog ve Havra) ile sınırlı ibadet yerlerine, cemevi eklenerek bu sorun çözülebilir!

Bu sorunu çözmek mevcut parantezi açıp, altı harften ibaret CEMEVİNİ parantez içine yazmak kadar basit! Yeter ki Emevi zihniyetine dayalı Muaviye siyasetinden kurtulalım!