Kılıçdaroğlu’nun yurttaşlara “Varlık şirketlerine devredilen borçları ödemeyin” çağrısı iktidarı bir kez daha panikletti. Kılıçdaroğlu’nun hamlelerini değerlendiren uzmanlara göre “Algılar değişti, yeni bir hikaye kuruluyor.”

Algılar yıkılıyor
Kılıçdaroğlu, 24 Temmuz'da Balıkesir’de düzenlenen “Milletin Sesi” mitingine katıldı. (Fotoğraf: DepoPhotos)

Mehmet Emin Kurnaz

Ülkeyi krizden krize sürükleyen Saray yönetimi iktidarda kalmanın yollarını ararken uzun süredir moral üstünlüğü muhalefette geçti. Özellikle CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun son dönemki hamleleri, hem altılı masa içindeki adaylık konusunda elini güçlendirdi hem de iktidar cephesinde panik havası estirdi. Seçim güvenliğine ilişkin SADAT çıkarması, İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na siyasi yasak getirilmesinin ardından Maltepe mitingi, yüksek elektrik faturalarını protestosu, öğrencilerin KYK borç faizlerinin silinmesi, EYT ve asgari ücrete ilişkin talepleri ve evinin mutfağından çekip paylaştığı videolarda gerek hükümete gerek bürokratlara verdiği gözdağı, halka yönelik çağrıları ses getirdi.


Son olarak önceki gün yurttaşlara varlık şirketlerine devredilen borçlara yönelik "ödemeyin" çağrısının ardından Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati "Yaklaşık 30 milyar lira tutarındaki icralık borçlarını yakında tasfiye ediyoruz" açıklaması yaptı. Yandaş Sabah gazetesi bu açıklamanın ardından manşetini değiştirerek Bakan Nebati’nin açıklamalarına yer verdi. CHP Lideri Kılıçdaroğlu ise “Sayın Nebati, gece gece panikle bana yazmışsınız, gazetelerinize gece yarısı manşet değiştirtmişsiniz. Oysa rahat olabilirsiniz, milletimizin derdi çözülsün, tek laf etmem demiştim zaten. Yeni hedef EYT ve Öğretmenler olmalıdır. Haydi bakalım” paylaşımı yaptı.

Seçime yaklaşırken atılan tüm bu adımlar hükümeti adım atmaya zorladı. CHP Lideri, adeta ‘gölge Cumhurbaşkanı’ gibi hareket ederken kamuoyunda ise “Kılıçdaroğlu söyledi, hükümet yaptı” algısı oluşturdu. Konuya ilişkin değerlendirmelerini aldığımız Bulgu Araştırma’nın kurucusu Semih Turan Kılıçdaroğlu’nun özellikle son bir yılda muhalefetin iktidar olduğunda yapacağı icraatların çok ciddi bir şekilde modelini çizdiğini vurguladı. “Halkın daha önce ‘muhalefetin icraatlarını göremiyoruz’ diye bir eleştirisi vardı” diyen Turan, “Ancak muhalefet, ellerinde bulundurdukları belediyelerde gerçekleştirdikleri, başardıkları hizmetler halkın muhalefetin icraat yeteneğine ikna olmasını sağlıyor ki bununla da özellikle büyük şehirlerde ve ilçe belediyelerinde çok ciddi yol aldılar. Bu halkta önce bir güven yarattı. Bir şeyi yaparsa AK Parti yapar, Erdoğan yapar algısının dışına çıkıldı. Ondan sonraki hamlesi de iktidarın halkın büyük sıkıntılarını görmesini sağlamak ve atılması gereken adımlar için ön aldı” ifadelerini kullandı.

Semih Turan - Bulgu Araştırma’nın KurucusuSemih Turan - Bulgu Araştırma’nın Kurucusu



RÜZGAR SOLDAN YANA

“Şu anda iktidarın yaptığı icraatların hepsinin altında CHP'nin ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun talepleri, onun sıkıştırması söz konusu. Özellikle seçim atmosferine girilmesi nedeniyle iktidar bunları yapmak zorunda hissediyor kendini” değerlendirmesini yapan Turan sözlerini şöyle sürdürdü: “Mesela KYK borçları konusunda çok net öneri sundu. Bunu ödemeyin, az kaldı. Biz geleceğiz ve bu sorunu çözeceğiz dedi. İktidar KYK borçlarıyla ilgili bir düzenleme yapmak zorunda kaldı. Aynı şey biliyorsunuz asgari ücretle ilgili daha önceden olmuştu. Aynı şekilde EYT ilgili iktidar şu anda bir çalışma yapıyor. 3600 ek gösterge konusu da böyle.”

“En son varlık şirketleriyle ilgili olan adım da Kemal Kılıçdaroğlu'nun söylediği şey de bu bakımdan önemli” diyen Turan, bir değişim havasının yaşandığını belirterek şu ifadeleri kullandı: “CHP bir değişimin olacağını gören muhalefet partilerinin içinde. Kılıçdaroğlu, bu değişimde de iktidarın en güçlü adayı olarak bizim araştırmalarımızda da öne çıkmaya başladı zaten. Ayrıca bugün Latin Amerika ülkelerinde son on seçimin yedisini sol ya da merkez sol partiler kazandı. Avrupa'da keza öyle. Norveç'teki sosyal demokratlar sekiz yıl sonra tekrar iktidara geldiler. Almanya'da yeni bir sosyal demokrat iktidar var. İspanya ve İtalya'da çok ciddi bir sosyal demokrat ağırlığı olan bir iktidar söz konusu. Bu da şunu gösteriyor. Özellikle pandemiden sonra kamucu anlayışın ve sosyal demokrasinin değeri çok daha fazla anlaşıldı. Yani ekonomik üretim ilişkisinde iyileştirilmiş kamu hizmeti rolünün ne kadar önemli olduğu, değişimin de temelinde bunun olduğu görünüyor. Bunu sahiplenen bu politikaları gerçekleştiren siyasi partilerin oyunun arttığı görünüyor. CHP zaten bunu çok uzun zamandır söylüyor. Ama son zamandaki gözlemimiz artık Cumhur İttifakı'nın bileşenleri de bu konuda benzer şeyler söylemeye başladılar.”

PSİKOLOJİK ÜSTÜNLÜK

“Son bir yıldır Kemal Kılıçdaroğlu farklı bir siyaset izliyor. Açıklamaları, kullandığı dil, evinin mutfağından çektiği videolar, bunların hepsi hem etkili oluyor hem ülkenin gündemini belirliyor” diyen Yöneylem Araştırma Genel Koordinatörü Derya Kömürcü ise, “Bu da hem de iktidar üzerinde bir baskı oluşturuyor. Geçmişte CHP bir konuyu gündeme getirdiğinde buna hiç kulak kabartmayan, bunu dinlemeyen insanların artık Kılıçdaroğlu konuştuğunda söylediği söze kulak kabarttığını, hatta belli konularda Kılıçdaroğlu'nun bir şey söylemesini istediğini görüyoruz. Örneğin bugün EYT meselesinde canı yanan birisi hiç CHP'ye oy verme eğiliminde değilse bile bu meseleyi gündeme getirirse hükümet bir şey yapar diye beklemeye başladı” değerlendirmesini yaptı.

Doç. Dr. Derya Kömürcü - Yöneylem Araştırma Genel KoordinatörüDoç. Dr. Derya Kömürcü - Yöneylem Araştırma Genel Koordinatörü



“Bugüne kadar hikaye tam tersinden kuruluyordu. Yani ‘onlar söyler biz yaparız’ gibi bir anlatısı vardı iktidarın ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın. Şimdi baktığımızda ‘onlar söylüyorlar bize yaptırıyorlar’ noktasına evrilmiş gibi görünüyor” değerlendirmesi yapan Kömürcü, sözlerinin devamında şu vurguyu yaptı: “Bir de şu var, siyasette sadece gücü değil, psikolojik üstünlüğü de ele almanız çok önemli. Bir grup seçmen güçlü olanın yanında yer almayı tercih ediyor. Türkiye'de. Ama şimdi baktığımızda psikolojik üstünlük özellikle Kılıçdaroğlu'nun bu açıklamalarıyla beraber muhalefete geçmiş görünüyor ve mesela Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı söz konusu olduğunda birçok insan ‘kazanamaz’ derken Kılıçdaroğlu bunu kırmaya başladı.”

6’LI MASA’DA DA ETKİN

Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik krizi hatırlatan Kömürcü, değerlendirmesini şöyle tamamladı: “Kılıçdaroğlu'nun CHP Genel Başkanı. olduğundan beri sosyal adaletçi, sosyal politikalara vurgu yapan yanı vardı. Ama bunlar sadece sosyal demokrat kesimde, sol siyasete yakın insanlarda yankı buluyordu. Şimdi toplumun genelinin böyle şeyleri duymaya daha hazır halde olması bence Kılıçdaroğlu'na da bir cesaret veriyor. Altılı Masa’dan bahsediyoruz ve mutlaka oralarda bu önümüzdeki sürecin nasıl şekilleneceği ya da bir iktidar değişikliği durumunda yeni iktidarın programının ne olacağı tartışma konusu olacaktır. Bence o konuda da Kılıçdaroğlu bir çizgi çiziyor. Oraya da kendi ağırlığını koymaya başladı diyebilirim.”