DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun kabul edilmeyen istifa kararına ilişkin, "Sorumluluk nerede, kimin üzerinde kaldı, anlamadım doğrusu. Pazartesi sabahı hiçbir şey yokmuş gibi devam etmek anlaşılır gibi değil" dedi

Ali Babacan: Türkiye bu sistemle yönetilmeye devam edilemez

AKP’den istifa ettikten sonra DEVA Partisi’ni kuran eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, sokağa çıkma yasağı öncesi cuma akşamı yaşanan kargaşa nedeniyle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kabul edilmeyen istifanın 'Hükümetin kendi iç meselesini olduğunu belirterek, “Şu andaki yönetim sistemiyle Türkiye'nin problemlerine çare bulması mümkün değil” dedi.

Babacan şöyle devam etti: "Sorumluluk nerede, kimin üzerinde kaldı, anlamadım doğrusu. Pazartesi sabahı hiçbir şey yokmuş gibi devam etmek anlaşılır gibi değil."

KRT’de Özlem Akarsu’nun sorularını yanıtlayan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Son 48 saatte yaşadıklarımıza bakın. Gördük ki, bu bir yönetim sistemi değildir. Türkiye bu sistemle yönetilmeye devam edilemez. Sorumluluk önemlidir. Yetki sahiplerinin sorumluluğu vardır. Sorumluluk nerede, kimin üzerinde kaldı, anlamadım doğrusu. Pazartesi sabahı hiçbir şey yokmuş gibi devam etmek anlaşılır gibi değil" ifadelerini kullandı.

"ÖNEMLİ MESELELERİ DAR BİR KADRO KARARA BAĞLIYOR"

Babacan, “Şu andaki yönetim sistemiyle Türkiye'nin problemlerine çare bulmasının mümkün olmadığını" belirtirek şunları söyledi:

“Türkiye'nin en önemli meseleleri bile dar bir kadro tarafından karara bağlanıyor. Son yüzyılın en büyük küresel hadisesini yaşıyoruz. Bu kadar önemli bir hadisede dahi işin taraflarıyla bir araya gelip istişare etmek mümkün olmadı. Bu işin konuşulması lazım, toplumsal mutabakat arayışı lazım.

"TEDBİRLER GEÇ ALINDI"

Türkiye mutlaka güçlendirilmiş parlamenter sistemle yönetilmek zorunda. Sistem önemli ama üslup da önemli. Ötekileştirici üslupla Türkiye yönetilemez. Maalesef rakamlar gittikçe artıyor. Sağlıkla ilgili tedbirler alındı ama geç kalındı. Ekonomiyle ilgili tedbirler için çok geç kalındı. Acil tedbirler alınmazsa bunun bedelini çok ağır ödeyeceğiz.

"ÜSLUP VE TARZINIZ DOĞRU OLACAK"

Sistem kuşkusuz sorunun temelinde var ama yönetim tarzı ve üslubu da önemli. AB üyeleri ülkelerin bazılarında otoriterleşme sorunu var. AB kriterlerine uyması gereken ülkeler de bile bu var. Sisteminiz de doğru olacak, üslup ve tarzınız da doğru olacak.

Salgın krizini dünyada en iyi kim yönetiyor diye baktığımız zaman, demokrasisi iyi işleyen, kurumları güçlü ülkeleri görüyoruz. Demokrasinin eşzamanlı olarak iyi bir yönetim yapısıyla, kredibilitesi yüksek kurumlarla, kurallarla yürümesi gerekiyor. Hukuk yoksa demokrasi bir ülkeyi kaosa götürür.

"İSRAFIN BİR AN ÖNCE DURDURULMASI LAZIM"

Merkez Bankası'nın rezervleri çok zayıflamış durumda. Lüksün, israfın bir an önce durdurulması lazım. Tasarruf yapılması gerekir. Merkez Bankası'nın Türk Lirası üretmesinin süresinin belli olması gerekir. Para üretmek morfin gibidir, alışkanlık haline gelirse başka hastalıklara neden olur. Türk Lirası üretmek, paranın değerini düşürür, enflasyonu arttırır.

Türkiye'nin Swap hatlarının tüm G-20 ülkelerine açılması talebi olmuş. Bu talebe cevap ne zaman gelir, nasıl gelir bilemeyiz. Hükümet dar bir köşeye sıkıştı oradan çıkmaktan zorluk çekiyorlar. Bu ülkenin insanı neden bir inat uğruna fakirleşsin, neden bu ülkenin insanı daha rahat, refah içerisinde yaşamasın. Türkiye çok çabuk ayağa kalkar yeter ki doğru yönetilsin.

"İHALE BENİ ÜRKÜTTÜ"

Türkiye'nin bugüne kadar yaptığı kamu-özel işbirliği projelerinde fizibilite doğru yapılmamıştır. Kanal İstanbul gibi önemli bir proje, salgının ortasında ihale edilmiştir. Kaynak için vatandaştan bağış istendiği bir dönemde bu ihale yapıldı. Demek ki, ilgi odağı nerede, bu beni çok ürküttü."

(ANKA)