Kara Murat, Elena ile evlenecektir. Lakin önce Elena’nın Müslüman olması gerekmektedir. Elena’nın başı örtülür, fondan ney taksimi duyulmaktadır. Kara Murat cümle cümle bölüp tekrar ettirerek Elena’ya Kelime- i Şahadet getirtir:

-Eşhedü en la ilahe illallah

- Eşhedü en la ilahe illallah

-Ve eşhedü enne

-Ve eşhedü enne

-Muhammeden

-Muhammeden

-Abdühü

-Abdühü

-Ve resulühü

- Ve rusulühü

- Senin adın bundan sonra Ayşe olsun!

19. Milli Eğitim Şûrası yukarıdaki sahne gibi geçti. Bundan sonrası için temenni edilen eğitim sistemi de bu şekilde. Sünni Müslümanlık temeline dayalı din eğitiminin dozu artırılarak dışındaki kimlikler asimile edilmeye çalışılacak.

Alınan kararların tavsiye kararı olduğu söylense de, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı “elbirliğiyle ve gönül birliği içerisinde eğitim sistemimizin, bundan sonraki rotasını belirleyecek, gelecekte alacağımız kararlara ışık tutacak çok önemli tavsiye kararları aldınız” diyerek, bu tavsiye kararlarının onaylanacağına dair güçlü bir işaret verdi. Zaten eğitim şûrasında alınan tavsiye kararlarının etkisini 18. şûrada gündeme gelen 4+4+4 eğitim sisteminin şu anda yürürlükte olmasından da görüyoruz.

19. Milli Eğitim Şûrası tavsiye kararlarına göre;

İlkokul birinci sınıftan itibaren çocuklara din dersi verilecek. “Ali ata bak” ın yerini “Ali hatim indir” alacak. Zira ‘Ali’lere, Alevilere okulda başka bir öğreti dayatılacak. Zaten mevcut olan toplumsal baskı, bir de yasal düzenlemeyle ilkokul sıralarına kadar inecek.

Belirli gün ve haftalar kapsamında, “Kutlu Doğum Haftası” kutlanacak. Işıl ılık zemzem suyu iç. Çocuklar sınıfta parmak kaldırıp sarı çiçeğe soru soracak.

Maddeyi tam söyleyelim ki yarım akıllılık tam olarak görülsün: “Kutlu Doğum Haftası, Muharrem Ayı ve Aşure Gününün Belirli Gün ve Haftalar kapsamına alınması.”

Aşure çok eskilere dayanan bir gelenek. Lakin Muharrem Ayı, Alevi inancına göre kutlama değil yas ayıdır. 12 İmamları, bilhassa Kerbela’da şehit düşen Hazreti Hüseyin’i anarak oruç tutulur, bitiminde de aşure dağıtılır. Muharrem ayı ve aşure, Alevi inancında; matemle, Kerbela’yla ilintilidir. Şûranın kararında belirli günler ve haftalar kapsamında ‘Kutlu Doğum Haftası’yla aynı cümlede anılmaları, Muharrem Ayı ve Aşure Günü’nün de kutlama olarak sunulacağı izlenimi yaratıyor. Yani eğitim sistemi içinde yer verilmesi planlanan Aleviliğe dair tek emare de, içi boşaltıp niteliği değiştirilerek öğretilecek. Kerbela’yı kutlayacaklar. Gerçekten, Yezid’e lanet olsun.

Bu durumda şûrada alınan İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi derslerinin haftalık ders çizelgesinden kaldırılması kararı çok yerinde olmuş. Bu karar, aramalarda kuvvetli şüphe yerine makul şüpheyi yeterli kılan yargı paketinin kabul edilmesinin ertesi günü alındı. Eh, devlet eliyle gasp edilen insan haklarının, devletin bizzat sınıfta kaldığı demokrasinin, devlet okullarında ders diye öğretilmesi saçma olurdu zaten.

Şûrada alınan; detektörlü aramalar, polis desteğinin alınması, okullara kamera ve turnikelerin yerleştirilmesi, tuvaletlere duman sensörü takılması kararı okulların karakol yapısına bürünmesinin önünü açıyor. Böylece, yargı paketinde bahsedilen ‘makul şüphe’, bir anlamda okul sıralarında oturanları da kapsar hale geliyor. ‘Jale bak, jandarma’

Okul öncesi eğitimde, “değerler eğitimi” adı altında, dini eğitime giriş yapılacak… Hani, bebekler anne karnındayken dışardaki müzikleri duyar, hamileyken klasik müzik dinleyenlerin bebekleri daha zeki olur derler ya… Bir sonraki eğitim şûrasında bu mantıktan hareketle, hamilelere ilahi dinletmek yoluyla dini eğitimin anne karnından başlaması kararı almalarını bekliyoruz.

Velhasıl 19. Eğitim Şûrası özeti: “Şurası mescit olsun, şurası karakol olsun.”