Alice Harikalar Diyarında Sendromu’na sahip kişilerin yanılgıları, onlar için pahalıya patlayacak sonuçlar doğurdu. Bu sert gerçek karşısında, harikalar diyarında uykuda olanların uyanma vakti gelmiş görünüyor.

Alice Harikalar Diyarında sendromu

Serhat Halis

Alice’in mücerret bir dünyadaki maceralarını anlatan “Alice Harikalar Diyarında” isimli kitap, bugün fantastik kurgunun en bilinen örneklerinden biri.
Charles Lutwidge Dodgson, “Lewis Carroll” takma adıyla 1865 yılında yayımladığı bu kitabın, çocuk edebiyatının önde gelen klasiklerinden biri haline geleceğini bilemezdi. Dodgson’ın asla öngöremeyeceği bir başka şey ise; yazdığı bu fantastik hikâyenin, daha sonra bir sendroma adını verecek olmasıydı.


1955 yılında İngiliz psikiyatrist John Todd, gözlemlediği bir sendromun, Alice’in fantastik dünyada yaşadığı olaylara benzediğini fark etti. Bunun üzerine gözlemini “Alice Harikalar Diyarında Sendromu” olarak adlandırdı ve o günden sonra da bu, Alice’in hikayesindeki fantastik unsurlara benzer yanılsamalar yaşayan insanların durumunu ifade etmek için kullanıldı.

Bu sendromda bireyler, bedensel ve duyusal algılarını kaybederler. Burada artık birey, bir bütün olarak kendisini ya da herhangi bir uzvunu çevresinden daha büyük ya da daha küçük olarak algılar. Bu sendromda birey, sıklıkla çevresinden daha büyük olduğunu sanmaya ve buna göre hareket etmeye başlar.
Bu başlangıç, gerçeğin kapısını kapatıp, fantastik kurgunun şekillendirdiği bir deryaya yelken açmak anlamına geliyor. Aşağıda göreceğimiz gibi bu yelkenli eninde sonunda alabora oluyor.

Yanılsamalar dünyası

Alice Harikalar Diyarında Sendromu, aynı zamanda; bireyin dokunma ve zaman algısındaki büyük yanılsamaları da ifade ediyor. Bu sendromda kişi, dokunduğu yüzeylerin sertlik ve yumuşaklık dozajlarını ayırt edemez. Cisimlerin biçimlerini ve boyutlarını da yanılgılı bir şekilde algılar. Örneğin yuvarlak bir nesneyi dörtgen olarak algılayabilir.

Benzer şekilde bu sendroma sahip kişilerin, zaman algısı da bir yanılsama içindedir. Çoğu kez, yakın ve uzak gelecek arasındaki zamansal korelasyonu kuramaz.

Ezcümle Alice Harikalar Diyarında Sendromu, gerçeğin yanlış algılanması ve dolayısıyla gerçekliğin yitimidir. Bu yitim içinde birey kendisine yakın olan pek çok tehlikeyi fark edemez ve o tehlikeyle yüzleşinceye kadar harika bir dünya içinde yaşar. Bu sanal dünya, onun yanılsamalarını ve hayal dünyasını, gerçek sanmasından öte bir şey değildir.

Harikalar diyarında uyuyan AKP tabanı

Bugünün Türkiye’sinde mevcut iktidar ve onun pembe atmosferinden soluyan geniş yığınlar da böylesi bir sendromun esaretinde. Bu cenah, Alice’in harikalar dünyasında yaşadığı fantastik hikâyelere inanan bir tipolojiyi ifade ediyor. Gerçeklikle bağları tamamen kopmuş durumda.

Evet, bu tipolojideki insanlar, günümüz Türkiyesi’nde fantastik diyebileceğimiz bir algıya sahip. Bu algı içerisinde “üretilen yerli otomobiller”, “yerli uçaklar”, “tüm dünyayı dize getirecek yerli ve milli silahlar”, “Türkiye’de bulunan geniş bor yatakları” ve “milyonlarca metreküp doğalgaz rezervi” var.

Sadece bunlar mı, elbette değil. Bu harikalar diyarında, ‘Almanya bizi kıskanıyor’dan ‘tüm dünya bizi örnek alıyor’a, ‘dünya lideri Erdoğan’dan’ ‘dış güçler edebiyatı’na uzanan bir yelpaze var. Bu yelpazenin ara perdelerinde “dolarla mı maaş alıyorsun” sorusuna ya da “çıkar telefonunu göster” repliklerine rastlamak işten bile değil.

Evet, mevcut iktidar ve onun yandaşları, bugün ‘Alice Harikalar Diyarında Sendromu’ yaşıyor. Bu sendromun en belirgin özelliği, bilindiği üzere, kendisini çevresinden ve olduğundan büyük görme yanılgısı. Bu da bu yanılgılı büyüklüğe göre hareket etme gibi bir sonuç doğuruyor.

Büyüklük yanılgısı ve sağlam bir dayak

Peki, büyük olmadığı halde büyükmüş gibi davranma doğada ne gibi sonuçlar doğurur?

Örneğin çevresindeki nesneleri olduğundan daha küçük gören kişi ya da kendisini olduğundan daha büyük gören kişi; bir adımla akarsuyun karşısına geçeceğini sanarak kendisini debisi yüksek bir suyun ortasına atabilir. Böylesi bir yanılgıya sahip bir yayanın, karşıdan karşıya geçme girişimi, kaçınılmaz bir kazayla sonlanır. Yine kendisinden iri cüsseli birine kafa tutan yanılgılı bireyimiz, bu karşılaşmadan sağlam bir dayak yiyerek çıkacaktır.

İşte AKP ve tabanının büyüklük sendromu da böyle sonuçlar doğurdu. Ancak bu sonuçlar sadece onları değil, ülkede yaşayan küçük bir azınlık dışında, hepimizi etkiledi. Bu karşılaşmadan sağlam bir dayak yiyerek çıktı tüm Türkiye.

Gerçek dünyaya çarpan hayaller

Alice Harikalar Diyarında Sendromu’nu yaşayan mevcut iktidar, büyüklük taslayarak, gerçek dünyaya çarptı: Peki bugün Türkiye’de harikalar diyarında yaşayan iktidar yanlısı geniş yığınların ve iktidarın bu sendromu, nasıl bir sonuç doğurdu ya da doğuruyor?

Efelenme aromalı dış politikada, Şam Emevi Camii’nde namaz kılma hayalleriyle çıkılan yol; Esad’ın zaferini kabullenmeyle sonlandı.

“Dolar 10 lira olacak, 15 lira olacak ya” göndermeli Orta Anadolu şivesiyle yürütülen dolar politikaları; doların 14 lirayı görmesi ve tarihi rekorlar kırmasıyla sonlandı.

A Haber’in yılda iki defa “çok yakında yollarda” diyerek servis ettiği yerli otomobil haberleri; fahiş fiyatlar nedeniyle araç satışının durma noktasına geldiği bir piyasayla sonlandı.

“Dolarla mı maaş alyoruz, bize ne doların yükselişinden” cehaleti; yağ, bebek bezi, yakıt, ekmek kuyruklarında titremeyle sonlandı.

“Kapıları açarım, Suriyelileri gönderirim” tehdidiyle ‘para koparma’ girişimi; 10 milyon Suriyeli göçmenin Türkiye’de kalmasıyla sonlandı.

“Eyy Amerika” lafları ve “Erdoğan dünya lideri” böbürlenmeleri; ABD’den randevu beklemeyle sonlandı.

“Bir kereden bir şey olmaz” diyen bakanlarla yürütülen sosyal politikalar; kadınların katledilmesiyle, çocukların tecavüze uğramasıyla, bebeklerin sobada yakılmasıyla sonlandı.

Zonguldak açıklarında bulunan 135 milyar metreküplük doğalgaz rezervi hikâyesi; doğalgaza yılda birden fazla kez yapılan zamlar nedeniyle kombisini yakamayan, battaniye altında evde oturan yurttaşlarla sonlandı.

Uyanma vakti

Evet, Alice Harikalar Diyarında Sendromu’na sahip kişilerin bu yanılgıları, onlar için pahalıya patlayacak sonuçlar doğurdu. Bu sert gerçek karşısında, harikalar diyarında uykuda olanların uyanma vakti gelmiş görünüyor.

Hayatın taştan gerçeği, insanları sarsarak bu rüyadan uyandırıyor. Sıradan insan böylesi sendromlara bağlanma eğilimi taşır; bu yüzden olsa gerek, böylesi sarsıcı çarpışmalar olmadan, toplumun uyanışı pek mümkün olmuyor.

Uykuda olan geniş yığınlar için, köprüden önceki son çıkış bu. Şimdi uyanma vakti!