Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı adaylık süreci daha ilk 15 gününde bir garabetler silsilesi yaratabildi.

Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı adaylık süreci daha ilk 15 gününde bir garabetler silsilesi yaratabildi.

Adaylığını açıklamadan önce partisinin tüm vekillerinden boş kağıda imza aldı.
Sonra kendi içerisinde derin bir muhasebe ve değerlendirme sürecine girdi.

Recep Tayyip Erdoğan; düşündü, taşındı, tüm ihtimalleri göz önünde bulundurdu ve aşırı sürpriz bir kararla cumhurbaşkanlığına Recep Tayyip Erdoğan’ı uygun buldu.
İmzalı boş kağıtların üzerine adını yazdı, görkemli bir törenle yarım saatlik konuşmada seksen beş kez Allah diyerek adaylığını açıkladı. Yola birlikte çıktıklarını mı ima ediyordu yoksa “ilk önce Allah’ın oyunu bi garantileyeyim” diye mi düşündü, muallak.

Peygamberi logo yapmak: Erdoğan’ın Allah Allah nidaları arasında kürsünün üstüne yapıştırılmış bir şekil çarpmıştı gözümüze. Batıyor mu doğuyor mu belirsiz güneşe doğru kıvrıla kıvrıla giden bir otoyol. Altında kocaman ERDOĞAN yazısı. Bu küçük bir Anadolu ilinden beş otobüsüyle İstanbul ve Ankara arası seferler düzenleyen ufak çaplı turizm şirketi amblemini andıran logoda bir keramet varmış. Onu da ekonomi bakanımız Memet Şimşek açıkladı; “logoda Arapça Muhammed adı gizli.”
Vay bee. İnancı açısından başka hiçbir şeyle kıyaslanamayacak kadar kutsal saydığı peygamberi otoyol şeklinde tasvir etmiş. İnanılmaz yaratıcı. Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı döneminde geleneklere ve statükoya karşı vereceği amansız savaşın bir işareti. Tabulara ve modernizmin iki yüzlülüğüne vurulacak taşra tokadının habercisi. Muhalif biri yapsa şu an haritadan kendine kaçacak ülke arıyor, alnındaki “inancımıza hakaret etti” etiketiyle sokağa bile zor çıkıyor olurdu. Ama orası ayrı konu, başbakanımız yapınca yakışıyor.

Bir daha gel gel Samsun’dan: Logonun derin manası daha hücrelerimize yeni yeni nüfus etmeye başlamışken Erdoğan’ın kampanya programı açıklandı. Önce vapurla Samsun’a çıkacak, oradan Erzurum’a geçecek. Böylece yeni bir milli mücadele havası yakalanmış olacak.
Biliyorsunuz ülkemiz şu anda Fransız, İngiliz, Yunan ve İtalyan işgali altında. İşgalden kurtulmamızın tek çaresi Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olması. Samsun’dan milli mücadeleyi başlatacak, Erzurum’da kongre toplayacak, oradan artık Sivas, İzmir, Sakarya derken Mustafa Kemal’in 1938’e kadar olan hayatını birebir canlandıracak.

Akıllara Kemal Sunal’ın filmlerini olduğu gibi tekrar ve daha kötü çeken Sinan Bengier’i getiriyor olsa da Erdoğan’ın fikri daha orijinal. Bir danışmanı “Cumhuriyet döneminin olaylarını aynen tekrar edersek sonunda ortaya Osmanlı çıkacak” demiş herhalde.
Bana bir şantiye verin, cumhuru yerinden oynatayım: Tabii asıl bakla ağızdan geç çıktı. O kadar Allah, Hz. Muhammed, Mustafa Kemal Atatürk muhabbetinden sonra laf anca esas konuya gelebildi. “Öyle balolarda salonlarda gezen değil, şantiyeden şantiyeye koşan bir cumhurbaşkanı göreceksiniz.” Abi niye? Cumhurbaşkanı niye şantiyeden şantiyeye koşuyor? Usta başı seçseydik, sıvacı seçseydik, müteahhit seçseydik... Neden şantiyeden şantiyeye koşsun diye cumhurbaşkanına ihtiyacımız olsun.

Bir ülkenin gelişmişliğinin hali hazırda yürüyen inşaat sayısıyla doğru orantılı olduğunu kim söyledi, kim kandırdı başbakanı bilmiyorum. Ama öyle sağlam kandırmışlar ki, yıllardır üzerinden zengin olmayan muhafazakar müteahhit kalmadı.
Allah diyerek yola çıkacak, Mustafa Kemal Paşa taktiğiyle köşke yürüyecek, sonra da şantiyelerde gezecek.

Hz. Muhammed’i, Kanuni Sultan Süleyman’ı ve Mustafa Kemal’i birlikte bir AVM inşaatının temeli için kurdele keserken düşleyen bu şanlı davanın yolu açık olsun, ne diyelim.