Ülkemiz şimdi varmış olduğu bu muhteşem mevkie nasıl geldiğini hâlâ anlamakta zorlanan insan evlatları bulunmaktadır. Oysa her şey gayet açık olarak gelişti. Gazeteci Mehveş Evin A’dan Z’ye alfabenin büyün harflerinin üzerinden tek tek geçerek “Buraya Nasıl Geldik” adını verdiği kitabında anlatıyor. Mehveş ders niyetine okunacak kitabında geçip gelinen yolun/yolların tozlarını atarak varılan yerin fotoğrafını çekiyor. […]

Ülkemiz şimdi varmış olduğu bu muhteşem mevkie nasıl geldiğini hâlâ anlamakta zorlanan insan evlatları bulunmaktadır. Oysa her şey gayet açık olarak gelişti.

Gazeteci Mehveş Evin A’dan Z’ye alfabenin büyün harflerinin üzerinden tek tek geçerek “Buraya Nasıl Geldik” adını verdiği kitabında anlatıyor.

Mehveş ders niyetine okunacak kitabında geçip gelinen yolun/yolların tozlarını atarak varılan yerin fotoğrafını çekiyor.

Enver Aysever Cumhuriyet’te 8 Ocak 2019 Salı günü Prof. Dr. Korkut Boratav ile yaptığı söyleşiyi yayınladı. Boratav Hoca; “Bir çok arkadaşımız12 Mart ve 12 Eylül askeri faşizminin panzehiri olarak İslamcılığı gördü. Siyasi İslam’ın bünyesinde var olan anti-demokratik özü kavrayamadı. Askeri faşizm karşıtlığı İslamcı faşizme yol açtı” diyor.

Korkut Hoca “insaflı” davranarak İslamcılığa karşı gösterilen iyimserliği akademi dünyası ile sınırlı tutmuş.

Türkiye’de gelmiş geçmiş bütün yönetimler “sol gelmesin de ne olursa olsun” temel ilkesini kendilerine eksen alarak yönettiler ülkeyi. Bunun için de bol bulamaç, dinciliğe prim verdiler.
A

ttila Aşut 1990’larda bugünlerin müjdesini veriyordu:

“Şom ağızlılık etmek istemem!

Ama görünen köy kılavuz istemez… Necmettin Erbakan’ın seçim meydanlarında tekrarladığı bir slogan galiba gerçekleşiyor:

-Müjdeler olsun Refah geliyuuur!

Merkez sağ ve soldaki çözülme Refah Partisini adım adım iktidara taşıyor. 2 Haziran 1996 Pazar günü yapılan ara yerel seçimlerde düzen partileri un ufak olurken oyunu arttıran tek parti RP oldu.”

“Bu noktaya sözde Atatürkçüleri aymazlığı sonucu gelindi. Özellikle 12 Eylül faşist darbesinden sonra laiklik adına öylesine akıl almaz yapıldı ki ülkede… Laiklik devlet eliyle yozlaştırıldı. Ortada laikliğin karikatürü kaldı.”

“Namazla niyazla pek ilgisi olmayan Tansu Çiller bile Kuran’ı dilinden düşürmez oldu.”

“Diyanet işleri devlet içinde devlet oldu. 10 Trilyonu aşan bütçesi 300 binin üzerinde personeli 78 bin camisi ile bütçeden aslan payını alıyor. Eskiden NATO içinde en fazla asker besleyen ülke olmakla ün yapmıştık, şimdi en büyük imam ordusuna sahip olmakla övünüyoruz.”

Bu satırlar 4 Haziran 1996 tarihli Siyah-Beyaz Gazetesinde yazıldı. O zaman daha ortada AKP falan yoktu. Tek adam rejimi de öyle…

Böyle, böyle geldi.

Kenan Evren 12 Eylül döneminde Kuran’dan ayetler okuyarak laiklik mücadelesi yaptı. Sonuçlar ortada.

Aynı aymazlık devam ediyor mu?

Hem de bütün hızıyla. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu İstanbul’u Fatih Sultan Mehmet gibi yönetmekten söz etti, partisinin 31 Mart 2019 Yerel Seçimlerinde İstanbul Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu’nu tanıttığı toplantıda…

İstanbul’un günümüzde sahici bir fatihi var. Her seçimde kenti birkaç kez fethediyor! Onunla fetih konusunda bir yarışa girerseniz baştan kaybedersiniz.

Laik parti olduğunuzu unutmamanız gerekiyor efendiler. Eğer tarihin eski dönemlerine vurgu ihtiyacınız varsa, gidip Hızır Paşa’nın Unkapanı’ndaki türbesini ziyaret ederek kampanyanızı başlatın: Çünkü İstanbul’un ilk belediye başkanı Hızır Paşa’dır!..

Cumhuriyet’in temel değerleri böyle savunulmaz:

-Allah laikliği korusun!