Almanak | Değişimin ayak sesleri

Hazırlayan: Selin ASKER

2021 dünyada pandemiyle birlikte artan ekonomik krizin daha büyük eşitsizlikler yarattığı, emekçileri daha ağır yıkıma sürüklediği, zenginlerin servetini artırırken yoksulların daha fazla açlığa, kıtlığa, işsizliğe terk edildiği ve adaletsizliklerin her alanda gözle görünür hale geldiği bir yıl oldu. Aynı zamanda hakları gasp edilen farklı sektörlerden işçilerin günler süren eylemler düzenlediği, birçok ülkede sağcı iktidarların sandığa gömüldüğü umut verici gelişmeler de 2021’e damga vurdu. ABD ve NATO’nun Çin ve Rusya’ya karşı güç kavgasında pozisyonlarını güncellediği, göç krizinden iklim sorununa dek tüm dünyayı ilgilendiren kritik başlıkların çözümsüz bırakıldığı bir kaos süreci bu kez kendini 2022’ye taşıyor.

2022 yılı milyarlarca insanı ilgilendiren birçok başlıkta radikal değişiklikler yaşanacağının işaretini verirken dünyanın dört bir yanında kaderini eline almak isteyen halkların da isyanına tanık olmayı bekliyor.


Çiftçilerin tarihi zaferi: Tarım yasalarına iptal

Hindistan’da çiftçilerin mücadelesi bu yıl kazanımla sonuçlandı. Başbakan Narendra Modi liderliğindeki sağcı BJP hükümetinin tarım işçilerini şirketler karşısında savunmasız bırakan üç tarım yasası çiftçilerin yaklaşık 1,5 yıl süren mücadelesiyle tarihe karıştı. Hükümetle müzakerelerde tarım yasalarında değişiklik yapılması teklifini kabul etmeyen çiftçi örgütleri, aylarca Yeni Delhi’ye çıkan yollarda kamp kurarak mücadele etti. Modi 19 Kasım’da üç tarım yasasının yürürlükten kaldırılacağını açıkladı. Parlamentoda yasaların iptal edilmesiyle çiftçiler eylemleri sonlandırdı ve bu kazanımı mücadelede hayatını kaybeden 700’ü aşkın çiftçiye adadı. Çiftçilerin kararlı duruşu dünyanın dört bir yanında hakları için mücadele eden emekçilere umut oldu.


Dünya göçmen ölümlerini seyretmeye devam ediyor

Ülkelerinden savaş, kıtlık, yoksulluk, işsizlik gibi nedenlerle umut yolculuğuna çıkan göçmenler için 2021 ölümler ve zorbalıklarla geçen bir yıl oldu. Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, bu yıl dünyadaki göçmen sayısı yaklaşık 300 milyona ulaştı. Manş Denizi’nde veya diğer açık denizlerde can veren, Polonya-Belarus sınırında ölüme terk edilen ve ABD’ye ulaşmak için canını tehlikeye atan göçmenler halen yolculuklarını sürdürmeye çalışıyor. Dünyaya "insan hakları" dersi veren ABD ve Avrupa Birliği (AB) ise sınırlarında yaşanan göçmen trajedilerine çözüm olarak sınırlarda güvenliği daha fazla artırmayı tercih etti. İtalya’nın sahil güvenlik görevlilerine fon sağladığı Libya’da göçmenlerin işkencenin olduğu gözaltı merkezlerinde tutulduğu ortaya çıktı. Ülkelerin mevcut göç politikalarına bakıldığında 2022’nin de göçmenler için zorlu bir yıl olması bekleniyor.


Afganistan işgalinin sonu: Taliban zulmü geri döndü

Ortadoğu’yu on yıllarca süren işgal politikalarıyla kana bulayan ABD için 2021, bölgesel hamlelerinde değişikliğe gittiği bir yıl olarak sona erdi. Afganistan’daki 20 yıllık işgalini 30 Ağustos’ta askerlerinin tamamını çekerek sona erdiren ABD ve NATO, ülkede yarattığı istikrarsızlık nedeniyle kukla hükümetin çökmesine ve 15 Ağustos’ta Taliban’ın iktidarı ele geçirmesine neden oldu. Dünya, Taliban zorbalığından kaçmak için Kabil Havalimanı’na giden Afganistan yurttaşlarının pistten kalkan uçakların kanadına tutunarak can vermesini izledi. Günlerce havalimanının kapısında bekleyen yurttaşlar bombalı saldırıların hedefi haline geldi. ABD ve NATO’nun sona eren 20 yıllık işgalinden geriye kalan daha fazla ölüm, kıtlık, yıkım oldu.


Latin Amerika’da sol rüzgâr: Neoliberalizm güç kaybetti

Latin Amerika’nın birçok ülkesinde bu yıl sağcı iktidarlar domino etkisini andıran bir şekilde peş peşe yıkıldı, halklar sol değerleri savunan ve neoliberalizmi hedef alan partileri iktidara taşıdı. Bunun en çarpıcı örneği, Şili’de sol ittifak Apruebo Dignidad (Onurunu Onayla) adayı 35 yaşındaki eski öğrenci lideri Gabriel Boric’in aşırı sağcı Cumhuriyetçi Parti’nin lideri Jose Antonio Kast’ı sandığa gömmesiyle yaşandı. Boric’in 19 Aralık seçimlerini kazanması Şili sokaklarında kutlandı. Kıtada bir diğer umut veren gelişme, 28 Kasım’da Honduras seçimlerini Libre Partisi adayı Xiomara Castro’nun yüzde 53,56 oyla kazanması oldu ve ülkede Amerikancı bir iktidarın devri sona erdi. Peru’da da Özgür Peru Partisi adayı Pedro Castillo 6 Haziran’da yapılan seçimleri milyarder rakibine karşı yüzde 50,19 oyla kazandı. Nikaragua’da da uzun yıllardır iktidarda olan Sandinist lider Daniel Ortega 7 Kasım’da yapılan seçimlerde yüzde 75 gibi ciddi bir oy oranıyla yeniden seçildi. ABD ise kıtadaki bazı sol iktidarları yaptırımlarla tehdit etmeye devam ediyor.


Uluslararası iklim zirvesi devasa bir hayal kırıklığı

Dünyada tehlikeli boyutlara ulaşan iklim krizi 2021’de öne çıkan en önemli konu başlıklarından biri oldu. Çevre örgütleri bu yıl dünyanın dört bir yanında düzenlediği eylemlerle gelişmiş ülkelere "yeşil politikaların uygulanması" yönünde çağrı yaparken uluslararası iklim zirvesinden ise tatmin eden bir sonuç alınamadı. 31 Ekim-12 Kasım tarihleri arasında İskoçya’nın Glasgow kentinde düzenlenen ve "COP26" olarak bilinen Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Zirvesi iklim hedeflerini tutturamadı. Zirvenin sonuç metninde, devletlerden ilk kez kömüre olan bağımlılıklarını azaltmaları ve verimsiz fosil yakıt sübvansiyonlarını aşamalı olarak bırakmaları istense de küresel ısınma tehdidi halen bertaraf edilmiş değil. Zirvede, BM’nin "başarı kriteri" olarak belirlediği, karbondioksit emisyonlarının 2030’a kadar yarı yarıya azaltılması, zengin ülkelerden yoksul ülkelere 100 milyar dolar mali yardım gibi şartlar da kabul edilmedi. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres "Halen iklim felaketinin kapısını çalıyoruz" uyarısı yaptı. Mevcut taahhütler ise küresel ısınmayı yalnızca 2,4C ile sınırlandırırken bilim insanları ise küresel ısınmanın en az 1,5C seviyesinde olması gerektiğini belirtiyor. Bu seneki COP26 toplantısı Mısır’ın Şarm El Şeyh kentinde düzenlenecek.


Almanya’da yıllar sonra ilk kez sosyal demokrat iktidar dönemi

Almanya için 2021 hem 16 yıllık Şansölye Angela Merkel iktidarının sona erdiği hem de Berlin’de barınma hakkı mücadelesinin kazanım elde ettiği bir yıl oldu. 26 Eylül seçimlerinde Sosyal Demokrat Parti (SPD) oyların yüzde 25,7’sini alarak 2002’den sonra ilk kez sandıktan birinci parti çıkarak Hıristiyan Birlik (CDU/CSU) partilerini muhalefete düşürdü. SPD, Yeşiller ve Hür Demokrat Parti (FDP) koalisyon hükümeti kurdu. Berlinliler ise seçim günü 240 bini aşkın konutun kamulaştırılması için yapılan referandumda "evet" dedi. Cumhurbaşkanlığı seçimleri ise 13 Şubat 2022’de düzenlenecek.


Dengeleri sarsan anlaşma: Çin’e gözdağı ve AUKUS

ABD’nin stratejik ağırlığını Ortadoğu’dan Asya’ya kaydırdığını gösteren en kritik hamlelerden biri AUKUS anlaşması oldu. ABD, İngiltere ve Avustralya arasında bir güvenlik ortaklığını gösteren AUKUS, 15 Eylül’de kamuoyuna açıklandı ve anlaşmaya göre, Avustralya kıyılarında nükleer güçle çalışan denizaltılar inşa edilmesi için ABD ve İngiltere destek sağlamayı kabul etti. Anlaşma Fransa’nın tepkisini çekirken Avustralya hükümeti ise AUKUS anlaşmasını imzalamak için Fransa’yla yaptığı 90 milyar dolarlık denizaltı filosu inşa etme projesinden çekilmesini "stratejik" bir karar olarak savundu. ABD’nin bölgesel olası hamlelerine işaret eden bir diğer gelişme de 28 Kasım’da Pentagon’un açıkladığı "Küresel Konuşlanma İncelemesi" adı verilen rapor oldu ve raporda Çin "ana tehdit" gösterildi. Hint-Pasifik’te askeri faaliyetlerini bu yıl artıran ABD’nin 2022’de bölgede gerilimi artıracak adımlar atmaya devam etmesi bekleniyor.


Rusya’ya Ukrayna tehdidi: Anlaşma teklifleri masada

Rusya-Ukrayna krizi 2021’in son günlerinde dünya gündeminde ilk sıralara yerleşti. Kasım ayında Ukrayna’nın doğusundaki Donbass bölgesinde Minsk anlaşmasına rağmen gerilimin artması ve askeri can kayıplarının yaşanması üzerine Moskova’nın sınıra askeri yığınak yapmakla suçlanması Rusya’yı ABD ve NATO’yla karşı karşıya getirdi. Kremlin, sınıra yığınak yaptığı iddialarını reddetse de yaptırımlarla tehdit edildi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD Başkanı Joe Biden arasında 7 Aralık’ta yapılan videokonferans görüşmede de Ukrayna kriziyle ilgili uzlaşma sağlanamadı. 12 Aralık’taki G7 Dışişleri Bakanları ve 16 Aralık’taki Avrupa Birliği (AB) liderleri zirvesinden de Kremlin’e "Ukrayna işgal edilirse sonuçları ağır olur» tepkileri geldi. Rusya ise bu krizin ortasında ABD ve NATO’yla kapsamlı bir güvenlik anlaşması teklifinde bulundu. Rusya Dışişleri Bakanlığı’nın taraflara ilettiği dokuz maddelik güvenlik anlaşması taslağında, Ukrayna’nın olası NATO üyeliğinin reddedilmesinin istenmesi Kiev’in tepkisini çekti. Kiev yönetimiyle NATO yetkilileri arasında görüşmeler sürerken Ukrayna’nın NATO’ya üye olma talebi halen askıda. 23 Aralık’ta ise Rusya ve Ukrayna arasında Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı (AGİT) aracılığıyla imzalanmış anlaşmanın yeniden yürürlüğe girmesi konusunda mutabakata varıldı. Rusya’nın önerdiği güvenlik anlaşmasının ise NATO Genel Sekreteri John Stoltenberg ve Rus yetkililerin katılımıyla 12 Ocak 2022’de görüşülmesi bekleniyor.