Almanya'da Radyo Televizyon Katkı Payı zamlanıyor

Egehan Ünlü – Berlin

Almanya'da eski adı 'GEZ' olarak bilinen, her hanenin ödemekle yükümlü olduğu Radyo Televizyon Katkı Payı (Rundfunkbeitrag) 0,86 avro artırılarak aylık 18,36 olarak olarak belirlenmesini kararlaştırdı. Kararı Rheinland-Pfalz Eyalet Başbakanı Malu Dreyer duyurdu.

Radyo Televizyon Katkı Payı nedir?

Bugünkü haliyle 1 Ocak 2013’te yürürlüğe giren sözleşmeye dayanan katkı payı, Almanya’da birkaç istisna dışında herkesin, hane başına aylık bir ödeme yapması anlamına geliyor. Buna göre hanede ikamet eden insan sayısı ile radyo ya da televizyon bulunup bulunmaması ne katkı payının miktarına etki ediyor ne de ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırıyor. Kişinin hanede ikametinin tespitinde ise ikamet kayıt sisteminden yararlanılıyor. Sosyal yardım ve eğitim bursu (BAFöG) alanlar katkı payından muaf tutuluyor.

Toplanan katkı payları başta ARD, ZDF ve Deutschland Radio olmak üzere kamuya ait yayın kuruluşlarının finansmanının sağlanması için kullanılıyor. Şu an aylık 17,5 avro olan katkı payındaki artışın 2021 yılı başında yürürlüğe girmesi öngörülüyor. Artışın yürürlüğe girebilmesi için ise öncelikle eyalet parlamentolarının onayı gerekiyor. Aylık 0,86 avroluk artış ise Kamu Yayın Kuruluşlarının Finansman İhtiyacının Belirlenmesi Komisyonu’nun (KEF) önerisine dayanıyor. Yeni belirlenen katkı payı, saatlik brüt asgari ücretin 9,35€ olduğu göz önünde bulundurulduğunda, asgari ücretlinin aylık iki saatten fazla emeğine tekabül ediyor.

KEF şubat ayındaki raporunda, yayın kuruluşlarının 3 milyar avro olarak bildirdiği mali açığı, yarıya çekerek 1,5 Milyar avro olarak belirlemiş ve katkı paylarının 18,36 avroya çıkmasını önermişti. Komisyon kamu yayın kuruluşlarının 2021-2024 yılları arasındaki toplam mali ihtiyacını 38,7 milyar avro olarak öngörüyor.

Katkı Payı ve Kamu Yayın Kuruluşlarıyla İlgili Tartışmalar

Yurttaşların gelir durumunu ve hizmetlerden yararlanıp yararlanmamalarını dikkate almayan düzenlemeye ise eleştiriler de yoğun olarak yöneltiliyor. Bugüne kadar düzenlemeye karşı açılan anayasaya aykırılık davaları başta olmak üzere, davaların ise çoğunluğu düzenlemenin lehine sonuçlandı.

Eleştirilerin bir kısmı da kamu radyo ve televizyonlarının içeriklerine yöneliyor. Özellikle sağcı kesimler, yayınların “sol propaganda” yaptıkları ve “antidemokratik kurulu düzen”i temsil ettikleri gerekçeleriyle, reforme edilmeleri hatta ortadan kaldırılmaları gerektiğini savunuyorlar.

Kamudan alınan katkı paylarıyla finanse edilen yayın kuruluşlarını savunanlar ise piyasa koşullarından ve siyasi iktidarlardan bağımsız, demokratik değerleri yansıtan yayıncılığın önemini vurguluyor.

Demokratik kontrol mekanizmalarından biri olan özgür basının ayakta kalabilmesi için kamusal yayınların önemi gittikçe artıyor. Özellikle internetin yayılmasıyla, yararlanılması televizyon ve radyonun varlığından bağımsızlaşan toplumsal bilgi kanallarının da bu çerçevede finansal olarak bağımsız kalması büyük önem arz ediyor. Bu kanalların kâr amacı gütmemesi ise, farklı toplum kesimlerine yönelik içeriklerin, reklam getirisi kaygısı öncellenmeden oluşturulmasına imkân kılıyor. Yer yer sorunlu içeriklerin de üretilebildiği bu kuruluşların varlığı neticede Almanya’da demokrasinin payandalarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Katkı paylarının sosyal adaletin göz önünde bulundurularak belirlenmesi de bu koşullarda, kurumların yayın politikalarından memnun olmayan sağcı siyasetçilerin finansman modelini propagandalarına alet etmelerinin önüne geçmede temel bir yere sahip.