Almanya’da hükümetin silahlanma politikalarına karşı çıkan aydınlar, ‘Savaşa Hayır’ bildirisi kaleme aldı. “Alman Federal Hükümeti, CDU/CSU partilerinin desteğiyle İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden bu yana Almanya'da yeniden silahlanmayı öngören en büyük önlem paketini sundu. Alman ordusunun üst düzeyde silahlanmasının Ukrayna'daki insanlara hiçbir yararı olamaz” denilen metinde, NATO ülkelerinin ‘savunma harcamalarının’ Rusya’nınkinin 20 katı olduğu vurgulandı.

Almanya’da ‘Savaşa Hayır’ bildirisi: Berlin’in silahlanmasının Ukraynalılara yararı yok

Almanya’da aralarında bilim, sanat, medya, sendika, kilise ve siyaset dünyasından önemli isimlerin yer aldığı 600 kişinin başlattığı “Savaşa Hayır!” çağrısı ülke tarihinin en kapsamlı silahlanma hazırlıklarına karşı çıkıyor.

Şu ana kadar aralarında hükümet partileri SPD ve Yeşiller’den politikacılarının de yer aldığı 30 bin kişinin imzasıyla destek verdiği çağrıda, “İnsanların savaşa karşı sokaklara döküldüğü gün Alman Hükümeti’nin İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana ki en büyük silahlanma kararına imza attığına” dikkat çekildi.

SAVAŞA HAYIR!

“Demokrasiyi, sosyal devleti koruyalım, Alman Anayasası’nda silahlanma artışına yer yok” başlıklı metinde şöyle denildi:

“24 Şubat'ta Devlet Başkanı Vladimir Putin yönetimindeki Rusya, Ukrayna'ya saldırıya geçti. Bu savaş daha şimdiden binlerce insanın canını ve yüz binlercesinin evini yurdunu kaybetmesine neden oldu.

Bu savaşın hiçbir gerekçesi yoktur. Öldürülenlerden, kaçmak zorunda kalan insanlardan tek başına ve sadece Putin sorumludur. Putin'in açıkladığı savaş gerekçeleri yalan ve propagandadan ibarettir.

Avrupa'da ve dünyada barış ve güvenliğin geleceği konusunda çok endişeliyiz. Endişemizi savaş başlar başlamaz Köln, Berlin, Münih, Frankfurt, Hamburg şehirlerinde ve diğer yüzlerce şehirde sokaklara dökülen, Putin'in savaşına karşı öfkelerini, Ukrayna halkı ile dayanışmalarını, savaşın daha fazla tırmanacağına dair korkularını, barış ve güvenlik arzularını dile getiren yüzbinlerce insanla paylaşıyoruz. Barış için, Putin'in savaşına karşı hep beraber sokaklardaydık.

Bu gösteriler, 2003'teki Irak savaşına karşı yürütülenlerden bu yana yapılan en büyük barış gösterileriydi. Berlin'deki insanların savaşa karşı sokaklara döküldüğü gün, daha aynı gün Alman Federal Hükümeti, CDU/CSU partilerinin desteğiyle İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden bu yana Almanya'da yeniden silahlanmayı öngören en büyük önlem paketini sundu. Alman ordusunun üst düzeyde silahlanmasının Ukrayna'daki insanlara hiçbir yararı olamaz. Satın alınması önerilen yeni silahlar, Ukraynalıların mücadelesine, onların meşru müdafaa haklarını korumaya katkıda bulunmayacaktır.

Mevcut durumda bile 30 NATO ülkesinin "savunma harcamaları" Rusya’nınkinin neredeyse 20 katıdır. Caydırıcı olacakları öngörülerek savaş uçakları ve silahlanma yeteneğine sahip İHA'lar gibi konvansiyonel silahların satın alınması, nükleer silahlarla donatılmış askeri güçleri olan tarafların yanında tamamıyla anlamsızdır. 2014’ten önce yani Rusya-Ukrayna ihtilafından çok önce Almanya da dahil olmak üzere NATO ülkeleri askeri harcamalarını önemli ölçüde artırmaya başladılar.

SİLAHLANMA PLANLARI SAVAŞTAN ÖNCE YAPILDI

Yaklaşan bir Rus istilasına yönelik ilk uyarılardan çok ama çok önce silahlanma planları koalisyon sözleşmesinde mevcuttu. Ancak Ukrayna'daki ölümler ve yıkım, Alman dış politikasında radikal bir rota değişikliğine ve İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Alman askeri harcamalarındaki en yüksek artışa – Anayasa'da yapılacak bir değişikliğe hele hiç – gerekçe oluşturmuyor. Alman dış politikasında 180 derecelik böylesi bir geri dönüş, bunu müteakiben ortaya çıkabilecek dramatik sonuçlar iç politika için olduğu gibi - sosyal devlet, liberallik ve insanlık için de - geniş bir toplumsal tartışma olmadan, parlamentoda görüşülmeden ve hatta partiler bazında tartışmaksızın karar vermek, demokrasi için politik bir skandal olacaktır.

Bu güne kadarki 49 milyar avroluk askeri harcamaya ek olarak, bu yıl 2022 bütçesinde Alman ordusu tarafından birkaç yıldan fazla bir süre için kullanılmak üzere 100 milyar avro tutarında bir fon ayrılması öngörülmektedir. Bu tutar sağlık (16,03 milyar) gibi önemli bakanlıklar da dahil olmak üzere birçok federal bakanlığın toplam harcamalarına karşılık gelmektedir: Eğitim ve araştırma (19,36 milyar), bayındırlık, imar ve iskân (18,52 milyar), aile, yaşlılar, kadınlar ve gençlik (12,16 milyar), ekonomi ve enerji (9,81 milyar), çevre (2,7 milyar), işbirliği ve kalkınma (10,8 milyar) ve gıda ve tarım (6,98 milyar). Ayrıca gelecekte, gayrisafi yurt içi hasılanın %2'si kalıcı olarak silahlanmaya ayrılmak istenmektedir. Bu da silahlanma harcamalarının yılda 70 milyar avronun üzerine çıkarılacağı anlamına gelmektedir.

SİLAHLANMA SORUNLARI ÇÖZMEZ

Bunun yanı sıra, Alman hükümeti bütçe açığı kısıtlaması yaklaşımını sürdürmek niyetindedir. Bu tutum, uzun vadede demokratik önceliklerimizin neler olduğu sorusuyla beraber, sosyal, kültürel ve kamusal alanda büyük kesintiler yapılması tehlikesini de gündeme getiriyor. Bu siyasi rotayı Anayasa’nın bir parçası haline getirerek gelecekteki hükümetler için de zorunlu ve bağlayıcı hale getirmeyi demokrasi adına reddediyoruz. Anayasa'nın görevi, silahlanmayı değil, güvenliği ve sosyal adaleti sağlamaktır.

Alelacele, birkaç kişiden oluşan bir grupta alınan kararlar yerine, askeri saldırıların yanı sıra pandemik, ekolojik sorunları da içinde barındıran, güvenlikle kalkınmanın, gelişimin birlikte ele alındığı kapsamlı bir güvenlik kavramı üzerine geniş kitleler tarafından yürütülen demokratik bir tartışma talep ediyoruz.

Savaş ve sonsuz acılarla, göçle, yoksullukla ve sosyal sorunlarla, belirsizliklerle küresel boyuttaki pandemiyle birlikte daha görünür hale gelen sağlık sistemlerinin yetersizlikleriyle, onlarca yıllık ihmal nedeniyle bugün bize çok pahalıya mal olan kamu altyapısının durumuyla, kültür sektörünün can çekişmesiyle, sınır tanımayan, gelecekteki teknolojilere ve sosyal desteğe muazzam yatırımları zorunlu kılan bir iklim felaketi ile karşı karşıyayız. Önümüzdeki onlarca yıl için silahlanma planları Ukrayna'daki kayıpları durdurmuyor, dünyamızı daha barışçıl, daha güvenli kılmıyor. Biz gelecek adına bu silahlanmanın sorumluluğunu yüklenmeyi kabul etmiyoruz.”

derappell.de’den BirGün için çeviren Sevda Demir