Almanya'da seçim: Tedirginlik ve korku had safhada
Almanya, aşırı sağa karşı gerçekleşen devasa mitingler eşliğinde erken genel seçime gidiyor. Aşırı sağa sandıktan yüksek oy çıkma olasılığı göçmenleri tedirgin ediyor.

Kazım DOĞAN
Almanya''da 59,2 milyon seçmen pazar günü, pek çok karmaşa içinde sandıkta oy kullanacak. 23 Şubat erken genel seçimlerinden muhafazakar CDU ve CSU'nun birinci parti olmasına, seçmenin SPD,, Yeşiller ve FDP'den oluşan ancak liberallerin hükümetten ayrılmasıyla birlikte azınlığa düşen 'Trafik ışığı koalisyonu'nu ise cezalandırmasına kesin gözüyle bakılıyor. SPD yüzde 10'a varan oy kaybı,Yeşiller'de hissedilir düşüş yaşayabilir, FDP ise yüzde beşlik seçim barajını aşamayabilir.
Irkçı, populist aşırı sağcı AfD''nin ise seçimlerde oy oranını yüzde 20'ye çıkarması bekleniyor. Son anketler, Sol populist Sahra Wagenknecht'in 9 milletvekili arkadışyla ayrılmasıyla birlikte büyük düşüş yaşayan Die Linke'yi (Sol Parti) yeniden yüzde beş seçim barajının üzerinde, Sahra Wagenknecht İttifakı'nı ise seçim barajının altında gösteriyor.
MİLYONLAR AFD VE İŞBİRLİKÇİLERİNE KARŞI SOKAKTA
Almanya'da Nazi döneminden ders çıkaran sendikalardan kiliseler, Museviler, sivil toplum kuruluşlarına, çevre örgütlerinden spor kulüplerine, iş dünyasından bazı isimlere kadar yaşlı genç anti faşistler ve toplumun geniş kesimi, aşırı sağa karşı öfkesini ve demokrasiyi savunma konusundaki kararlılığını ülkenin dört bir yanında Münih (320 bin kişi), Berlin (250 bin kişi), büyük küçük sayısız miting, yürüyüş, insan zinciri, uyarı grevi gibi farklı etkinliklerde gösterdi. Almanya'da ırkçılığa karşı demokrasiye destek etkinliklerine 2 milyonun üzerinde insan katıldı.
Kuşkusuz milyonlar "Biz güvenlik duvarıyız“, "Bir daha asla, şimdi“ (Bir daha asla faşizm olmasın anlamında), "Aşırı sağa yer yok“ eylemleriyle aşırı sağcıların yükselişinin engellemesinde, CDU / CSU'nun AfD ile ortak yasa değişikliği girişiminin başarısızlığa uğramasına önemli bir katkı sağladı. Ancak pek çok ülkede büyük kararların arefesinde gerçekleşen terör eylemleri Almanya'da da çirkin yüzünü gösterdi.
Aschaffenburg ve Münih'te Afgan mülteciler, Magdeburg'ta da Suudi Arabistanlı bir göçmen toplumda infial yaratan terör eylemleri gerçekleştirdi. Aşırı sağcıların değirmenine su taşıyan saldırıların birbiriyle bağlantılı olduğu ve olayların ardında gizli bir el iddiaları gündemden düşmüyor. AfD, saldırıları seçim propagandasında azami şekilde kullanıp oy avcılığını sürdürdü.
MERKEL VE MUSEVİLERDEN SERT TEPKİ
CDU / CSU'nun başbakan adayı Friedrich Merz, mülteciler konusunda AfD'yi aratmayan bir dil kullanıyor. Göç yasasını sertleştirmek çifte vatandaşlığı kaldırmak isteyen Merz, ülkenin sınır kapılarını kapatacağını, güvenli ülkelerden gelen mültecilerin bu ülkelere gönderileceğini vurguluyor. Çalışanların vergi yükünü yapacakları reform ile azaltmak istediklerini kaydeden Merz, 'çalışabilir durumdaki işsizlere' mesajı ise Vatandaşlık Parası'nı (Bürgergeld) kesmek oluyor. Ülkede 1,8 milyon kişi Vatandaşlık Parası alıyor. Gerçekte sosyal yardımların kesilmesinin yanında CDU / CSU iktidarında çalışanların yükünün de artacağı biliniyor.

Almanya eski Başbakanı Angela Merkel, partisi CDU'nun başbakan adayı Merz'in göç yasasını sertleştirmesini ve bunun için AfD ile işbirliği yapmasını sert şekilde eleştirdi. CDU içindeki en sert tepkilerden biri de Almanya’daki Yahudi toplumunun en tanınan isimlerinden gazeteci, yazar ve eski CDU yöneticisi Michel Friedman’dan geldi. Friedman, 1983'ten beri üyesi olduğu CDU'dan istifa ettiğini açıkladı.
Friedman, "AfD, demokratik bir partinin sınırlarında değil, tamamen dışında bir partidir ve CDU bunu biliyor" diyen Friedman, partinin aşırı sağ ile arasına kesin bir çizgi çekmemesinin "felaket" dedi. Yahudi soykırımından sağ kurtulan 99 yaşındaki Albrecht Weinberg ise CDU'nun bu tutumuna tepki olarak kendisine Cumhurbaşkanlığı tarafından verilen Federal Liyakat Nişanı’nı iade edeceğini açıkladı.
VANCE VE MUSK'TAN IRKÇI PARTİYE AÇIK DESTEK
Alman iç istihbarat kurumu Anayasayı Koruma Teşkilatı, mahkemenin verdiği izinle AfD'yi 2021'den beri aşırı sağcı parti olarak değerlendiriyor. Irkçı parti, Anayasayı Koruma Teşkilatı'nın 'kesin aşırı sağcı' olarak niteleyip faaliyetini ve üyelerini takip altına aldığı gençlik örgütünü lağvetmişti.
ABD’li milyarder Elon Musk ise önce sahibi olduğu X platformunda "Almanya'yı sadece AfD kurtarabilir" ifadesini kullandı. Musk daha sonra, Alman Axel Springer medya grubuna ait Welt am Sonntag gazetesinde misafir köşe yazarı olarak kaleme aldığı Almanca makalede ırkçı partiyi "Almanya için son umut kıvılcımı" olarak nitelendirdi.
AfD'ye destek veren Elon Musk'a tepki gösteren Almanya Başbakan Yardımcısı Robert Habeck (Yeşiller), "Elon Musk'un Almanya'da AfD'nin tercih edilmesi çağrısında bulunması, AfD'ye dair bilgisizlikten kaynaklanıyor" dese de Almanya'daki "önemli yatırımları" nedeniyle Alman siyasetine karışma hakkı olduğunu söyleyen Elon Musk, Almanya’daki aşırı sağcı partinin seçim kampanyası etkinliğinde video bağlantısıyla yaptığı konuşmada, “Bence Almanya için gerçekten en iyi umut sizsiniz” vursunu yaptı. Ardından da AfD, Halle kentindeki etkinlikle seçim kampanyasına start verdi.
Musk, Donald Trump’ın başkanlık yemin törenindeki konuşmasında yaptığı “Nazi selamı” ile tepki çekmişti.
ABD BAŞKAN YARDIMCISININ TERCİHİ DE AFD
ABD Başkanı Yardımcısı JD Vance de, Münih Güvenlik Konferansı’nda Alman siyasi liderlere, aşırı sağcı AfD'nin federal hükümete katılmasına izin vermeleri çağrısında bulundu. Bu istek Almanya'da demokratların büyük tepkisiyle karşılandı.
Başbakan Scholz, Vance'in Almanya’nın bir daha asla faşistler tarafından yönetilmeyeceği taahhüdünü fiilen ihlal ettiğini, „Bir daha asla“ taahhüdü, AfD’ye verilen destekle bağdaşmaz,” dedi ve bu partinin Dachau toplama kampı gibi Nazi vahşetlerini önemsiz gösterdiğine dikkat çekti. Scholz, Almanya’nın, demokrasisini nasıl yöneteceği konusunda dışarıdan gelen direktifleri kabul etmeyeceğini de belirterek “Bu yapılmaz, hele ki dostlar ve müttefikler arasında asla. Demokrasimizin nereye gideceğine biz karar veririz” ifadelerini kullandı. Buna karşılık Vance, Münih'te AfD lideri ve başbakan adayı Weidel ile bir araya geldi.
Vance’in ziyareti sonrası AfD lideri Weidel, X hesabından yaptığı paylaşımda “ABD Başkan Yardımcısı @JDVance, güvenlik duvarının sona erdirilmesini talep ediyor! Trump yönetimi de göç krizinin ancak AfD ile çözülebileceğini kabul etti. Merz, ölümcül göç krizini gerçekten sona erdirmek isteyip istemediğini şimdi göstermeli. Bu yüzden AfD!” dedi. Elon Musk da Weidel’ın paylaşımını “AfD!” notuyla paylaştı.
Elon Musk ve benzerlerinin neden AfD'yi desteklediğini anlayabilmek için bu ırkçı partinin programına bakmak gerekiyor. AfD, Alman vatandaşlığını Alman soyuyla ilişkilendiriyor. Avrupa Birliği karşıtı olarak kurulan AfD, Almanya'nın ulusal çıkarlarının birlik içinde eridiğini, bu nedenle birlikten çıkış (Dexit) ve para birimi Avro yerine Mark getirmek istiyor. Köln merkezli Alman Ekonomi Enstitüsü (IW) çalışmasına göre AB'den ayrılmak beş yıl içinde Almanya'ya 690 milyar euroya mal olacak. Çünkü ülkenin gayri safi yurt içi hasılası yüzde 5,6 oranında küçülecek, bu da istihdam piyasasında daralmaya, 2 milyon 500 bin iş imkanının da yok olmasına yol açacak.
AfD liderleri AB'den çıkış için geç kalındığını, satır aralarında belirterek bu isteğin gerçekci olmadığını ima ediyor. Göçmen karşıtı partinin lideri Weidel, sermayenin ihtiyacı kalifiye elemanı yurtdışından gelmesine sıcak baktıklarını söyleyebiliyor. AfD'nin erke ulaşmasıyla birlikte tekelci sermayenin isteklerinin bir bir yerine getireceği, enerji kaynakları ve nadir metalleri kapatması için tüm dünyada saldırganlaşacağı geçmişteki tecrübeler söylüyor. Elon Musk’ın da zengin lityum madenlerine sahip Bolivya’da gerçekleşen darbe sonrası “İstediğimize darbe yaparız, aş bunları” yanıtı bu kişilerin yeni ortaklarıyla ne yapmak istediklerine iyi bir örnek oluyor.
GENÇLERDE SOL PARTİ BİRİNCİ
Almanya’da, çocuklar ve gençler için yapılan U18 (18 yaş altı) federal seçimlerinde, gençlerin tercihleri Die Linke'den (Sol Parti) yana oldu. U18 seçimleri, Almanya’daki en büyük müfredat dışı eğitim projelerinden biri olarak dikkat çekiyor. Yaklaşık 1.800 seçim merkezinde, 18 yaş altı yaklaşık 170.000 genç oylamaya katıldı. Oy verme işlemi, gençlik dernekleri, gençlik merkezleri, kütüphaneler, toplum merkezleri ve okullar gibi birçok farklı noktada gerçekleşti. Oylamanın sonuçları Alman Federal Gençlik Konseyi tarafından yayımlandı.
170 bin gencin katıldığı bu seçimler, resmi Federal Meclis seçim sonuçlarıyla doğrudan ilişkilendirilmemekle birlikte, gençlerin politik eğilimlerine dair önemli bilgi veriyor.
U18 seçimleri çerçevesinde Sol Parti, genç seçmenler arasında en fazla oyu alarak yüzde 20,8’lik bir oranla birinci oldu. Sol Parti’yi yüzde 17,9 ile SPD, yüzde 15,7 ile CDU/CSU ve yüzde 15,5 ile AfD (Almanya için Alternatif) takip etti. Yeşiller yüzde 12,5, Hayvan Refahı Partisi yüzde 3,8, FDP (Liberaller) yüzde 3,4 ve BSW yüzde 3,4 oy alırken, diğer partiler toplamda yüzde 7’ye ulaştı.
SOL PARTİ'NİN YENİ YÜZÜ HEİDİ BÜYÜK İLGİ GÖRÜYOR
U18'in seçim sonuçları Die Linke'nin yeni iletişim çalışmalarıyla yakından ilgili. Die Linke'nin liste başı adayı 34 yaşındaki Heidi Reichinnek, bu partinin yeni yüzü olarak özellikle TikTok ve Instagram gibi platformlarda gençlerle etkileşimi başarıyla kuran isim oldu. Heidi Reichinnek'in Friedrich Merz’e karşı yaptığı ve sosyal adaletsizliği eleştirdiği konuşma, milyonlarca kez izlendi ve paylaşıldı. Bu konuşma, Die Linke'nin gençler arasında yeniden bir umut ışığı olarak görülmesine yol açtı.Sahra Wagenknecht'in ayrılmasıyla partiden 8 bin üye ayrılsa da Die Linke Reichinnek'in de populerliğiyle birlikte son dönemde yeni 18 bin üye kazandı. Yeni üyelerle Die Linke'yi dinamik bir parti haline getirdi. Partinin efsane isimleriyle yapılan salon toplantıları, katılmak isteyenlerin hepsini almadığı gibi büyük çoğunluğu salon dışına kaldı.
TÜRKİYE KÖKENLİLER NEDEN AFD'YE OY VERİİYOR?
Almanya'da göçmen kökenli yaklaşık dokuz milyon seçmen var. Yaklaşık 1,2 milyon Türkiye kökenli seçmen, göçmen kökenli seçmenler arasında köken ülke bazında ilk grubu oluşturuyor.
Bu ülkede Türkiye kökenli vatandaşlar, kısmen sendikalar aracılığıyla siyasi sosyalleşmeleri nedeniyle uzun süredir geleneksel olarak SPD’ye oy veriyor. Ancak son yıllarda partiye olan bağlılıkları azaldı. Alman Entegrasyon ve Göç Araştırmaları Merkezi (DeZIM) çalışması bu grubun yine de SPD, diğer partilere kıyasla Türkiye kökenliler arasında hala en büyük seçmen potansiyeline sahip olduğunu gösteriyor. Sol Parti ve BSW de bu grup arasında nispeten yükselen bir seçmen potansiyeline sahipken, Yeşiller ve FDP ise nispeten azalan seçmen potansiyeli olan partiler oldu.
DeZIM 2023/2024 anketi ekonomik durum ve enflasyon şu anda tüm katılımcılar arasında en önemli sorunlar olduğunu gösteriyor. Ancak göçmen kökenli kişiler ekonomik durumları hakkında daha fazla endişe duyduklarını belirtiyor. Ayrıca barınma durumları, emeklilik maaşları ve suç konusunda daha fazla endişe duyuyorlar. Araştırmaya göre, sosyal güvenlik ve suçla mücadele bu seçmenleri kazanabilecek konular.
Buna ek olarak, göçmen kökenli kişiler, göçmen kökenli olmayan kişilere kıyasla Orta Doğu’daki savaş konusunda önemli ölçüde daha fazla endişe duyuyor. Göçmen kökenli katılımcıların yüzde 36’sı Orta Doğu’daki çatışmanın Almanya’daki etkilerinin kendileri için büyük bir endişe kaynağı olduğunu belirtirken, bu oran göçmen kökenli olmayanlarda yüzde 25 olarak tespit edildi. Partilerin programının göçmenlerin önemsediği konularla örtüşmediğini altını çizmek gerekiyor.
DeZIM tarafından kısa süre önce yürütülen "İhmal Edilen Seçmen Potansiyeli" başlıklı bilimsel araştırmada da, ülkedeki göçmen gruplarının oy davranışları mercek altına alındı. Araştırmada göçmen kökenli seçmenlere "belirli bir partiye oy verme olasılıklarının ne kadar yüksek olduğu" soruldu.
Türkiye kökenlilerin de aralarında bulunduğu gruptaki seçmenlerin yüzde 72,3'ü SPD'ye oy verebileceklerini beyan etti. CDU ve CSU'nun aynı gruptaki seçmen potansiyeli yüzde 66,2 ve Yeşillerin potansiyeli yüzde 54,3 olarak ölçüldü. Sol Parti'ninki yüzde 57,8 ve bu partiden ayrılanların kurduğu popülist Sahra Wagenknecht İttifakı'nın (BSW) oy potansiyeli ise yüzde 55,5, AfD'nin büyük çoğunluğunu Türkiye kökenlilerin oluşturduğu seçmen grubu arasındaki oy potansiyelinin yüzde 19,7 olarak tespit edildi.
Muhafazakâr ve aşırı sağcı partilere oy vermeyi planlayan Türkiye kökenlilerin motivasyonunu DW Türkçe'ye değerlendiren Duisburg-Essen Üniversitesi bünyesindeki Türkiye Çalışmaları ve Entegrasyon Araştırmaları Merkezi'nden (ZfTI) Yunus Ulusoy, “Almanya'daki Türkiye kökenli seçmenler arasında da AfD'ye oy verebilecek insanlar var. CDU'ye verenler zaten hep vardı. Üçüncü, dördüncü nesil, Almanyalı bir toplumdan bahsediyoruz. Bu toplum, kendisini ev sahibi olarak da görüyor. Yeni gelenleri, kendisinin rahatını bozan, oturduğu semtte ve ortamda güvenlik hissini zedeleyen bir grup olarak algılıyor, hatta onu farklı alanlarda kendisine rakip olarak görüyor. Göçmen olmak ve göçmen olarak ayrımcılığa uğramak, ayrımcılığa uğrayacak olan farklı gruplara yönelik empati geliştirme zorunluluğu anlamına gelmiyor. İnsanlar, kendileri ırkçılık ayrımcılık yaşamış olsalar bile, kendilerinin farklı, daha aşağı veya tehlike olarak gördükleri farklı gruplara yönelik farklı tutumlar benimseyebiliyor“ açıklamasını yaptı.
ALMANYA TÜRK TOPLUMU'NDAN “BEN DE VARIM” KAMPANYASI
Almanya Türk Toplumu (TGD), federal parlamento seçimleri öncesinde, Türkiye kökenli seçmenleri sandığa gitmeye teşvik etmek amacıyla geniş çaplı bir kampanya başlattı. . TGD Eş Genel Başkanı Gökay Sofuoğlu, AfD'nin Türk, Müslüman ve göçmen karşıtı bir parti olduğuna dikkat çekerek, “AfD iktidara geldiğinde en fazla zarar görecek kesim göçmenler olacak. Bu yüzden gittiğimiz her yerde insanları bilgilendirmemiz ve AfD’ye neden oy verilmemesi gerektiğini anlatmamız gerekiyor. Demokrasiye sahip çıkmamız ve bu ülkedeki gelecek nesiller için sandığa gidip oy kullanmamız çok önemli. Aşırı sağcı partilerin yükselişi ve göçmen karşıtı politikaların önüne geçebilmek için sandık başına gitmeliyiz bize sahip çıkan partilere oylarımızı vermeliyiz. Oy kullanma hakkına sahip 1,2 milyon Türkiye kökenli seçmenin sandığa gitmesi önemli” dedi Sofuoğlu, günümüz aşırı sağcı hareketlerle Adolf Hitler’in iktidara geldiği dönemdeki gelişmeler arasında benzerlikler bulunduğunu söyledi. Gökay Soğuoğlu, AfD’nin seçim kampanyasında göçmenler için dağıttığı “geri dönüş uçak bileti”nin 1933 dönemindeki Nazi propagandalarını anımsatmasına da dikkat çekti.

BU PAZAR SEÇİM OLSA ANKETİ
Almanya'da farklı araştırma kuruluşları „Bu pazar seçim olsa“ başlığı altında nizami şekilde seçmenlerin nabzını tutuyor. İşte belli başlı araştırma kuruluşlarının son dönemdeki oy oranı tahminleri..
Enstitü
Allensbach
Verian
(Emnid)
Forsa
Forsch’gr.
Wahlen
GMS
Infratest
dimap
INSA
Yougov
Bundes-
tagswahl
Anket
13.02.2025
31.01.2025
18.02.2025
14.02.2025
07.02.2025
13.02.2025
17.02.2025
17.02.2025
26.09.2021
CDU/CSU
32 %
30 %
30 %
30 %
30 %
32 %
30 %
27 %
24,1 %
SPD
15 %
15 %
16 %
16 %
15 %
14 %
15 %
17 %
25,7 %
Yeşiller
13 %
14 %
13 %
14 %
14 %
14 %
13 %
12 %
14,8 %
FDP
5 %
4 %
5 %
4 %
4 %
4 %
4,5 %
4 %
11,5 %
DIE LINKE
6 %
4 %
7 %
7 %
5 %
6 %
6,5 %
9 %
4,9 %
AfD
20 %
20 %
20 %
20 %
21 %
21 %
22 %
20 %
10,3 %
BSW
4 %
5 %
4 %
4 %
4 %
4,5 %
5 %
5 %
–
Diğer
5 %
8 %
5 %
5 %
5 %
4,5 %
4 %
5 %
İLK TAHMİNLER NE ZAMAN AÇIKLANIR?
Almanya'nın seçim deneyimi, 23 Şubat, Pazar günü saat 18:00'de sandıkların kapanmasının ardından, ilk tahminlerin çok hızlı bir şekilde yayınlanabileceğini gösteriyor. İlk tahminler muhtemelen sandıkların kapanmasından kısa bir süre sonra, en geç 18:15 civarında 2025 Federal Meclis seçimlerinin nasıl sonuçlanabileceğine ve akşamın galibinin, kaybedeninin kim olacağına dair ilk izlenimi verecek. Yüzde beş sınırındaki partilerin umutlu, endişeli bekleşlerini uzun süre yaşamaları; meclise giremeyen, başarılı olamayan parti liderlerinin, birinci sıra adaylarının istifa etmeleri muhtemel.
Seçim geçici sonucunun Pazartesi sabah saatlerinde açıklanması bekleniyor. 26 Eylül 2021 tarihinde yapılan son Federal Meclis seçiminde, 20. Alman Federal Meclisi seçiminin geçici sonuçları 27 Eylül 2021 Pazartesi günü saat 6.00'da açıklanmıştı
HANGİ KOALİSYONLAR OLABİLİR?
CDU dahil diğer partiler AfD ile koalisyon kurmak istemediğini açıkladı. Bunun dışında teorik olarak pek çok koalisyon mümkün. Ancak çoğunluğu elde edebilecek iki ihtimal var. Bunlardan ilki CDU/CSU ve SPD'den oluşacak büyük koalisyon. İkinci seçenek ise CDU/CSU ve Yeşiller koalisyonu. FDP'nin yüzde beş barajını aşması durumda üçüncü ortak olarak bu koalisyona katılması, Yeşiller ile anlaşamaması nedeniyle zayıf bir olasılık.
Büyük koalisyon seçeneği, CSU lideri Markus Söder'in Yeşillerle hükümet olasılığını düşünülemeyeceğini söylemesi nedeniyle Hristiyan demokratların ilk tercihi olacak gibi görünüyor. Ancak büyük hezimet sonrasında SPD'nin muhaletefette kalmayı tercih etmesi de ihtimaller dahilinde. Liberallerle CDU/CSU koalisyonu matematiksel olarak imkansız görünüyor. Almanya'da federal hükümetin iki ay içinde kurulması bekleniyor.