Almanya’da koronavirüs pandemisi nedeniyle alınan önlemlerin neredeyse ortadan kalkması ve yaz tatilinin başlamasıyla havalimanlarında yaşanan kriz, üç milyonun üzerinde işsiz insanın olduğu ülkenin buna rağmen dışarıdan gelecek işgücüne ihtiyacı olduğunu yeniden gözler önüne serdi.

Pandemi dönemindeki kapanma önlemleri nedeniyle seyahatlere getirilen kısıtlamalar nedeniyle zor durumda kalan havalimanı işletmeleri, bu nedenle devlet yardımı almışlardı. Ancak yine de başta güvenlik, yükleme ve bakım-temizlik gibi alanlarda olmak üzere binlerce personeli işten çıkarmaktan geri durmamışlardı. Turizm sektörünün toparlanmaya başlamasıyla tabii ki yeniden bu personele ihtiyaç duyuldu. Ancak çoğu başka alanlarda iş bulan ve işten çıkarıldıkları için kızgınlıkları süren bu insanlar geri dönmeyince hizmetler büyük ölçüde aksadı, hatta binlere uçak seferinin iptaline, on binlerce valizin gecikmesine neden olan büyük kargaşalar yaşandı. Bunun üzerine başta Türkiye olmak üzere çeşitli ülkelerden yeniden işgücü transferi gerektiği resmen kabul edildi. Tabii bu işçilerin geçici süreyle çalışmak üzere Almanya’ya getirilmesi düşünülüyor, yani 60 yıl önceki gibi "misafir işçi"ler bekleniyor.

***

İlk açıklamalara göre acil olarak örneğin Türkiye’den yaklaşık 2000 kişiye ihtiyaç olduğuna dair tahmin ediliyordu. İşletme yetkilileri işbaşvurularındaki bürokratik işlemlerin kolaylaştırılarak, havalimanlarındaki eleman boşluğunun bir an önce doldurulması yolunda çağrılarda bulundular. Ancak son haberler bu beklentilerin gerçekleşmediğini gösteriyor. Hava İşletmeciler Birliği (BDL), binlerce kişinin başvurusunun halen sonuçlanmadığını, binlerce kişinin özellikle güvenlik soruşturması yüzünden çalışma iznini beklediği açıklandı. Ağustos ayı ortasına kadar işlemlerini tamamlayıp, Frankfurt, Münih ve Nürnberg gibi büyük havalimanlarında çalışmaya başlayabilecek kişilerin sayısının en fazla 250’yi bulacağı tahmin ediliyor. Çalışma süresi kasım ayı başına kadar sınırlı olduğu için eğer gerçekten ihtiyacın karşılanması isteniyorsa diğer başvuruların hızla sonuçlandırılması gerekiyor.

***

Bu konudaki tartışmalar, Almanya’nın sadece havalimanlarında geçici işçiye değil, çeşitli sektörlerde çalıştırılmak üzere binlerce göçmen işçiye ihtiyacı olduğunu gündeme getirdi. Sanayi ve Ticaret Odası’nın gerçekleştirdiği bir araştırmaya göre Almanya’daki işyerlerinin işçi açığı şu anda 1 milyon 200 bini buluyor. Girişte belirttiğimiz gibi 3 milyondan fazla kişi işsiz ancak, bu açığın onlar tarafından doldurulmasının mümkün olmadığı göçmen işçiler çözüm olarak görülüyor. Sözkonusu araştırmada eleman sıkıntısı olan sektörler 148 olarak belirtiliyor, ancak asıl boşluğun Almanların çalışmak istemediği inşaat ve sağlık sektörlerinde ya da son günlerde gündeme geldiği gibi havalimanlarındaki yer işlerinde olduğu biliniyor. Yani asıl ihtiyaç emek yoğun ve düşük gelirli işlerde. Yani Almanya’ya gelecek olanları bu ülke açısından oldukça düşük ücretler ve yoğun çalışma koşulları bekliyor. Havalimanlarında çalışanlar geçenlerde toplu sözsözleşme pazarlıkları kapsamındaki ücret zammı talepleri kabul edilmediği için uyarı grevi yaptılar. Bu konudaki tartışmalar yaşanan krizin asıl yükünü onların sırtladığını gösterdi.

***

Ancak ne kadar düşük gelirli olursa olsun, sonuçta kendi ülkesindekinden daha fazla kazanacağını bilen birçok vasıflı işçi, tabii ki ilk fırsatta Almanya’ya gelmek istiyor.

Öte yandan havalimanı işçileriyle ilgili tartışma burada da geçerli. Ülkenin dışarıdan göç edecek işçiye ihtiyacı olduğu konuyla ilgili herkes tarafından kabul ediliyor, ancak bunun gerçekleşmesi için mevzuatta yapılması gereken değişikliler bir türlü gerçekleşmiyor. Dışarıdan yapılan çalışma izni başvuruları bürokratik engellere takılıyor. Ama daha önemlisi ülkedeki yüzbinlerce çalışacak durumda olan yüzbinlerce sığınmacı, yıllarca süren sığınma işlemleri sırasında çalışma izni verilmediği için üretim sürecinin dışında kalıyorlar.

Tabii bu durum Ukrayna savaşı nedeniyle birkaç hafta içinde Almanya’ya sığınan milyonlarca Ukraynalı için geçerli değil. Onlar neredeyse Avrupa Birliği vatandaşları gibi kısa sürede çalışma izni alabiliyor, kamusal sosyal va sağlık yardım sisteminden yararlanabiliyorlar. Ancak gelenlerin hemen hepsi çocuklu anneler ve iş piyasasındaki boşluğun onlar tarafından kapatılması sözkonusu değil.

Almanya’nın şu anda yüzbinlerce göçmen işçiye ihtiyacı var. Son araştırmalar bu ihtiyacın önümüzdeki yıllarda daha artacağını gösteriyor. Deutsche Bank’ın araştırmasına göre 2030 yılına kadar Almanya’nın nüfusu tarihi bir artış hızıyla 86 milyonu bulacak (2011’de 81 milyon olarak tespit edilmişti). Ancak bu esas olarak yaşlı, çalışmayan nüfusun artmasından kaynaklanıyor. Araştırmacılar bu nedenle ülkedeki istihdam açığının süreceğini ve bunu gidermek için Avrupa Birliği dışındaki ülkelerden her yıl 400 bin göçmen işçinin ihtiyaç olacağını belirtiyorlar.

Savaştan sonra toparlanıp, yeniden dünyanın en zengin ülkeleri arasındaki yerini almasında göçmen işçilerin büyük katkısını gören Almanya, gelecekte de gelişmekte olan ülkelerin vasıflı iş gücünü çekmeye devam edecek.

***

Hükümet bunun için iki yıl önce kabul edilen ancak beklenen sonucu vermeyen Nitelikli İçgücü Yasası’nı, bu ülkede çalışmak isteyenlerin başvurularını kolaylaştırıcı biçimde revize etmeye kararlı görünüyor. Bakalım bürokrasideki direnişi ne ölçüde giderebilecekler.

Ancak tüm engelleri aşıp buraya gelecek olanlar, sadece (görece) düşük ücret ve yoğun iş ortamıyla değil, bu göçe her koşulda karşı olan ve giderek güçlenen bir aşırı sağcı partinin zehirlediği bir atmosferle karşılaşacaklar.