Sömürgeci ve ırkçı devlet yöneticilerinin, tacirlerin ve düşünürlerin heykellerini yıkılması gündemdeyken, Almanya‘da sosyalistler Ekim Devrimi‘nin lideri Lenin‘in heykelini dikti. Böylece ülkenin doğusunda 30 yıl önce heykelleri sökülen, yıkılan ünlü devrimci yeniden Almanya‘nın gündeminde…

Almanya'nın ortasına Lenin heykeli

GÜRSEL KÖKSAL

Batı Avrupa ülkeleri ve Amerika'daki eylemler sırasında ırkçı, sömürgeci "devlet büyükleri"nin heykellerin yıkılmasını ya da en azından kent meydanlarından uzaklaştırılmasını hedefleyen talepler batı dünyasında yükselirken sosyalizmin tarihi önderlerinden Lenin‘in heykeli Almanya‘nın Ruhr Havzası‘ndaki metropollerden Gelsenkirchen‘e dikildi.

Şehrin sosyal demokrat belediye başkanı başta olmak üzere birçok kesimden gelen itirazlara, hukuki engellere ve protestolara rağmen gerçekleştirilen bir törenle iki metre yüksekliğindeki heykel Almanya Marksist Leninist Partisi‘nin (MLPD) Gelsenkirchen‘deki Almanya merkezinin önündeki yerini aldı.

Böylece Almanya‘nın batısında ilk kez bir Lenin heykeli dikilmiş oldu. II. Dünya Savaşı‘ndan sonra doğuda kurulan sosyalist Demokratik Almanya Cumhuriyeti‘nin birçok yerindeki Lenin heykelleri, 1990‘dan sonraki sosyalizmin çözülme döneminde yerlerinden sökülmüş, bir bölümü depolara konmuş, bir bölümü ise tamamen ortadan kaldırılmıştı. O dönemden kalan dev boyutlardaki bir Lenin heykeli ise Berlin‘deki Tarih Müzesi‘nin giriş salonunda, nazi döneminden kalan aynı boyutlardaki bir 'üstün insan' heykeliyle birlikte yer alıyordu.

İşçi kenti Gelsenkirschen‘de 'Antikomünizme, faşizme, ırkçılığa ve anti semitizme fırsat verilmesin!' sloganıyla gerçekleştirilen tören, korona salgını kısıtlamaları kapsamında gerçekleştirildi. Aralarında MLPD‘nin çeşitli ülkelerdeki kardeş parti ve örgütlerin temsilcilerinin yer aldığı 300 kişilik töreni protesto amaçlı çağrılar fazla etkili olmadı. Aşırı sağcı parti AfD (Almanya için Alternatif), liberal parti FDP (Hür Demokratik Parti) taraftarlarınca gerçekleştirilen protestolara katılım çok düşük oldu. Aynı gün kent içinde çeşitli yerlerde görülen aşırı sağcı sloganlar ve neo-nazi semboller içeren duvar yazılarının da Lenin‘in kente gelmesine tepki amaçlı olup olmadığı ise bilinmiyor.

almanya-nin-ortasina-lenin-heykeli-746958-1.

TABULARI YIKTIK

Korona salgını nedeniyle üç aylık ertelenmeyle gerçekleştirilen törende konuşan MLPD Genel Başkanı Gabi Fechter, "Bizi sürekli bunun bir provokasyon olarak mı düşünüldüğü soruluyor. Hayır, ama belki böylece sosyalizm ve onun temsilcileri hakkında konuşulmayan bu toplumda bir tabu yıkılıyor. Lenin, dünya tarihinin büyük krizlerine ustalıkla devrimci çözümler getirdi. Günümüzde İkinci Dünya Savaşı‘ndan bu yana kapitalizmin en önemli krizlerinden birini yaşıyoruz. O yüzden Almanya‘nın batısında ilk Lenin heykelini dikmenin ve devrimci perspektifler üzerinde yaygın toplumsal tartışmaların tam zamanı“ dedi.

Aynı zamanda Lenin‘in 150‘nci doğum yılını, MLPD‘nin de 38‘nci kuruluş yıldönümünü kutladıklarına işaret eden Fechter, partisini "Almanya‘da Lenin‘in yolunda giden tek parti olduğunu“ savundu.

1982‘de kurulan MLPD, sosyalizmin kurucuları Marks ve Engels ile Lenin‘in yanı sıra, Stalin ve Mao gibi Almanya‘daki sosyalist ve sol örgütlerin önemli bir kısmının karşı çıktığı liderlere olumlu bakıyor. Zaman zaman katıldığı ülke çapındaki seçimlerde 20-25 bin civarında oy (tüm oyların binde birine tekabül ediyor) alabilen parti, Almanya‘ın iç istihbarat örgütü BfV (Anayasayı Koruma Teşkilatı) tarafından 'aşırı sol' sınıflamasıyla takip altında tutulan örgütlerden. MLPD, 2010 yılında Berlin‘de çeşitli ülkelerden kendisiyle aynı çizgideki 50‘ye yakın örgüt ve partinin yer aldığı „Devrimci Parti ve Örgütler Uluslararası Koordinasyonu“ (ICOR - International Coordination of Revolutionary Parties and Organizations) kuruluşuna öncülük yapmıştı.

TÜM İTİRAZLARA RAĞMEN

MLPD‘nin 1957‘de Çekoslavakya‘da döküldüğü bilinen Lenin heykelini, kent merkezindeki parti binasının arsasına dikme hazırlığı başta sosyal demokrat büyük şehir belediye başkanı olmak üzere kent yönetiminin ve il genel meclisindeki tüm partilerin tepkilerine neden olmuştu.

Belediyenin heykelin dikilmesini durdurmak için 'tarihi eserlerin korunması' gerekçesiyle yaptığı hukuki girişimler iki kez yüksek mahkeme tarafından reddedildi. CDU, SPD, Yeşiller ve AfD‘nin yayınladığı ortak açıklamada 'Lenin şiddeti, baskıyı, terörü ve çok ağır insani yıkımları temsil ediyor. Heykelinin dikilmesi özgürlükçü demokratik düzenle bağdaşmaz. Bu demokrasimizi ortadan kaldırmayı hedefleyen bir mücadelenin sembolüdür' denildi. Ancak tüm hukuki ve siyasi girişmeler ve bu arada Hıristiyan demokratlarca yürütülen karşı imza kampanyası sonuçsuz kaldı.

Büyükşehir Belediye Başkanı Frank Baronowksi (SPD), "Gelsenkirchen‘de böyle bir anıtın olmasına katlanmak çok zor. Ama bununla yaşamak zorundayız" diyerek durumu kabullendi.

Bunun üzerine belediyenin girişimiyle kentin önemli mekanlarından Horst Şatosu‘nda komünizmle ilgili bir sergi açıldı. Aceleyle hazırlanan serginin hedefi "Doğruları göstererek bir ideolojinin gerçek yüzünün ortaya çıkarılması“ olarak belirtildi. Ağutos sonuna kadar açık olacak serginin yanısıra halka yönelik etkinlikler ve okullardaki eğitim programlarıyla bu konudaki tartışmaların yürütülmesi kararlaştırıldı.

DİĞER HEYKELLER VE ANITLARA TEPKİLER SÜRÜYOR

Amerika ve Batı Avrupa ırkçılık karşıtı eylemler sırasında gündeme gelen "ırkçı ve sömürgeci“ tarihi kişileri anıtlaştıran heykellerin yıkılması ya da ortadan kaldırılması talebi, çeşitli sabotaj eylemleri eşliğinde Almanya‘nın da gündeminde. Alman İmparatorluğu‘nun önde gelen isimlerinden Kayzer II. Wilhelm‘in, onun efsanevi başbakanı Otto von Bismark‘ın heykelleri üzerlerine boya atılarak tahrip ediliyor, aralarında ünlü filozof Emanuel Kant‘ın da yer aldığı tarihi kişiliklerin ırkçılık içeren eserleri, konuşmaları yeniden ele alınıyor.

Öte yandan diğer Batı ülkelerinde tartışmalı devlet büyükleri ve tarihi kişilerin heykellerine yönelik tepkilere sürerken, bir yandan da "bunların korunması“ için önlemler alınıyor, "neden korunmaları gerektiği“ne dair bilimsel tezler de gündeme geliyor. Amerika‘yı "keşfederek“ sömürgeleşme sürecini başlatan Kristof Kolomb‘un, İngiltere‘de de ünlü bir köle tacirinin heykellerinin yıkılmasının, ünlü Başbakan Winston Churcil‘in boyalanması tepkilerin alabileceği boyutları gösterdi. Bu yüzden geçmişinde kölecilik olan Batı Avrupa ülkelerinde başta ünlü imparatorlar, krallar, politikacılar ve komutanlar olmak üzere ırkçılık karşıtlarının hedefi olabilecek tarihi kişilerin heykellerine polis koruması verilmeye başlandı.