Almanya’da 16 yıllık Merkel döneminin sona ermesinin ardından Olaf Scholz’ün başbakanlığı Bundestag’da onaylandı. SPD’li Scholz’ün başbakanlığı, Türkiye-Almanya ilişkileri açısından da önemli bir yer teşkil ediyor. Bununla birlikte ülke tarihinin ilk kadın dışişleri bakanı olan Annalena Baerbock de bu dönemin öne çıkan isimlerinden biri olacak.

Almanya'nın yeni Başbakanı Olaf Scholz kim; Türkiye’ye nasıl bakıyor?

HABER MERKEZİ

Almanya Parlamentosu’nun alt kanadı Bundestag’da bugün yapılan oylamayla, Sosyal Demokrat siyasetçi Olaf Scholz’un başbakanlığı onaylandı.

Ülkede 16 yıllık Angela Merkel dönemini resmen sona erdiren bu oylama sonrası, 63 yaşındaki Scholz yeni görevine başlayacak.

Olaf Scholz’un başbakanlığı sadece Almanya’yı değil dünyanın geri kalan pek çok ülkesi gibi Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. Peki Almanya’nın yeni Şansölyesi kim ve Türkiye’ye karşı nasıl bir yaklaşıma sahip?

14 Haziran 1958’te, Aşağı Saksonya eyaletinde bulunan Osnabrück kentinde tekstil işçisi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Scholz, Hamburg Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu ve 1998 yılına kadar iş hukuku alanında çalıştı.

Scholz siyasete genç yaşta, üniversiteyi okuduğu kent olan Hamburg’da, SPD’nin ‘Jusos’ olarak bilinen “Genç Sosyalistler” grubunda başladı. 1982’den 1988’e kadar Jusos’un Başkan Yardımcılığını yürüttü.

1998'den 2011'e kadar Federal Meclis üyesi olarak görev yaptı. Almanya Başbakanı olan Gerhard Schröder’in SPD’de Genel Sekreterliğini üstlendi.

2004 yılında Genel Sekreterlik görevinden ayrıldıktan sonra, partisinin Federal Meclis'teki Grup Başkanvekili oldu. Scholz, 2009’da ise Birinci Merkel Hükümeti'nin ikinci Çalışma ve Sosyal İşler Bakanı olarak görev aldı. 2011-2018 yılları arasında ise Hamburg Eyalet Başbakanı oldu.

SPD 2018'de Dördüncü Merkel Hükümeti'ne girdikten sonra Scholz, yeniden Berlin’e döndü ve bu kez hem Maliye Bakanı hem de Almanya Şansölye Yardımcısı olarak atandı.

ÜÇ PARTİLİ KOALİSYON

Olaf Scholz, 26 Eylül’de yapılan Almanya seçimlerinde kendisini başbakan adayı olarak gösteren partisi SPD’yi yüzde 25,7’lik oy oranı ile birinciliğe taşımayı başardı.

Ülkede genel seçim sonrası kurulan yeni hükümet Sosyal Demokrat Parti, Yeşiller Partisi ve Hür Demokrat Parti'den oluşuyor. Bu koalisyon, partilerin renklerinden dolayı “Trafik Lambası Koalisyonu” olarak adlandırılıyor. Scholz’ün partisi ise koalisyonda kırmızı rengi temsil ediyor.

SPD’de çekirdekten yetişen bir siyasetçi olduğu söylenen Scholz, dış politikada gerilimli konular da dahil olmak üzere ılımlı bir çizgiye sahip. Göçmenler, insan hakları ve demokrasi konusunda da sosyal demokrat anlayışı savunuyor.

Scholz, Hamburg Başbakanı olduğu dönemde Almanya’daki İslam topluluğu ile ilk resmi teması kuran politikacı olmuştu.

Türkiye’den Almanya’ya göçün 60 yıl geride kalırken, Scholz pek çok defa Türkiye’den gelen göçmen işçilerin Almanya’nın bugünkü gelişmişliğinde ve refahında önemli paya olduğunu dile getirdi.

Son Merkel hükümetinde Maliye Bakanı olarak görev alan Scholz, Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkilere de oldukça hakim bir siyasetçi. Uzun yıllar, Avrupa için önemli bir ülke olduğunu düşündüğü Türkiye’nin AB’ye üyeliğini savundu. Ancak Scholz, AKP iktidarının son yıllarda artan baskıcı tutumu ve insan haklarına aykırı uygulamaları nedeniyle bu konuda daha suskun bir pozisyona geçti.

RADİKAL DEĞİŞİMLER OLACAK MI?

Scholz’ün başbakanlığıyla birlikte Türkiye-Almanya ilişkilerinde radikal değişimler beklenmiyor. Berlin’in Ankara’ya Merkel döneminde olan bakış açısının, SPD’li başbakan döneminde de devam edeceği tahmin ediliyor. Merkel gibi Almanya’nın pragmatik çıkarları doğrultusunda Türkiye ile işbirliğini sürdüreceği düşünülen Scholz’ün, göçmenler konusunda Ankara’ya mali yardımların devam etmesinden yana tutum sergileyeceği düşünülüyor.

Seçim kampanyasında süresince Almanya'nın dış politika stratejisinin yeni dönemde de süreceği mesajını veren Scholz’ün, koalisyon anlaşmasının imzalanmasından sonra dış politikadaki önceliklerini soran gazetecilere, demokratik yönetimlerle işbirliğinin önemine değinerek yanıt verdiğini de belirtmek gerek. 63 yaşındaki yeni şansölyenin, yeni dönemde demokrasi, insan hakları ve ekoloji gibi konularda, en azından bir önceki döneme göre, daha ‘hassas’ olabileceği öngörülüyor.

TÜRKLERLE İLGİLİ SON MESAJI

Scholz, seçilmeden birkaç gün önce düzenlediği basın toplantısında da Almanya’daki Türklere yönelik dikkat çekici ifadeler kullanmıştı. Ülkesindeki Türkiye kökenlilere “Siz artık bizdensiniz” diyen Scholz’ün sözleri, sayıları 4 milyona yaklaşan gurbetçilerin tek ülkede oy kullanmalarına yönelik bir düzenlemeye gidilebileceği yönünde değerlendirmelerin yapılmasına neden olmuştu.

Öte yandan Almanya’nın mevcut vatandaşlık yasası, sadece AB ülkelerinin ve İsviçre’nin vatandaşlarına çifte vatandaşlık hakkı tanıyor. Scholz’ün liderliğindeki yeni hükümet sözünü tutarsa, Almanya’daki tüm Türkiyeliler için vatandaşlık yolu açılacak.

YENİ DIŞİŞLERİ BAKANI NASIL BİR SİYASETÇİ?

Almanya’nın yeni hükümeti, ülke tarihinde kadınların en fazla yer aldığı kabine. Hükümet üyelerinin yarısını kadınlar oluştururken, bu isimlerden biri de Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock. Bu nedenle yeni dönemde Olaf Scholz kadar, Almanya’nın ilk kadın dışişleri bakanı 40 yaşındaki Annalena Baerbock de Türkiye-Almanya ilişkileri açısından kritik bir konumda olacak.

yeni-almanya-basbakani-olaf-scholz-kim-turkiye-ye-nasil-bakiyor-952958-1.

Yeşiller’den Baerbock, demokrasi ve insan hakları konularındaki ‘hassasiyetleyle’ tanınan bir siyasetçi. Türkiye ile ilgili yaptığı eleştirilerde de bu konulardan söz etmiş ve hukuk devletine dönüş olmadıkça Ankara’ya mali yardımların yapılmaması gerektiğini savunmuştu. Baerbock bununla birlikte, Türkiye ile AB arasındaki müzakerelerin dondurulmasından yana tavır almıştı. Ancak üyelik sürecine tamamen son verilmesi yönündeki çağrılara katılmamıştı.

Muhalefet saflarında yer aldığı dönemde Baerbock, Angela Merkel’in Türkiye politikasını eleştiren isimlerden biriydi. Suriye’ye yönelik sınır ötesi operasyon nedeniyle Türkiye’ye silah satışının durdurulması gerektiğini savunmuş, daha önceden anlaşması yapılmış sanayi ürünlerinin de teslim edilmemesi gerektiğini ifade etmişti. Baerbock ayrıca Merkel hükümetine, “Türkiye’ye ihracat garantilerinin verilmemesi” çağrısında da bulunmuştu.

Baerbock geçen günlerde dış politika perspektifini açıklarken, bir kez daha demokrasi ve insan haklarına vurgu yapmıştı. ‘Değerlere’ vurgu yapan yeni Dışişleri Bakanı, diyaloğun yanında sert yöntemlerin de uygulanabileceğini dile getirmişti.