Almanya’da sosyal demokratlar, genel seçimlere bir yıl kala “bize sol (hükümet) gerek!” tartışması başlattılar.

Yıllardır Hıristiyan demokratların ağırlıkta olduğu “büyük koalisyon”ların küçük ortağı olarak iktidarı paylaşan SPD’nin (Almanya Sosyal Demokrat Partisi) eş genel başkanları Saskia Esken ve Norbert Walter-Borjans, kendilerine sürekli oy kaybettiren bu birliktelikten kurtulmak için, içinde Sol Parti’nin de yer alacağı bir ilerici güçler birliğini “düşünülebilir ve mümkün” gördüklerini açıkladılar.

Aslında SPD ve Sol Parti’yle birlikte Yeşiller’den oluşacak hükümet seçeneğine ilişkin tartışma yeni şey değil. Daha önce de zaman zaman gündeme gelmişti. Yeni olan, bu tartışmanın SPD’nin yöneticileri tarafından gündeme getirilmesi.

Almanya’da geçmişte çoğunluğun bu üç partide olduğu siyasi aritmetikler de yaşandı, ancak o zamanların SPD’si bu seçeneği tartışma gündemine bile almamıştı. Onlara göre Sol Parti’nin “ülke yönetme ehliyeti” yoktu.

Aradan geçen sürede Sol Parti, çeşitli eyaletlerde SPD ve Yeşiller’le hükümet ortaklıklarına girerek “yönetme ehliyeti” olduğunu gösterdi. Hatta bir eyalette başbakan bile çıkardı.

Ancak özellikle savunma ve dış politika yaklaşımları nedeniyle Sol Parti’li bir federal hükümet mümkün görülmüyordu.

Geçtiğimiz yıl sonunda, birçok güçlü adayı geride bırakarak partinin yönetimine seçilen SPD’nin eş genel başkanlarının bu çıkışı, doğal olarak Sol Parti tarafından olumlu bulundu. Ancak öteden beri böyle bir ortaklığa soğuk bakan Yeşiller’in tavrı, “Daha çok erken” oldu. Açıktan söylemeseler de Yeşiller’in federal düzeyde Hıristiyan demokratlarla ve gerekirse buna ek olarak liberallerle birlikte olmayı tercih etmeleri bekleniyor.

★★★

SPD’nin “sol kanadı”ndan oldukları kabul edilen başkanlar, “sol” çıkışlarından bir kaç gün sonra yeni bir atak yaptılar. Genel başkanlık seçiminde hezimete uğrattıkları Olaf Scholz’un önümüzdeki genel seçimde partinin “Şansölye Adayı” (federal başbakan adayı) olacağını açıkladılar. Parti tabanının genel başkanlığa uygun görmediği Scholz, Merkel liderliğindeki hükümette Şansölye Yardımcısı ve Maliye Bakanı olarak görev yapıyor, daha önceki ilk Merkel hükümetinde de Çalışma Bakanı olarak yer almıştı. İş dünyasının beklentilerine uygun politikaların adamı olarak bilinen Scholz, Schröder liderliğindeki SPD-Yeşiller koalisyonunun (1998-2005) neo liberal ekonomi politikalarının parti içindeki en ateşli savunucusuydu.

SPD’nin sürekli güç kaybetmesine neden olan politikaların bir temsilcisinin partinin “solcu” yöneticilerince önümüzdeki dönemin “bir numarası” olarak ilan edilmesi aslında bir çelişki değil.

Bu durum onun pandemi krizinde başarılı görülen hükümet politikasının mimarlarından biri olmasından kaynaklanıyor. SPD’nin eş başkanları, parti tabanında sevilmese de “Almanya’nın en popüler siyasetçileri” anketlerinde ilk üçte yer alan Scholz’un prestijinden yararlanmayı hesaplıyorlar.

★★★

Son kamuoyu yoklamalarına bakıldığında SPD liderliğinin gündeme getirdiği “Sosyal Demokrat-Sol-Yeşiller” koalisyonunun gerçekleşme şansı çok düşük. “Bu pazar genel seçim yapılsa, oyunuzu hangi partiye verirdiniz?” sorusuyla yapılan en son anketin sonuçları şöyle:

CDU ve CSU (Hıristiyan birlik partileri) yüzde 38, Yeşiller yüzde 21, SPD yüzde 14, Sol Parti yüzde 9, FDP (liberal parti) yüzde 5 ve AFD (aşırı sağcı parti) yüzde 9.

Merkel, önümüzdeki seçimde aday olmayacağını açıklamıştı. Muhafazakâr birlik partilerinin “federal başbakan adayı”, yıl sonuna doğru belirlenecek. Siyasi tablo genel seçime kadar değişmezse muhafazakarların yeni liderinin önünde ya Yeşiller’le ya da SPD’yle koalisyon seçenekleri olacak. Gerektiğinde liberaller de bu seçeneklere dahil olabilir.

Scholz, Eylül 2021’deki seçimde SPD’nin oyunu yüzde 20’nin üstüne çıkarmayı hedefliyor. Bunu başarırsa, başında kendisinin yer alacağı bir “ilerici” koalisyon hükümeti teorik olarak mümkün.

Ancak bu olasılığın gerçekleşme şansı pratikte çok düşük.

Çünkü SPD’nin önümüzdeki bir yıl içinde toparlanması çok zor.

Sandıktan Yeşillerin büyük ortak olduğu, dolayısıyla Yeşil bir “federal başbakan” liderliğinde “ilerici koalisyon” seçeneği de çıkabilir. Bunun da gerçekleşme şansı çok düşük.

SPD, 2017’deki seçim öncesinde de, muhafazakarlarla işbirliğinin partiye zarar verdiği gerekçesiyle “artık bundan sonra büyük koalisyon yok” demişti. Ancak aralarında Scholz’un da yer aldığı SPD ileri gelenleri seçimden sonra, “ülkeye karşı sorumluluk” gerekçesiyle bu sözden dönmüşlerdi. Aynı şeyi bir kez daha yapmaları çok zor.

2017’deki seçimden sonra muhafazakarla koalisyon şansını liberaller yüzünden kaçıran Yeşiller’in ise 2021’de bunu gerçekleştirme olasılığı artık çok yüksek.

★★★

SPD’nin başlattığı “Sol Parti’li federal hükümet” tartışması yine de önemli.

Bu sosyal demokrasiyle sol arasında federal düzeyde işbirliği arayışlarını başlattı.

İktidar olmasalar da muhalefette ortak olabilirler.

Böylece Almanya’daki sol muhalefetin güçlenmesini sağlayabilirler.

Muhalefete de sol gerek.