Cumhurbaskanlıgı seçimi iki turlu. Bunun getirdigi sıkıntılar ve imkanlar üzerine çok sey yazıldı. Ardından nurtopu gibi bir “çatı aday” ortaya çıktı dün. AKP ve HDP’nin adayları henüz belli degil. Bu seçimin anlam ve önemi de ortada.

Iki turlu seçimi tek turlu seçime göre anlamlı kılan seylerden biri, ilk turda herkesin gönlünce oy vermesine olanak saglaması: tek turlu ve barajlı sistemin aksine, ilk turda en çok oyu alan aday %50’yi asamadıgı sürece kazandıgı tek sey ikinci tura katılma hakkı oluyor çünkü.

Iki turlu sistemin bir diger imkanı ise, seçmenlerin ikinci hatta bazen üçüncü tercihlerini de resmin içine katması. Fransa’da ırkçı Le Pen’e karsı sagcı Chirac’ın buldugu destek buna örnek.

Yürürlükteki düzenlemeye göre, cumhurbaskanlıgına aday gösterilmek için 20 milletvekilinin destegi gerekiyor. Mecliste yüzlerce milletvekili ve grubu bulunan dört parti var. Ve muhalefet aklı tutulmusçasına ilk turdaki aday sayısını azaltmaya çalısıyor, tam tersini yapmak gerekirken.

Tabii ki her 20 milletvekilinin birer aday çıkarmasından söz etmiyorum ama mesela Ekmeleddin Ihsanoglu isminden tatmin olmayan CHP’lilerin alternatif bir aday çıkarması pekala mümkün. Kastettigim, çok açık konusmak gerekirse, ulusalcı veya sagcı olmayan, Rıza Türmen gibi, Safak Pavey gibi bir aday. Böyle bir aday çıkarmanın demokratik muhalefetin tümü için en saglıklı seçenek oldugunu düsünüyorum, ve bunun çok basit bir sebebi var.
AKP adayının ikinci tura kalacagı kesin. Bu durumda seçmenler ikinci turda AKP adayının kimle yarısmasını istedigine karar verecek. Ihsanoglu’nun ismiyle pek motive olmayacak milyonlarca insan, ilk turda baska bir adayı destekleme sansına sahip olursa, ortaya çıkacak oy oranları yepyeni bir hikaye anlatabilir. Bu adayın seçilme ihtimali ne kadar olur, tartısılır. Ama ilk turda birinci olan adayın alacagı oyu, kararsız seçmenin ikinci turdaki davranısını, seçim atmosferini ve 2015’teki genel seçimi etkilememesi beklenemez. Ikinci turda da yine herkes adayların kim olduguna bakarak kendince en az kötüsünü ya da en iyisini seçecektir.

Bunun parti içi muhalefet ya da otoriteye baskaldırı olarak algılanıp algılanmayacagı, halkın degil bir partinin sorunu. “Partinin adayı degil de halkın adayı” söylemiyle MHP ile ortak bir yol yürümeye gönül indirebilen bir parti, herhalde kendi sol kanadını böyle bir alternatif aday girisiminde bulundu diye topa tutamaz. Tutarsa fena mı olur, o da ayrı, ama zaten eger çatı aday fikrinin kisiden bagımsız olarak anlamlı ve verimli oldugu düsünülüyorsa, bunun ikinci turu hedefleyen bir yaklasım oldugu da ortadayken, kimsenin çekinip bozulacagı bir sey olmamalı. Hele “çatı aday”ın Türkiye’de demokrasi rayından çıkarken, sokakta gençler devlet dersinde habire ölürken agzını açıp da bir sey söylemedigini düsünüp bozulanların itirazı etik ve politik olarak çok daha haklıyken.

Tabii ki bunun biraz uçuk bir fikir oldugunun farkındayım. Ama muhtemel olmasa da mümkün bunlar. Özellikle de su anlasılabilir ve anlatılabilirse: Erdogan’ın varlıgı ve yoklugu oylanmıyor. Kendisi bir sonraki seçimlere kadar basbakan olmaya devam edecek. Mümkünse, Cumhurbaskanlıgı seçimini kaybetmis bir basbakan olarak. Kime kaybetmesini isterdik, bu da oldukça önemli bir soru herhalde.

Henüz deginilmeyen ama oldukça heyecan verici bir nokta daha var: HDP’nin adayı. Eger CHP seçime tek adayla girerse, hatta olur da CHP ve MHP toplam bir adayla girerse “küskün” CHP seçmeni ve bir kısım AKP seçmeni ile kararsızların da oyunu toplayabilecek bir aday pekala ikinci tura kalabilir. CHP’nin yapamadıgını pekala HDP yapabilir. Ve böyle bir aday bulunursa, ki eminim bulunabilir, kimsenin de – hele ikinci turda – kolay kolay tatava yapamayacagını tahmin etmek zor degil.