İç ve dış siyasette yaşanan krizler ülkeyi felakete sürüklerken tünelin ucunda bir ışık göremeyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fazla şansı kalmadı. Elinde tuttuğu birkaç aparat ile seçime yığınak yapacak.

Altı maddede erken seçim alametleri

Mehmet Emin Kurnaz

Dövizin yükselişi, derinleşen yoksulluk ve yönetim krizi ülkeyi seçim atmosferine soktu. Erken-baskın ya da zamanında yapılacak bir seçim, iktidar cephesini yeni hamle arayışlarına yöneltse de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elinde ne yeni bir proje ne de ortaya atacağı bir seçim vaadi kaldı. Çantasında tuttuğu birkaç aparat ile seçime hazırlanmak zorunda.

Merkez Bankası’nın faiz indiriminden Suriye’ye yönelik operasyon sinyaline, büyükelçilerin ‘istenmeyen adam’ ilan edilmesinden EYT’lilerin yeniden hatırlanmasına dek son yaşanan birçok gelişmeyi seçim alameti olarak değerlendirmek mümkün.

1- Merkez Bankası faiz indirimi: Döviz yükselirken Merkez Bankası’nın 200 baz puan faiz indirimine gitmesi adeta ateşe benzin taşıdı. Artan fiyatları, yoksulluğun derinleşmesini dert edinmeyen hükümet başka planlar kurdu. Türk Lirasının değer kaybetmesiyle ihracatta nispi bir artış yaşanacağı tahmin ediliyor. İstihdam yaratma ihtimali ile seçim öncesi hükümeti rahatlatacak bir beklenti oluştu. Bunun yanında yaz aylarında turizm girdilerini de hesaba katan hükümet elini güçlendirmeye çalışıyor.

2- Kamu bankalarının faiz kararı: Faiz indirimini en fazla isteyen kesimlerin başında müteahhitler geliyor. Konut satışlarının dibe inmesi nedeniyle ellerindeki özellikle sıfır konutları satamayan müteahhitlerin takibe düşen kredi borçlarının toplamı 29,3 milyar lira. Bankalara olan toplam kredi borçları ise 341,9 milyar lira. Krediler ucuzlatılarak konut satışlarının canlandırılması ve sermayeye rahat nefes aldırmak hedefleniyor.

3- Büyükelçiler krizi: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her seçimde bir ‘dış düşman’a ihtiyacı var. 2018’de Rahip Brunson krizinde olduğu gibi krizi yine ekonomideki çöküşü “dış güçler” algısına çekmek Erdoğan için bilindik bir senaryo. Saray, ‘dünyaya başkaldıran lider’ imajı çizerek içeride milliyetçi oyları konsolide etmeye çalışıyor. Benzer bir tavrı büyükelçilere yöneltse de karşılıklı açıklamalarla atmosfer şimdilik değişti. Erdoğan’ın bu çıkışının da iç politikaya yönelik bir hamle olduğu görüldü.

4- Suriye operasyonu: Libya ve Doğu Akdeniz’de yaşanan başarısızlık hükümete prestij kaybettirirken Saray’ın elinde yalnızca Suriye kozu kaldı. Ancak Suriye’ye operasyon için hazırlık yapan iktidara Rusya ve ABD yeşil ışık yakmadı. Buna rağmen peş peşe operasyon mesajı veren Erdoğan ve bakanlar “kendi göbeğimizi kendimiz keseriz” dedi. Kapsamlı bir operasyonun gerçekleşip gerçekleşmeyeceği konuşulurken Irak ve Suriye’ye sınır ötesi operasyon tezkeresinin iki yıl daha uzatılması teklifi geçtiğimiz hafta Meclis’e geldi. Olası bir operasyon ile yine içeride milliyetçi oylar konsolide edilerek Millet İttifakı bileşenleri ile HDP arasında bir duvar da örmek amaçlanıyor.

5- EYT yeniden gündemde: Kamuoyunda "EYT’liler" olarak bilinen ‘emeklilikte yaşa takılanlar’, bugüne kadar pek çok kitlesel eyleme imza attı. Emeklilikte Yaşa Takılanlar Federasyonu Genel Başkanı Gönül Boran’a göre EYT’lilerin sayısı 5 milyon 400 bin kişi. Neredeyse her seçim döneminde hatırlanan EYT’lilerin bugünlerde yine gündemde olması şaşırtıcı değil. Erdoğan 2018’de EYT’lilere sert çıkan açıklamalarda bulunsa da bugün Saray ve destekçileri, 2023’ten önce EYT’lilerin sorununun çözüleceğine ilişkin bilindik sözler vermeye başladı.

6- 3600 ek gösterge: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2018’deki seçim vaatlerinden biri de polis, öğretmen, hemşire ve din görevlilerinin emeklilik ek göstergelerinin 3600’e çıkarılmasıydı. Henüz buna ilişkin ortada somut bir çalışma yok. Ancak Erdoğan’ın iki hafta önce yaptığı açıklamada "Öğretmenlerimizi de kapsayan 3600 ek gösterge meselesini önümüzdeki yılın sonuna kadar çözüme kavuşturmayı planlıyoruz" ifadelerini de bir seçim yatırımı olarak değerlendirmek mümkün.