Altunbaş davasında son karar haftaya
Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde yapılan işkence sonucu yaşamını yitiren ünive
Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde yapılan işkence sonucu yaşamını yitiren üniversite öğrencisi Birtan Altunbaş'ın davası, Yargıtay'da karar aşamasına kaldı. Sanıkların avukatları müvekkillerinin suçsuz olduğunu ileri sürüp Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği kararın bozulmasını istedi. Yargıtay kararını 2 Aralık'ta açıklayacak. Altunbaş'ı işkence yaparak öldürmekten hüküm giyen dönemin Terörle Şube Müdürlüğü'nde görevli 4 polis hakkında verilen 4 yıl 5 ay 10 gün hapis cezasının temyiz incelemesi dün Yargıtay 1. Ceza Daire'sinde başladı. Sanık polislerin avukatlarının hazır bulunduğu duruşmaya Altunbaş'ın avukatları katılmadı.
Sanık İbrahim Dedeoğlu'nun avukatı Halil Armutlu yaptığı savunmada, müvekkilinin diğer polislerin amiri olmasından dolayı konumu gereği işkence yapamayacağını ileri sürdü. Armutlu, "Müvekkilime önce ateş edilip sonra nişan alınıyor. Önce suç sonra ceza tayin ediliyor" dedi. Armutlu, Dedeoğlu'nun Altunbaş'a sadece yer gösterme sırasında kaçmaya çalıştığı için zor kullandığını ve bu nedenle ancak görevi kötüye kullanmaktan ötürü TCK'nın 240. maddesi gereğince yargılanmasını istedi.
Gazeteci Metin Göktepe'nin öldürülmesi davasını örnek veren Armutlu, "Göktepe davasında da sanıklardan Seyit Battal Köse TCK'nın 240. maddesine göre yargılanmıştı" dedi. Armutlu'dan sonra söz alan Dedeoğlu'nun diğer avukatı Recep Onaran, yerel mahkemenin tarafsızlığından şüphe duyduklarını belirterek, mahkemede dinlenen tanıkların Altunbaş'ın örgüt arkadaşları olduğu görüşünü savundu. Dedeoğlu'nun avukatları Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği kararın bozulmasını istediler.
Sanık polislerden Süleyman Sinkil ve Sadi Çaylı'nın avukatı Mehmet Öner müvekkillerinin Birtan Altunbaş ile beraber gözaltına alınan kişilerin suçlarını itiraf ettiklerini ve bu nedenle müvekkillerinin Altunbaş'ı konuşturmak için zor kullanmak zorunda kalmadığını söyledi. Birtan Altunbaş'ın 1990 yılında da gözaltına alındığında zaman da gözaltında örgüt tavrı gösterdiğini ve örgüt üyesi olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istedi.
Hasan Cahit Orhan'ın avukatı da müvekkilinin Güneydoğu'da operasyonlara katıldığını, Altunbaş'ın üyesi olduğu ileri sürülen Devrimci Sol (DHKP/C) örgütü değil PKK örgütü üzerine uzman olduğunu söyledi. Polislerin avukatlarının savunmalarının ardından Yargıtay 1. Ceza Dairesi Başkanı Sadık Mollamahmutoğlu, kararın 2 Aralık'ta verileceğini açıkladı.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Birtan Altunbaş, 1991 yılında üniversitede jandarma tarafından gözaltına alınmış daha sonra Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne teslim edilmişti. Altunbaş, Terörle Mücadele Şubesi'nde gördüğü işkence sonucu yaşamını yitirmişti. Dönemin Terörle Mücadele Şubesi polisleri hakkında açılan davada 'sanık polislerin bir türlü bulunamaması' nedeniyle davanın zaman aşımından düşmesi gündeme gelmişti. İnsan Hakları kuruluşlarının gündeminden düşmeyen dava, ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın da ilgisini çekmiş ve Powell meslektaşı Abdullah Gül'e bir mektup göndererek sanık polislerin cezalandırılmasını istediği istemişti. Yargılama sonucunda yargılanan 10 polisten 4'ü beraat etti. 2 polisin dosyasının ayrıldığı davada, İbrahim Dedeoğlu, Hasan Cavit Orhan, Süleyman Sinkil ve Sadi Çaylı ise "kastı aşan adam öldürmek" suçundan 10'ar yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Bu ceza, failin tespit edilememesi ve iyi hal nedeniyle 4 yıl 5 ay 10'ar güne indirilmişti.