‘Sınıfta İsyan Var!’ çocukları, inançları için karşı çıkmaya, bilgeliklerine güvenmeye ve korkmadan özgürlüklerini istemeye çağırıyor. Yaşamın gereklilikleriyle çelişse de güçlerini keşfetmelerini sağlıyor

Ama söylesene çocuklar nerede oynuyor?

ARZU EYLEM

Steven B. Frank Amerikalı yazar ve öğretmen. Yazarın ikinci kitabı ‘Class Action’ geçen günlerde Türkçeye ‘Sınıfta İsyan Var!’ adıyla Gülfer Kırbaş tarafından çevrildi. Yazar, 9-14 yaş aralığındaki çocuklara sesleniyor görünse de, çocukluğun bitmeyen bir süreç olduğunu hatırlarsak, ‘bu isyan’ hepimizi ilgilendiriyor. Çünkü hayatlarımız ödev ve sınavlardan ibaret. Daha da önemlisi çocukluğumuzu kurtarmak ya da savunmak... ‘Sınıfta İsyan Var’, çocukluğa üstten bakan davranışları da alaşağı ediyor. Yetişkin doğrularının ve kurallarının sadece sınırlar koyduğunu düşündürüyor.

‘Ödev istemiyorum’

‘Sınıfta İsyan Var!’, ortaöğrenim öğrencisi Sam’in ve arkadaşlarının hikâyesi. Ödevlerden çocukluğunu yaşamaya zaman bulamayan Sam, bir gün kendisini sıranın üstünde “ödev istemiyorum” derken buluyor. Acı duyduğu yerde yalnız olmadığını anlaması da uzun sürmüyor. Sam, ödevlerini yapmak konusunda ne kadar isteksizse, isyanı için o kadar tutkulu ve yaratıcı. İnancının peşinden giderken kendisini de çevresini de dönüştürüyor. Annesi ve kız kardeşindeki olağanüstü değişim, yaşamın kendin olduğun değerli anlarla ölçüleceğini anlatıyor. Belki de bu yüzden kitaba ‘fantastik’ bile denmiş yazarın ülkesindeki yorumcular tarafından. Kitabın tanıtımı için şu cümleler kullanılmış: “Class Action, cesurluğun, bağlılığın, kararlılığın ve kendine inanmanın fantastik bir öyküsüdür. Bir grup çocuk, hiç kimsenin daha önce ulaşamadığı bir şeyi başarmak için çalışır.”

‘Class Action’

Bir grup çocuğun günümüz iletişim araçlarını da kullanarak, kamusal bir eyleme dönüştürdüğü, hatta sonunda kazandığı mücadelesini fantastik saymak en kolayı. Diyelim ki türsel açıdan değil ama olay örgüsü açısından romanı fantastik saydık. Severiz fantastiği. Fantastik hatta ütopik yazın, bize bakmakta zorlandığımız çıplak gerçeği göstermenin bir başka yolu. Her şeyden öte hayal kurmakta zorlandığımız zamanlarda, imkânsız da sayılsa, başka türlüsünün mümkün olduğunu anımsatır bize.

‘Sınıfta İsyan Var!’, kitabı evrensele taşıyan bir ad ama romanın özgün ismi ‘Class Action’ çifte anlam içeriyor. Şöyle ki, ‘sınıf eylemi’ ABD’de kalıplaşmış bir kavram. Bireysel bir meseleyi, belli bir ‘sınıf’ adına toplu davaya çevirme yöntemi. Başka bir ifadeyle sınıf eylemi, bir veya birkaç davacının bir grup adına yasal işlem başlatması. Süreç sonunda verilen karar veya anlaşma grubun tüm üyelerini kapsıyor. Bu yüzden ‘Class Action’, hem olayın doğrudan öğrencileri ilgilendirmesi hem de kategorik açıdan bir grup mücadelesini anlatması açısından çift anlam taşıyor.
“Los Angeles Birleşik Bölgesi’nde öğrenciysen ve sen de çok fazla ödev verildiğini düşünüyorsan bu davada seni de temsil edebilirim. Bu bir sınıf davası. Sınıfımda yer alabilirsin.” (Sınıfta isyan Var, s.113)

Oyun tadında mücadele

Başkahramanımız Sam piyano çalmayı, babasıyla ağaç ev yapmayı seviyor. O da arkadaşları gibi başarının ölçüsünün ağır ödevler olamayacağını düşünüyor. Avukat komşusu Bay Kalman’la buluşmalarının ardından ödevlerin anayasaya aykırı olduğunu kanıtlamaya karar veriyorlar. Ve kitabın orta yerinde Cat Stevens’ın şarkısı çalıyor: Ama söylesene çocuklar nerede oynuyor?

Çocukların oynayacağı yerin varlığı bir yana, zamanının kalmadığını anlatan romanıyla Steven B. Frank, zor bir işin altından kalkmış. Didaktik olmaya müsait bir konuyu, çocukların dünyasından, olağan, sakin ve ustaca bir kurguyla anlatmış. Kurgu yer yer sorularla örülmüş. Aynı zamanda da çocuklara oyun tadında bir mücadele rehberi sunmuş.

İşçileştiren süreç

Sanırız tüm dünyada eğitimdeki başarı bol rekabet ve ödevle ölçülüyor. Ezberlemek, çalışmak, zamanla yarışmak… Çocukları başka bir açıdan işçileştiren bir süreci çağırıyor bu. Kimse ödevsiz okul düşünemiyor. Olması gerekenden vazgeçip hemen olanı kabullenen insanlara dönüşmüşüz. Öyleyse hoş gelsin fantazma. Peki, bu öyküyü fantastik sayan kim? Çocuklara kitaplar alan biz yetişkinler... Çocuklar adına karar verenler... Bir çocuğun en değerli işi çocukluğunu yaşamak oysa. Steven B. Frank da aynısını söylüyor. Çocukluğa paha biçilmez, diyor ve ekliyor, “Bir darbe vurmazsan duvarı asla yıkamazsın.”
Bu roman, çocukları, inançları için karşı çıkmaya, bilgeliklerine güvenmeye ve korkmadan özgürlüklerini istemeye çağırıyor. Yaşamın gereklilikleriyle çelişse de güçlerini keşfetmelerini sağlıyor. Kitapta sunulan eğitim mahkemesi davaları gerçek bilgiler içeriyor. Eğitimle ilgili pek çok soru soruyor. Hareketi başlatan öğrencinin hayatını takip edin… Sonra karar verebilirsiniz: Kurgu mu değil mi? Fantastik mi, gerçek mi?
Bırakalım Sam’i sevip sevmediğine, destekleyip desteklemeyeceğine çocuklar karar versin…

ama-soylesene-cocuklar-nerede-oynuyor-520168-1.