Parti başkanlarının 19 Mayıs günü, Atatürk’ün Samsun’a ilk adımını attığı iskelede çektirdikleri fotoğraf yankı uyandırdı. Bu durumu AKP yandaşları; “Demirin soğutulması. Normalleşme. Yenikapı Ruhu” gibi ifadelerle nitelendirdiler. Daha da ileri giderek “Türkiye’nin birliği kuruldu” diye abarttılar! Ancak o görüntü toplumun genelinde beklenildiği gibi büyük heyecan yaratmadı. Bir kere eksikti. Kardeşlik, kucaklaşma ve barış adına yapıldığı […]

Parti başkanlarının 19 Mayıs günü, Atatürk’ün Samsun’a ilk adımını attığı iskelede çektirdikleri fotoğraf yankı uyandırdı.

Bu durumu AKP yandaşları; “Demirin soğutulması. Normalleşme. Yenikapı Ruhu” gibi ifadelerle nitelendirdiler. Daha da ileri giderek “Türkiye’nin birliği kuruldu” diye abarttılar!

Ancak o görüntü toplumun genelinde beklenildiği gibi büyük heyecan yaratmadı.

Bir kere eksikti. Kardeşlik, kucaklaşma ve barış adına yapıldığı söylenen bu görüntüde HDP Eş Genel Başkanları yoktu. Çünkü davet edilmemişlerdi.

Oysa Kurtuluş Savaşı ve arkasından kurulan laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda Türkler, Araplar, Çerkezler, Lazlar, Boşnaklar, Süryaniler, Sünniler, Aleviler ve de sayamadığım toplumun tüm kesimleri gibi en önde mücadele eden Kürtler de vardı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener; “Bu devlet töreni değil, AKP’nin şovuydu o nedenle katılmadım” dedi. Böylece o fotoğrafı daha da anlamsızlaştırdı.

Kısaca, Türkiye’nin 100 yılda bir ulaşacağı bu önemli ve anlamlı gün, malum bir zihniyetin samimiyetsizliğiyle heba oldu.

***

YSK, hâlâ İstanbul seçiminin iptal gerekçesini açıklamadı. Ancak basına sızdırılan bilgilerle 200 sayfalık bir metin hazırlandığı duyuruldu.

Bu sızıntı Ergenekon, Balyoz gibi davalarda uygulanan yöntemi çağrıştırdı. Sayfalarca yaz içinden çıkılmasın! Zaten AKP’nin 3 bavulla YSK’ye gidişi de birçok şeyi hatırlatmıştı.

***

FETÖ deyince aklıma 16 Mayıs 1999 günü Mehmet Ali Birand’ın sunduğu 32.Gün programı aklıma geldi. O programa Faik Bulut, Nevval Sevindi, Necip Hablemitoğlu, Ethem Mahçupyan ve İsmail Nacar’la birlikte katılmıştım. Konusu; Fethullah Gülen’in cemaatine gönderdiği kasetlerdeki sözleriydi.

O program Youtube’ da bulunuyor.

Altını çizerek söylediğim birkaç sözü aktaracağım; O gün “Gülen’in Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı olduğunu, Atatürk’e hakaret ettiğini, Cumhuriyet’in ilkelerini yok etmek için sinsice planlar yaptığını” açıklamıştım. “Türkiye için çok büyük bir tehlike taşıdığını, aslında devletin Gülen’in niyetini bildiğini, arşivlerde Gülen’le ilgili bilgi ve belgelerin hayli fazla olduğunu, Susurluk Raporu’nda bir kısmının yer aldığını” söylemiştim. “Arkasında bir üst akıl, dışardan içerden medya ve köşe yazarları var. Ama Onu asıl koruyan siyasilerdir” diye eklemiştim. “Gülencilere de kandırıldığınızı düşünmüyor musunuz?” diye sormuştum. Ve asıl “mal varlığının 25 milyar dolara ulaştığını, dini değil bir irticai hareket olduğunu. Ülkemizi içten yıkmak için faaliyet gösterdiğini” ve “ülkeyi laikler ve anti laikler” diye ayırarak Türkiye’ye büyük kötülük yaptığını” söylemiştim.

***

Söylediklerim çıktı.

AKP İktidarı, Gülen’in hakkında açılan davaları düşürdü. Hasretle yolunu bekledi. Devlette makam verdi. Yıkmak istedikleri Cumhuriyeti yönettirdi. Çaldıklarına göz yumdu. Haksızlıklarına ses çıkarmadı. Ellerine silah, altlarına uçak, gemi ve hatta tank verdi.

Sonunda Türkiye, hain FETÖ darbesiyle Karşı karşıya kaldı.

***

Ama anlaşılan o ki; iktidar akıllanmadı. FETÖ yöntemlerini uyguluyor iddiaları yoğunlaştı. YSK’nin İstanbul seçimini iptal etme şekli, bu iddiaları pekiştiriyor!

***

Vahim görüntüyü avukat Erdal Işık’ın iletisinden birkaç satır paylaşarak açıklayacağım.

“Fikri Bey, 32. Gün programını 1999’da üniversite öğrencisiyken izlemiştim. 1999’dan bu yana değişen maalesef bir şey yok. FETÖ ile mücadele edildiği iddiası kocaman bir yalan. Toplumun önüne örgütün en alt kademesindeki sıradan insanları attılar, zihniyet ve ağa babaları korunuyor. Verilen cezalar 4-5 yıl, infaz sonrasında daha da radikalleşmiş militanlar olacaklar. FETÖ, kitlesel katliam ve cihat yapmaya hazır hale getiriliyor. Devlet aklı bu riski hesap etmediği için örgütlerin beslendiği iklimi kaldırmıyor aksine besliyor.

Yaşadığımız sürecin antikoru laikliktir. 19 Mayıs fotosu Türkiye’yi dönüştürme projesinin devam ettiğine dair mesajdır.”

***

Genç ve yurtsever bir avukatın tedirginliği boşa değil. 20 yıl önce söylenenleri dinlemeyenler bari bu kez Erdal Işık’ın düşüncelerini dikkate alsınlar!