Belarus’ta AB ve ABD ambargoları nedeniyle işsizlik tehdidi bulunuyor. BKDP Sendikası’ndan Merliak’a göre sosyal yardımlar sayesinde işçiler yoksulluk yaşamıyor ancak sendikal hakların engellenmesi ciddi sorun.

Ambargolar hükümetleri değil işçiyi ve halkı eziyor

Deniz GÜNGÖR

Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) raporuna göre dünyada çalışma yaşamının en sorunlu olduğu ilk 10 ülke arasında Belarus da bulunuyor. ITUC, bunun nedenini sendikal hakların engellenmesiyle açıklıyor. Belarus Demokratik Sendikalar Konfederasyonu (BKDP) Uluslararası Büro Sözcüsü Lizaveta Merliak ile işçi sınıfının sorunlarını konuştuk. Merliak, Belarus’ta ağırlıkla kamu elinde bulunan işyerlerinde işçi sağlığı ve güvenliği sorunu olmadığını belirtti. AB ve ABD ambargoları nedeniyle halkın işsizlik tehdidiyle karşılaştığını aktaran Merliak, sendikal örgütlülüğün engellendiğini söyledi.

Ülkenizde çalışma koşulları nasıl?
Belarus’taki işçilerin çalışma koşulları endüstriden endüstriye değişiklik gösteriyor. AB ve ABD'nin Belarus’a uyguladığı yaptırımların ardından işçilerin çalışma koşulları gün geçtikçe ağırlaşıyor.

Kamu sanayi kuruluşlarının pek çok çalışanı, yaptırım altındaki şirketlerinin ihracat pazarını kaybetmesi nedeniyle işten çıkarılıyor, düşük ücrete çalıştırılıyor. Ayrıca aynı zamanda ithal parçaları olan ekipmanların bakım ve onarım imkânı olmadığı için fabrikalardaki üretim durduruluyor. Ancak bu sorunların yanı sıra iş sağlığı ve güvenliği kurallarına uyulması ve sosyal yardımlar sayesinde Belaruslu işçilerin genel koşullarının tatmin edici olduğunu söylemek mümkün.

Sendikal faaliyetler nasıl ilerliyor?
Belarus Demokratik Sendikalar Konfederasyonu (BKDP), 18 Temmuz’da yüksek mahkeme tarafından yürütülen bir tasfiye duruşmasına katıldı. Bundan önce 12 ve 14 Temmuz'da tüm kurucu üye sendikalar Yargıtay kararıyla tasfiye edildi. Bu yaşananlarla birlikte Belarus’ta sendikal birliğin var olmasının yasal bir yolu kalmadı.

Belarus'ta iki sendika vardı: BKDP ve Devlet Sendikaları Federasyonu (FPB). FBP’deki sendikalaşma oranı yüzde 96 olarak görünse de 4 milyon işçi gönülsüz bir şekilde FPB'de örgütleniyor. Bağımsız sendika olan BKDP’ye ise 10 bin işçi, gönüllü olarak üye oldu.

19 Nisan'da, BKDP Başkanı Aliaksandr Yarashuk ve Başkan Yardımcısı Siarhei Antusevich de dâhil olmak üzere Belarus Demokratik Sendikalar Konfederasyonu’nun 20'den fazla sendika lideri aynı anda tutuklandı.

Lizaveta Merliak - BKDP Uluslararası Büro SözcüsüLizaveta Merliak - BKDP Uluslararası Büro Sözcüsü


Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) yıllık konferansında, Belarus’taki örgütlenme özgürlüğü hakkının süregelen ihlalleri şiddetle kınadı ve Belarus hükümetinden tutuklu sendikacıları derhal serbest bırakmasını talep etti. Bunun yerine, konferansın sonuna kadar beklememeyi cesaret eden rejim, tüm bağımsız sendikaların yasaklanması emrini verdi.

Devlet Sendikaları Federasyonu’na üye olmanın en yaygın yolu, işe kabul edildiğinde diğer evraklar arasında sendika başvurusunu imzalamaktır. Çoğu zaman işçiler bir sendikaya üye olduklarını bile anlamıyorlar.

Nasıl bir mücadele hattı izliyorsunuz?
Demokratik sendikalarla örgütlenen işçiler, iç ve dış araçları kullanarak baskıyla mücadele ederdi. Mücadelenin iç araçları olarak mekanizmaları, Uluslararası Sendikal Hareket Dayanışması ve ILO’nun denetim mekanizmaları. Otuz yıl boyunca, başlangıçta grevler de dahil olmak üzere sendikal bir mücadele vardı. Baskının artması ve işçileri baskıcı rejimin altında ezerek yapılan çalışma yasalarıyla birlikte, devletin büyüyen gücüne direnmek zorlaştı. 2020'de cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından işçileri ülkenin her yerinde grev yapacaktı. Bu Belarus tarihinde bir ilkti. Grevler yasadışı ilan edildiğinde emekçiler işyerlerine geri döndüler ve bazı durumlarda ya mevcut bağımsız sendikalara katıldılar ya da kendi başlarına bir sendika kurmaya çalıştılar. Devlet bu tür sendikaları reddetti ve tescilsiz bir yapı adına hareket etmenin Belarus'ta bir suç olduğunu söyledi. Bu yüzden örgütlenme girişimleri nedeniyle hapse atılan birçok eylemci gördük. Şimdi, bağımsız sendikalar olmadan, işçi sınıfı ‘Artık yeter’ demediği sürece mücadeleler büyük ihtimalle sekteye uğrayacak.