Gündemimiz, şu günlerdeki ırkçı saldırılarla kanlı tarihinden kimi sayfaları, soykırımlarını bir kez daha anımsatıyor bize ABD

Gündemimiz, şu günlerdeki ırkçı saldırılarla kanlı tarihinden kimi sayfaları, soykırımlarını bir kez daha anımsatıyor bize ABD. Kristof Kolomb’un 1492 tarihindeki buluşundan (keşfinden) hemen sonra başlayan ve 1886 yılına kadar süren kırımlarda (katliamlarda) 70 milyon Kızılderili yok edilmiş. Her şeyin en güçlüsü olan “Ulu Ruh” anlamına gelen “Yüce Manitu”nun onlara pek bir yardımı olamamış. ABD’nin resmi devlet siyasası olan Kızılderili soykırımı, Nazilerin Yahudilere karşı uyguladığı soykırımından çok daha büyük bir soykırım... Ama konumuz karaderililer. Kötü gaddar cani bu Kızılderili vahşilerin kendi topraklarından aslan Cinotri’lerin de katkılarıyla nasıl temizlendiklerini(!) gördüğümüz nice filmden sonra, bu sonuncusunda izlediğimiz polis kovboylar, bu kez siyahi gençlere kurşun yağdırıyorlar “made in Ferguson” gerçekçi yapımında…

Öykümsü yazımız “Amerikan kovboyları aslan Cinotri”den “Gezi”ye dek uzanabilecek bağlantılı olarak… Ancak bilgilerimizi tazeleyebilmek ve anlatıyı sağlam temellere oturtabilmek için gerilerden, daha önce de değindiğim- 68’lerden başlamak gerekecek özetle…        

İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD ve SSCB üstün güçler olarak ortaya çıkıyor ve 1946’dan 1990’lı yıllara dek süren Soğuk Savaş dönemi  Sovyetler Birliği’nin dağılması ile sona eriyor… Bu dönemde  ABD; Birleşmiş Milletler, NATO, Dünya Bankası, IMF gibi kurumlardaki konumu nedeniyle yayılımcılığın(emperyalizmin) örgütlenmesini sağlıyor ve bu kurumlar aracılığıyla da egemenliğini pekiştiriyor…

ABD, erkini korumak ve geliştirmek için, duydukları korkuyu kısa zamanda ulusal korkuya dönüştürmeyi başarıyor… Bunun için de 1938’de “Amerikaya Karşı Çalışmaları Araştırma Komitesi” kuruluyor. Senatör McCarthy; sendikalardaki, üniversitelerdeki, sinema, tiyatro endüstrisindeki komünistlerin devlet dairelerine bile sızdığını ileri sürerek solcu avı başlatıyor…

Siyahiler, otobüslerde beyazlarla birlikte oturma hakkını 1956’da elde ediyorlar… O yıllarda Malcom X’in öncüsü olduğu Kara Panterler, ırkçılığa ve yayılımcılığa karşı her türlü yöntemle savaşımı savunuyor. 60’ların ikinci yarısında hem siyah hem beyaz örgütler üstünde önemli etkileri oluyor. 63’te büyük kitle yürüyüşleri başlıyor. Kennedy öldürülüyor…

64’te Johnson başkan seçiliyor. 65’te Malcom X’in öldürülmesinden kısa bir süre sonra Kara Panterler Partisi kuruluyor. Parti Programı’nda şunlar yer alıyor: “Bizler beyazların soygununa son vermek istiyoruz. Bu nedenle yüzyıllardır işlenen kölelik ve soykırımından ötürü ödence(tazminat) isteminde(talebinde) bulunuyoruz./ İnsanlarımız için eğitim olanaklarından sonuna dek yararlandırılma isteminde bulunuyoruz./ Bizler askerlik hizmetinden bağışık(muaf) tutulmayı istiyoruz./ Polis terörü ve siyahi halkının öldürülmesinin derhal durdurulmasını istiyoruz./ Bizler için, mahkemelerde adil yargılanma yapılmamaktadır. Tüm mahkemelerde siyahi jüri istiyoruz./ Bizler adalet ve barış istiyoruz. Eşitlikçi ve özgürlükçü yaşam gerçekleşmediğinden dolayı, ABD’de ayrı bir devlet kurma isteğimiz yerindedir…”    

Siyahilerin diğer bir önemli ismiyse, Martin Luther King’di. O ünlü konuşmasında “Bir düş görüyorum,” diyordu, “en saldırgan ırkçıların yaşadığı, eyalet valisinin ağzından nefret ve yıkıcılık sözlerinin düşmediği Alabama’da siyah ve beyaz çocukların el ele, kardeşçe yürüdüğü bir gün düşlüyorum…”  King, 68’de bir suikast sonucu öldürüldü. Ülke genelinde yüzlerce kentte ayaklanmalar baş gösterdi. Sonra ABD’de bir ilk yaşandı. Siyahi işçi temsilcileriyle beyaz iş verenler masaya oturdular. Aylıklarda %38 artış başta olmak üzere çeşitli kazanımlar elde edildi…    

1968 kuşağının ilk tohumları ABD’de 1940’larda atılıyor… Kentlere göç eden siyahlarla birlikte 60’lara damgasını vuran ilk öğrenci eylemleri o zamanlardan başlıyor…