Kadri Gürsel’in Artı Tv’deki bir program sırasında söylediği “Her ülkenin bağımsız, profesyonel, namuslu gazetecilere ihtiyacı olduğu görüşündeyim. Bu da ancak ana akım medyayla gelen bir kalite ve niteliktir” sözleri epey tartışıldı. Bu sözler bağımsız ya da alternatif medyada sitemkâr tepkilere yol açtı. “Ne yani biz namussuz muyuz?” serzenişleri oldu.

Özetle; o hatta bir duygusallık aktı. Oysa Gürsel’in bu sözlerin ardından Diken’de Tunca Öğreten’e verdiği röportaj konuyu daha iyi toparlıyor. Yine de Gürsel’e tamamen katıldığımı söyleyemem. Hatta ekrandaki sözlerinin bağlamından koparıldığını aktardığı o röportajda bile yer yer kendiyle çelişiyor. Ancak Gürsel’in ana akımın yok oluşuyla ilgili tespitlerini desteklerim. Çünkü gazeteciliğin bir gönüllülük ve fedakârlıktan öte profesyonel bir meslek olarak var olması için Gürsel’in söylediklerini önemsiyorum. Özellikle “Ana akım yaygın medya, çok satan gazete demek değildir. Ana akım medya, sürdürülebilir bir iş modeline oturmuş, bağımsız, gazeteciliğin meslek ilkeleri ve standartlarına asgari düzeyde de olsa saygılı olan, uyum gösteren, onu ölçü alan sesli, çoğulcu bir medyadır.” ifadeleri altı çizilesi.
Gürsel “ana akım medya yoksa profesyonel gazeteci yetişmez” diyor, -katılırız katılmayız ayrı- da “ana akım yoksa okur / izleyici nereye gider?“ sorusu var bir de. Bu haftaki Köşe Vuruşu’nun sorusu da bu.

OKUR, GAZETECİLİKTEN NE BEKLEDİĞİNİ UNUTTU
Ana akım medya olmayınca onun okur ve izleyicisi doğrudan alternatif medyaya gelmiyor. Gelse bağımsız medya bu zorlukları yaşamaz. Zaten herkesin sorumlulukla alternatif medyaya yönelme refleksi olsa, baştan ana akım medya tüketicisi olmazlar. Peki ana akım zemininden gazetecilik tamamen çekilince ne oluyor? Okurun bir kısmı iktidar safında, bir kısmı muhalefet safında kutuplaşarak gazetecilikten beklentilerini unutuyor. Buna sorumlu okurun ya da izleyicinin yitişi de diyebiliriz. Bu da gazeteciliğin ana akımdan çekilmesi kadar önemli bir sorun. Eğitimle ele alınması şart.

WHATSAPP’A DİKKAT!
Reuters Gazetecilik Çalışmaları Enstitüsü’nün 2018 Dijital Haberler Raporu Türkiye özel ekinde önemli bulgular vardı. Açık bir platform olan Facebook habere erişim mecrası olarak bu yıl da %18’lik bir düşüş yaşamış. Facebook böyle düşerken yine aynı gruba bağlı olan kapalı platform WhatsApp ,%5 artış göstermiş. Bu WhatsApp’ın habere erişim konusunda son iki yılda %13 önem kazanarak %30’a ulaşmış olması demek. Bunun birincil sebebi; insanların kamuya açık paylaşım yapmaktan korkuyor olması. Haberi, görüşlerini, duyumlarını WhatsApp’tan eş dost arasında yaymayı tercih ediyorlar. İkincil sebep de okurun medyaya artık güvenmiyor olması ki, aynı araştırmaya göre medyaya güvensizlik %40’a ulaşmış. Bu da okurun kendini Whatsapp’ta, kişisel olarak güvendiği insanların insafına bırakması anlamına geliyor.

25 Nisan 2018 tarihinde bu köşede “Önce O WhatsApp’ı yavaşça yere bırak” başlıklı bir yazı yazmıştım. Amacım Whatsapp’taki sahte haber tehlikesine dikkat çekmek ve doğru kullanım tavsiyeleri vermekti. Çünkü WhatsApp kapalı bir mecraydı ve sorumluluk hissetmeden sahte haber yaymak kolaydı. Üstelik insanların birbirlerine olan kişisel güvenleri suistimal ediliyordu. Normalde şüphe duyacağımız bir habere, çok güvendiğimiz birinden gelince farklı bakıyorduk. Bu çok büyük bir risk. Örneğin; geçen hafta BBC Türkçe’de, Meksika’da 2 kişinin WhatsApp’tan yayılan sahte haber yüzünden yakılarak öldürüldüğünü okuduk. Böyle acı sonuçlarla karşılaşmamayı diliyorum. Habere erişimi, WhatsApp gibi kapalı, çizgi altı platformlardan yüzeye çekmek gerek. Bunun için de bir ana akım medyaya veya ana akım olmaya ihtiyaç var.