Anayasa çıkışını sürdüren Erdoğan, sistem tartışmasının ‘başkanlık’ referanslı ilerlemesini istiyor. Anayasa tartışmalarında ‘1921 ruhu’nun gündeme getirilmesi ve buradan ilerletilmesi muhalefet cephesinde gedikler açılmasına yol açabilir. Önümüzdeki dönemin cepheleşmesi “Yeni anayasa yapalım” diyenler ile “Bu iktidarla olmaz” diyenler arasında olacak.

Anayasa, erken seçim Erdoğan’ın yol haritası

Yaşar Aydın

Geçen haftayı yeni anayasa tartışmalarıyla geçirdik. AKP iktidarı döneminde üçü referandum ve onlarca Meclis görüşmesinden sonra yeniden oluşturulan Anayasa’nın bir kez daha değiştirilmesi gündeme geldi. Daha reform gündemini kapamadan dört bir koldan anayasa tartışılmaya başlandı.

İktidarın, 31 Mart yerel seçimleriyle birlikte hızlanan inişi devam ediyor. Ara ara inişi durduracak gündem yakalasa da her defasında balon bir kez daha sönüyor. Ekonomik kriz, pandemi, aşı, Biden’ın ABD Başkanı seçilmesi Erdoğan’ın kaldırabileceği gelişmeler değil. Hepsiyle birlikte baş etme şansı da yok. Sürekli titreyen dümen her an elinden kayabilir. Nefes alma, yeniden güven tazeleme ihtiyacı var. Bir başarıya, özellikle de seçim başarısına ihtiyacı var. Ama ülkenin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi durum bunu imkânsız kılıyor. Koşulları değiştirme gücü yok. Öyleyse değiştirdiğine inandırmak zorunda. Düğmeye bastı ve yola çıktı.

İKİ BAŞLIKLI GÜNDEM VAR

İktidar, deyim yerindeyse topuyla tüfeğiyle gündemi elinde tutmaya çalışıyor. Uzay projesi gibi fantastik mecralara bile açıldı. Ekonomik ve siyasal alanda zamana ihtiyacı var.

Tüm dünya nefesini tutmuş pandeminin etkisinin geçmesini bekliyor. İlk rahatlamaların yaz başı mümkün olabileceği konuşuluyor. Türkiye için takvim biraz daha ileri atılabilir. Ama nisan ayıyla birlikte her kesimin beklentisi hayatın bir nebze daha normalleşmesi, mekânların açılması vs. İktidarın yaklaşımından pandemide başarı sağlanamazsa bile böyle bir hamle yapacağı anlaşılıyor. Bu durum uzun süredir hareketsiz yatan ekonomik hayatta nabız artışı sağlayabilir. Bu, Erdoğan’ın beklediği ilk gelişme. Geriye, bu durumun abartılıp sürecin başarıyla atlatıldığı algısını yaratmak kalacak. İkinci hamle de “güçlü iktidarın ekonomik gelişmelere paralel olarak atacağı siyasi hamle” olacaktır. O da bugün başlattığı anayasa tartışmalarının ete kemiğe büründürülmesi sürecidir.

TARTIŞILMASI BİLE BAŞARI OLUR

Erdoğan’ın başlattığı, Bahçeli ve Perinçek’in desteklediği anayasa tartışmalarına referans olarak 1921’in verilmesi kuşkusuz ki rastlantı değil. Kurucu bir süreç öneriliyor. Büyük uzlaşmadan bahsediliyor. İktidar yeni anayasa tartışmalarıyla bir taşla birden fazla kuş vurmayı amaçlıyor.

► Tartışmayı Başkanlık rejimi-parlamenter sistemi ikileminden çıkarıyor. Yeniden ‘nasıl bir başkanlık sistemi’ tartışmasına getiriyor. Burası onun minderi.

► Tartışmaya ortaklar arasında görüş birliği halinde girmesi iktidarın elini güçlendiriyor. Bazı tartışma başlıklarının muhalefet cephesinde gedikler açması ise sürpriz olmayacak.

► İktidarın bir sonraki hamlesi ‘ekonomik çıkışa eşlik eden siyasi yenilenme’ sürecinin içeride ve dışarıda alıcısının çıkmasını beklemek olacak.

Çok açık ki son 10 yıldır tüm krizleri seçimle aşmayı alışkanlık haline getiren Erdoğan bu ihtimali yine masada tutuyor. Yukarıdaki koşullar gerçekleştiğinde, hafif de olsa arkasında rüzgâr hissettiği ilk anda yelkenleri açıp erken seçime yol alacak.

Bunun için yeni anayasa tartışmalarının maddeler haline getirilip Meclis’e sunulmasına bile gerek yok. Aralarında muhalefetin de (en azından bir kısmının) bulunduğu bir çevrede tartışılması yeterli olacaktır. Ötesi geniş yetkileriyle donatılan iktidar makinesinin önce kafa karıştırma sonra da ikna etme kapasitesine kalacak.

MUHALEFET BU OYUNA GELİR Mİ?

Bu sorunun yanıtına çok rahatlıkla ‘evet, bu oyuna gelir’ diyebiliriz. Çünkü Erdoğan bunu bir değil birden çok defa denedi ve başardı. Daha şimdiden “Masaya gelsin bakarız, hepimiz yeni anayasa istiyoruz, 1921 Anayasası iyidir” açıklamalarının gelmeye başlaması bile bunun göstergesi. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gerekçesi ne olursa olsun oyun kurma fırsatı vermek bir kez daha iktidarda kalmasının yolunu açmak anlamına gelecek.

‘BU İKTİDARLA OLMAZ’ DİYEBİLMEK

Anlaşılan o ki Erdoğan anayasa tartışmasını devam ettirecek. Kısa vadeli bir süreç olsa da önümüzdeki dönemin cepheleri “yeni anayasa yapalım” diyenler ile “bu iktidarla olmaz” diyenler olacak. Muhalefet, var olan Anayasa’yı bile tanımayan, ülkenin içinde bulunduğu durumun sorunlusu, güvenilmez olduğu onlarca kez kanıtlanmış bir iktidarın çağrısına net bir şekilde “hayır” demeyi başarırsa Erdoğan’ın işi daha da zorlaşır. Bununla birlikte muhalefet cephesinde oluşacak tereddüt önemli gedikler açarak Erdoğan’a bir kez daha iktidarda kalma yolu sağlayacak.

***

SOYLU NEDEN BU KADAR KONUŞUYOR?

Erdoğan’ın iktidar dümenini tek başına tutup tutmadığı tartışması her geçen gün artarak devam ediyor. Kuşkusuz bunun bir nedeni ortağı Bahçeli’nin tutumu. Her önemli konuda kendini hissettiren Bahçeli’ye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da saygı gösterdiğini ve alan açtığını söylemek mümkün. Burada ilginç olan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun durumu. Memleketin her konusunda o konuşuyor. ABD’ye laf yetiştiriyor, Hollanda’ya çakıyor. Libya, deprem, sel, muhalefet fark etmiyor. Soylu her konuda devrede. Uzaktan kabineye bakınca bir diğer bakanlar var bir de Soylu. Bakan değil başbakan gibi. Soylu’nun her konuşmasında Erdoğan’a bağlılığını hatırlatması da cabası.

***

‘Ortak anayasa konusunda hemfikiriz’

HDP’nin “demokrasi ittifakı” kapsamında muhalefet partilerine yaptığı ziyaret Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi ile devam etti. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ile görüştü. Görşme sonrası açıklamalarda bulunan HDP’li Buldan, anayasa tartışmalarına değindi. Buldan, “Nasıl bir anayasa hazırlayacaklar buna bakacağız. Ceplerinde ne var, nasıl gelecekler muhalefet partilerinin kapılarını nasıl çalacaklar? Onu bilmiyoruz. Dolayısıyla biz HDP olarak elbette ki toplumun tüm kesimleriyle ortak bir anayasanın çıkarılması konusunda hemfikiriz” ifadelerini kullandı.