“Anayasaya sadakattan ayrılmayacağıma namusum ve şerefim üzerine and içerim” (md.81)

Anayasa Mahkemesi (AYM), daha çok bireysel başvurular üzerine verdiği kararlar ile gündeme geliyor; yasalara karşı yapılan iptal başvuruları üzerine çok az iptal kararı veriyor. Cumhurbaşkanlığı kararnameleri (CBK) üzerine henüz hiç karar vermedi. Yasalara karşı verdiği iptal kararlarını ise, Yürütme ve Yasama işbirliği ile etkisizleştirmek, varlık nedeni, “siyaseti hukuk kıskacı” na almak olan AYM üzerinde “siyaset kıskacı” oluşturmaktır. İşte iki güncek örnek:

GÜVENLİK SORUŞTURMASI VE ARŞİV ARAŞTIRMASI

Genel Kurul’daki bütçe görüşmeleri sırasında, bir anda Plan ve Bütçe Komisyonu’na gönderilen adsız bir torba yasa önerisine birbiriyle hiç ilgisi bulunmayan yasalarda değişiklikler arasına, “güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması” da konulmuş.

AYM’nin konuyla ilgili iptal kararı (2019/65), düzenleme ile etkisiz kılınacaktı.

18-19 Aralık gecesi 10 saat süren Komisyon tartışmaları, 3 maddelik güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması üzerine yoğunlaştı.

Maddelerin geri çekilmesi ve 21 Aralık günlü yılın son oturumunda, adı geçen önerinin, 3 madde eksiği ile kabul edilmesinde CHP öncülüğünde HDP ve İYİ Parti eşgüdümünde verilen mücadele etkili oldu.

Eğer kabul edilse idi, kamu görevine alınmada “görevin gerektirdiği nitelikler” yerine, “inanç ve düşünce özgürlükleri” temelinde “tek kişi yönetimi” ile ayrışanlara kamu görevi yolu kapanacaktı.

AHLAT’TA YAPILAŞMA

Buna karşılık, yılın ilk yasal düzenlemesi olarak Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda 15-16 Ocak’ta kabul edilen “Coğrafi Bilgi Sistemleri İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi”ne yine AYM kararını yok sayan bir madde konmuş: “Ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanın bu Kanuna tabi kısımlarında imar planı kararıyla resmi kurum alanı yapılabilir…”

Oysa AYM, “Çandarlı Limanı, Rize İyidere Lojistik Merkezi Limanı, Rize dolgu alanı ve Bitlis Ahlat’taki alanda… kıyı hukuku rejimi yönünden… tabi olunacak kural bulunmaması ve bu durumun Anayasa’nın 43. Ve 56. Maddeleri ile devlete verilen çevreyi ve kıyıları koruma görevinin yerine getirilmesine engel oluşturmakta” olması nedeniyle iptal etti (2019/35).
AYM kararına karşın Ahlat’taki inşaatı sürmesi, Anayasa ihlalini aşan bir Yürütme eylemi. Bu torba teklif de, Genel Kurul toplantı halinde iken alelacele toplanan bir başka Komisyon’da geceyarısı sonrasına sarkıtılan tartışmalar sonucu, AKP-MHP’li vekillerin oyları ile kabul edildi. Ahlat ve millet bahçeleri düzenlemeleri, açıkça Anayasa’ya aykırı olduğu halde, Teklif’te yer alması, “ısmarlama iki madde” oluşundan.

ANAYASA: AYKIRI+İHLAL+SUÇ

AYM kararları, “yasama, yürütme ve yargı organlarını…bağlar” (md. 153).TBMM’nin Anayasa’ya aykırı bir yasa oylaması, AYM’nin ihlal kararından itibaren “Anayasa ihlali” oluşturur. AYM’nin ihlal kararı yokmuş gibi resmi işlem ve eylemler, aykırılık ve ihlal ötesinde “Anayasa suçu” eşiğine varıyor.

Anayasa’ya karşı suçları düzenleyen TCK md. 309, “cebir ve şiddet öğesi” ni kullansa da, Ahlat örneğinde olduğu gibi şiddet destekli kamusal erkin kötüye kullanılması söz konusu.

TBMM’nin AYM kararını etkisiz kılıcı düzenlemesi ise, egemenlik yetkisinin kötüye kullanılmasının olası sonuç ve etkileri, 309’un öngördüğü cebir ve şiddet öğesinden daha ağır sonuçlar doğurur.

DEMOKRATİK MUHALEFET, GENEL KURUL’A

Anayasa’ya aykırı ve Anayasa ihlali, hatta suçu oluşturan düzenlemeleri torbalayan ve bir komisyondan ötekine saklamaya çalışan monokratik ittifak vekilleri, “namus ve şeref andı”nı unutsa da, güvenlik soruşturmasında olduğu gibi, bu “kirli oyun” demokratik ittifak tarafından bu kez Genel Kurul’da bozulmalı. Haydi Meclis’e!