AYM'nin bir ay içinde verdiği üç ilaç tedbir kararı, kanser hastalarının SGK ve iş yargısı tarafından nasıl ölüme terk edildiğini ortaya koydu. Bu kararlar, kritik aşamada olan kanser hastalarına umut oldu.

Anayasa Mahkemesi'nden tarihi kararlar: SGK kanser hastalarını ölüme terk ediyor

Yaşam ve sosyal güvenlik hakları, Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış evrensel temel insan haklarıdır. Sosyal güvenlik hakkı dayanışma ilkesine dayanır. Öyle ki yaşamınız boyunca vergi ve sigorta primi ödersiniz; ama hiç sağlık hizmetine ihtiyaç duymazsınız veya tersine, hiç vergi ve sigorta primi ödemediğiniz halde yakalandığınız amansız bir hastalık nedeniyle tedaviniz için devasa harcamalar sosyal sigortalar tarafından karşılanır. Sosyal güvenlik insanın biyolojik, doğal ve toplumsal risklere karşı güvence altında olmasıdır. Sosyal güvenlik insanın kaderinin piyasaya ve başkalarının insafına terk edilmemesi demektir.

Bunlar sosyal politikanın, sosyal güvenlik hukukunun temel ilkeleridir. Sosyal güvenlik ve sosyal politika derslerinde ilk bunlar öğretilir. Ancak ne yazık ki ülkemizde Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ve iş yargısı zaman zaman bu ilkeleri uygulamaktan imtina ediyor veya umursamıyor. Ağustos 2020’de Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından verilen üç ilaç tedbir kararı, kanser hastalarının SGK ve iş yargısı tarafından nasıl ölüme terk edildiğini ortaya koydu. AYM’nin verdiği ilaç tedbir kararları kritik aşamada olan kanser hastalarına umut oldu.

SGK’NİN KARŞILAMADIĞI 330 BİN TL’LİK KANSER İLACI

SGK, hekim raporlarına rağmen iki kanser hastasının son umudu olan kanser ilaçlarının bedelini ödemeyi reddetti. SGK’nin bu kararına karşı hastalar tarafından açılan davalar ise önce iş mahkemeleri, ardından da istinaf mahkemeleri tarafından reddedildi. Böylece iki kanser hastası tek umutları olan bu ilaçlardan mahrum kaldı ve ölüme terk edilmiş oldu. İlaçlardan birinin 21 günde bir kullanılması gerekiyor ve bir dozunun fiyatı 15 bin TL, diğerinin ise 330 bin TL civarında. Bu ilaçları hastaların kendi imkânları ile karşılaması mümkün değildi. AYM verdiği hızlı kararlarla SGK ve iş yargısı tarafından ölüme terk edilen hastalara umut oldu. Bu hukuksuz ve insafsız sürecin ayrıntılarını AYM kararlarından aktarmak istiyorum.

Hacettepe Üniversitesi’nde adrenal bez kanseri teşhisi konulan 2014 doğumlu K. A. G. adlı hastaya, Eylül 2019’da dördüncü evre yüksek riskli bir kanser türü teşhisi konur. Kemoterapide sonuç alınamayınca hekimler vakit geçirilmeksizin (başka bir muadili bulunmayan) Qarziba adlı ilacın kullanılması gerektiğine, aksi halde yaşamsal risk olduğuna karar verir. Hastane tarafından düzenlenen sağlık kurulu raporlarında dinutuximab beta etken maddeli Qarziba adlı ilacın yüksek riskli kanser tedavisinde kullanılmakta olup hastalığın tekrarının önlenmesi açısından hayati öneme haiz olduğu, hastanın bu ilacı toplam altı ay süreyle kullanması gerektiği belirtilir. Söz konusu ilacın bir kür için gerekli dört kutusunun fiyatı, 38.600,92 Avrodur (yaklaşık 330 bin TL).

Ancak kanser hastası K.A.G.’nin, devam eden tedavisi süresince gerekli olan bu ilacın finansmanının sağlanması ve ilacın yurt dışından ithali için gerekli ödemenin yapılması yönündeki başvurusu, SGK İbni Sina Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi'nin 23 Nisan 2020 tarihli yazısıyla reddedilir. Bunun üzerine hastanın SGK aleyhine Ankara 5. İş Mahkemesi’nde açtığı ihtiyati tedbir talebi davası mahkeme tarafından 3 Temmuz 2020’de reddedilir. Hastanın istinaf talebi de Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi tarafından 7 Ağustos 2020 tarihinde reddedilir. Hasta son çare olarak 14 Ağustos 2020’de AYM’ye başvurarak tedavisinde gerekli ilacın ithali için masrafın SGK tarafından karşılanması amacıyla iş mahkemesine yapılan tedbir talebinin reddedilmesinden ötürü maddi ve manevi varlığın korunması hakkının ihlal edildiğini bildirir ve tedbir kararı alınmasını talep eder.

AYM, başvuru üzerine aynı gün yaptığı toplantıda konuyu ele alır ve şu kararı verir: “Bahse konu ilacın başvurucunun hastalığının tedavisindeki önemi ve aciliyeti gözetildiğinde, başvurucunun tedavisine derhal başlanması gerektiği değerlendirilmiştir. Bu nedenle, başvurucunun maddi ve manevi bütünlüğüne yönelik ciddi bir tehlike bulunduğu anlaşılmakla, oluşan tehlikenin ortadan kaldırılması konusunda derhal gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesi gerekir.” AYM 14 Ağustos 2020 tarih ve 2020/22945 başvuru sayılı kararında başvurucunun tedavisine yönelik Qarziba isimli ilaç bedelinin tedavi süresi boyunca ödenmesinin derhal sağlanmasına, kararın birer örneğinin SGK’ye ve ilgili mahkemelere gönderilmesine karar verir.

anayasa-mahkemesi-nden-tarihi-kararlar-sgk-kanser-hastalarini-olume-terk-ediyor-775102-1.


Beklenen, yaşam hakkının söz konusu olduğu böylesi bir durumda en yüksek yargı organı tarafından verilen kararın idare tarafından derhal uygulanmasıdır. Ancak SGK işi yokuşa sürmeye devam eder. İlaç bedelinin ödenmesi için yapılan başvuruya SGK, 27 Ağustos 2020 tarihinde, ilacın bedelinin önce hasta tarafından ödenmesi, fatura ve boş kutuların ibraz edilmesi halinde bu bedelin SGK tarafından ödeneceği bildirilir. 330 bin TL tutarında ilacın bedelinin hasta tarafından ödenebileceğini düşünen zihniyet karşısında insanın dudağı uçukluyor. Hasta bunun üzerine tekrar AYM’ye başvurur.

AYM 28 Ağustos 2020 tarih ve 2020/23206 başvuru sayılı yeni kararında bir kür için yaklaşık maliyeti 330 bin TL olan bir ilacın başvurucu tarafından temin edilip kullanıldıktan sonra fatura vs. belge ibrazı ile bedelinin geri alınabileceğine dair SGK uygulamasının Anayasa Mahkemesi’nin tedbir kararının amacı ile çeliştiğini belirtir. Kararda başvurucunun ekonomik durumu itibariyle böyle bir bedeli ödeyerek ilacı temin etmesi mümkün olmadığını vurgular. AYM, SGK’nin ayak diremesine karşı bu kez yapılması gerekenleri açık seçik, tane tane yazar ve “başvurucunun tedavisine yönelik Qarziba isimli ilaç bedelinin tedavi süresi boyunca ödenmesinin sağlanmasına, bu ödemenin başvurucunun tedavisine derhal başlanmasını engelleyecek herhangi bir şarta bağlı olmaksızın doğrudan ilacı ithale yetkili kuruluşa yapılmasına” karar verir.

24 SAATTE VERİLEN TEDBİR KARARI

AYM, 20 Ağustos 2020 tarih ve 2020/23242 başvuru sayılı kararında bu kez SGK emeklisi kanser hastası M.G.’nin 19 Ağustos 2020’de yaptığı ilaç tedbir başvurusunu karara bağlar. Mayıs 2019’da Gazi Üniversitesi’nde akciğer kanseri teşhisi konulan M.G.’ye uygulanan kemoterapi ve radyoterapi, hastalığının ilerlemesini durduramaz. Bunun üzerine hastanın tedavisini üstlenen hekimler hastaya atezolizumab etken maddeli tecentriq 1x1200 adlı ilaç tedavisi önerir ve bunun tek seçenek olduğu, tedaviye devam edilmemesi durumunda hastanın sağlığı bakımından geri dönüşü olmayan durumların ortaya çıkabileceği belirtilir. Ancak 21 günde bir kullanılması gereken ilacın Şubat 2020 itibariyle satış fiyatı 15 bin 664 TL’dir ve ithal edilmesi gerekir.

Ancak K.A.G. örneğinde olduğu gibi SGK yine ödeme yapmayı reddeder. İş ve istinaf mahkemeleri de yapılan tedbir talebini reddeder. Ölüme terk edilen hasta AYM’ye başvurur.

AYM 24 saat içinde verdiği kararda, hastanın tedavisi için kullanılan ilacın alternatifinin bulunmadığını ve bu ilacın kullanımından sonra hastanın sağlığında iyileşme olduğunu belirterek, “bahse konu ilacın başvurucunun hastalığının tedavisindeki önemi ve aciliyeti gözetildiğinde, telafisi mümkün olmayan zararların önlenmesi için başvurucunun tecentriq adlı ilaç tedavisine devam etmesi gerektiğine” karar verir. AYM başvurucunun tedavisine yönelik ilaç bedelinin tedavi süresi boyunca ödenmesinin derhal sağlanmasına hükmeder.

SGK, ÖZEL SİGORTA ŞİRKETİ DEĞİLDİR

AYM tarafından bir ay içinde ve gecikmeksizin verilen üç karar yaşam, sağlık ve sosyal güvenlik hakları açısından son derece önemlidir. Öncelikle yaşam hakkının söz konusu olması nedeniyle mahkemenin 24 saat içinde karar vermesi yargı yerleri için örnek olmalıdır. AYM, kanser gibi tedavisinde zamana karşı yarışılan bir hastalıkta örnek bir tutum alarak gecikmesizin tedbir kararları vermiştir.

AYM kararları sosyal güvenlik ve yaşam hakkının korunması konusunda SGK’ye ve iş yargısına ışık tutacak ve hatalı uygulamaları giderecek niteliktedir. SGK, Sağlık Uygulama Tebliği’ni (SUT) derhal gözden geçirmeli ve AYM kararlarına uygun olarak güncellemelidir. SGK’nin kanser hastalarını ölüme terk etmek anlamına gelen kararları utanç vericidir ve hukuksuzdur. Hele AYM kararı karşısında ayak diremesi kabul edilemez. SGK, sigortalıların tedavisi ile yükümlüdür ve kaynaklarını bunun için harcamalıdır. İşverenlerin devasa prim borçlarını sık sık affeden kurumun kanser hastalarının ilaçları için takındığı cimri, vicdansız ve hukuksuz tutum bir daha tekrarlanmamalıdır. SGK sağlık hizmetini bir maliyet olarak ele almaktan, sigortalılara müşteri gibi davranmaktan vazgeçmeli, Anayasa’ya ve yaşam hakkına saygılı davranmalıdır. SGK şirket yönetir gibi yönetilemez. Kamusal bir kurum olan SGK’nin kanser hastalarını ölüme terk etmesi özel sigorta şirketlerinin uygulamalarından farksızdır.

AYM kararı iş ve sosyal güvenlik yargısı açısından da derslerle doludur. AYM’nin vermiş olduğu karar, iş yargısı ve istinaf tarafından da pekâlâ verilebilirdi. AYM’nin kararında esas aldığı normların iş ve sosyal güvenlik yargısı tarafından bilinmiyor olması mümkün değildir. Ancak iş yargısının, istinafın yaşam ve sosyal güvenlik hakkı gibi bir konuda meselenin özünü değil de lafzi hukuk yorumunu tercih ettiği anlaşılmaktadır. Oysa iş ve sosyal güvenlik hukukunun özü işçi lehine yorumdur, iktisaden zayıf olanlar ve korunması gerekenler lehine yorumdur.

Kanser tedavisinde zaman çok kıymetlidir. SGK ve iş yargısı ayak diremeseydi iki kanser hastası tedavilerinde aylar kazanabilirdi. SGK yaşam hakkını esas alsaydı, yerel yargı yaşam hakkının tehlikede olduğu hallerde tedbir kararında tereddüt etmeseydi, iki kanser hastası daha iyi durumda olabilirdi. Neyse ki imdada AYM yetişti ve meselenin özüne uygun bir hızla karar verdi. Sağlığın ve sosyal güvenliğin ticarileşmesi yaşam hakkına en büyük tehdittir. Bir yanda 15 bin TL’lik, 330 bin TL’lik ilaçlar, öte yanda yaşam hakkı. Parasız, kamusal ve nitelikli sağlık ve sosyal güvenlik hakkı insan hakkıdır. SGK’nin de iş yargısının da görevi bu haklara erişimi sağlamaktır.