Dönemi sadece kronolojik olarak değil tematik başlıklar altında ele alıyoruz. Bu dönem hem Türkiye işçi sınıfının hem de DİSK’in direniş ve varoluş yıllarıdır. Kitap “Ancak bu böyle gitmez” diyenlerin tarihi olarak da okunabilir.

'Ancak bu böyle gitmez' diyenlerin tarihi

ZAFER AYDIN

1967 yılında DİSK’in kuruluşuyla işçiler, sınıfa güvenen, mücadeleci, demokratik bir sendikal merkez kazandılar. DİSK’in varlığıyla işçi sınıfının hak ve özgürlük mücadelesi de yeni bir çehreye kavuştu. DİSK, geride bıraktığı yarım yüzyılı aşkın süreç içinde önemli adımlar atarak, kalıcı izler bırakarak bugünlere geldi. DİSK’in geride bıraktığı 50 yılın öyküsünü anlatan ve 3 cilt olarak planlanan “DİSK Tarihi” kitabının 1967-1975 dönemini kapsayan 1. cildi geçtiğimiz günlerde yayımlandı. Aziz Çelik’in editörlüğünde hazırlanan bu kapsamlı çalışmanın yayın danışmanlığını Can Şafak ve Ergün İşeri, araştırma ve arşiv çalışmalarını da DİSK-Ar uzmanları, Deniz Beyazbulut, Zeynep Kandaz ve Meliha Kaplan üstlendi. Can Kaya’nın tasarımını yaptığı kitaba, Süreyya Algül, Zafer Aydın, Aziz Çelik, M. Hakan Koçak, Can Şafak, Melih Biçer, Kıvanç Eliaçık, Ece Göktürk, Tevfik Güneş, Ergün İşeri ve Necdet Okcan da yazar olarak katkıda bulundular. Emek tarihinde önemli bir boşluğu dolduracak kitabın editörü Aziz Çelik ile “DİSK Tarihi” kitabını konuştuk.

► DİSK tarihini kitap olarak yayımlama fikri nasıl ortaya çıktı? Oluşum süreci nasıl gerçekleşti? İçeriği hakkında bilgi verir misiniz?
Türkiye’de sendikal monografi ve biyografi çalışmalarının çok sınırlı olduğu biliniyor. DİSK tarihine ilişkin çok değerli birkaç çalışma olmakla birlikte DİSK’in kendi tarihine ilişkin kapsamlı ve referans niteliğinde bir çalışması yoktu. DİSK gibi yarım yüzyıllık tarihi olan ve nice badirelerden geçmiş bir sendikal örgütün kendi tarihine ilişkin kapsamlı bir çalışmasının olmaması büyük eksilikti. DİSK tarihinin yazılması önerisini DİSK’in 50. Kuruluş yıldönümü öncesinde DİSK yönetimine sunduk. Bu öneri DİSK yönetimi tarafından kabul edilince kolları sıvadık. DİSK Tarihi kitabı yaklaşık üç yıllık kolektif bir çalışmayla ortaya çıktı. DİSK Tarihi kitabının yazımında ve hazırlanmasında çok sayıda akademisyenin, araştırmacının, uzmanın ve sendikacının büyük katkıları oldu. Kitaba çeşitli bölümlerini yazarak katkı verenler ile titiz bir redaksiyon, okuma ve öneri ile katkıda bulananlara, sıkıştığımızda imdadımıza yetişenlere, belge ve bilgi bulanlara, hatalı bilgileri düzeltenlere, eksik bilgilerimizi tamamlayanlara teşekkür borçluyuz.
Kitapta başta TÜSTAV arşivleri olmak üzere Tarih Vakfı ve Uluslararası Sosyal Tarih Enstitüsü arşivleri ve çok sayıda kişisel arşivden yararlanıldı. Binlerce belge ve fotoğraftan yararlanıldı. DİSK’in daha önce kullanılmamış arşiv belgeleri ve yayınlarından yararlanıldı. Kitap neredeyse tümüyle birincil arşiv kaynaklarına dayalı olarak yazılmaya çalışıldı. Kitap birkaç ciltten oluşacak. Kitap bu aşamada DİSK davası sonrasına, DİSK’in yeniden faaliyete geçtiği 1990’ların başlarına kadar geçen dönemi alacak. Çok yakın zamanların henüz tarih olmadığını bu nedenle yazımın erken olduğunu, zor olduğunu düşünüyoruz. Birinci cilt DİSK öncesi gelişmeleri de özet olarak ele alacak şekilde 1967-1975 dönemine odaklanıyor. Diğer bir ifadeyle kuruluş ile 5. Genel Kurul arasındaki dönem. Dönemi sadece kronolojik olarak değil tematik başlıklar altında ele alıyoruz. Bu dönem hem Türkiye işçi sınıfının hem de DİSK’in direniş ve varoluş yıllarıdır. Kitap “ancak bu böyle gitmez” diyenlerin tarihi olarak da okunabilir.

ancak-bu-boyle-gitmez-diyenlerin-tarihi-694822-1.

► Kitabın 1. cildi DİSK’in kuruluşu ve çeşitli badireleri atlatarak yoluna devam ettiği bir dönemi anlatıyor. Size göre bu dönemi karakterize eden olgular neler? Döneme bakınca ne görüyoruz?
Bu dönemi karakterize eden özellikler ilk cildin alt başlığında yer alıyor: Kuruluş, direniş ve varoluş. BU dönem DİSK’in işverenlerden, derin devletten, Türk-İş’ten ve hatta ABD sendikalarından gelen çelmeler ve engelleme girişimlerine rağmen kendi ifadeleri ile “gerçek sendikacılığı” var etme dönemidir. Döneme bakınca 1960’ların yükselen işçi sınıfı hareketinin bir sonucu olarak DİSK’i görüyoruz. Türkiye’de 1940’lardan başlayarak çok sayıda farklı sendikal girişim ve ayrışma söz konusu olmuştur. Bunların bir bölümü baskılar sonucu bir bölümü ise kendi başarısızlıkları nedeniyle uzun ömürlü olamamıştır. DİSK bu açıdan farklı örnektir. Onca badireye ve engellemeye rağmen varlığı sürdürmüş, güçlenmiş ve farklı bir sendikacılığın adresi olmuştur. DİSK’in işçilerle kurduğu bağlar ve işçilerde DİSK’e olan inanç DİSK’in kalıcı hale gelmesini sağlamıştır. DİSK Türkiye’de farklı bir sendikacılığın, sınıf sendikacılığın adresi olmuştur. Kuruluş yılları DİSK’i şekillendiren yıllar olmuştur. O nedenle DİSK’in erken dönemini anlamak büyük önem taşıyor. DİSK’in kurulduğu dönem Türkiye işçi sınıfının özellikle özel sektörde bir sınıf olarak rüştünü ispat ettiği, sınıf olma sürecinde ciddi bir varlık gösterdiği dönemdir. Kamu sektöründe gelişen sendikacılıktan farklı olarak DİSK özel sektörde dişe diş bir mücadele ile örülen sendikal deneyimdir.

► Bu tip çalışmaların en büyük açmazı bir tür “resmi tarih” olarak kaleme alınması ve algılanmasıdır. Kitap hazırlanırken böyle bir sıkışma yaşandı mı, yaşandıysa bunu aşmak üzere neler yapıldı?
Örgüt ve kurum tarihi yazımında en büyük açmazlardan biri editoryal bağımsızlık sorunudur. Tarihsel olguları eğip bükmek, belgeleri ve kayıtları keyfi olarak ayıklamak veya görmezden gelmek monografilerde rastlanan sorunlardan biri maalesef. DİSK Tarihi kitabı DİSK tarafından yayımlanan bir kitap. Ancak bir resmi DİSK tarih anlatısı değildir. Kitapta DİSK’in başarıları, mücadele ve kazanımları kadar, DİSK’te yaşanan tartışmalar ile eksik ve hatalara da yer verilmiştir. Olgular ve belgeler tarihsel önemlerine uygun olarak kitapta yer almıştır. Kitap DİSK’i çeşitli boyutlarıyla ortaya koymayı DİSK’in deneyimini ve mücadelesini bir bütün olarak bugünlere aktarmayı amaçlıyor. Bu tarih içinde büyük mücadeleler olduğu kadar büyük tartışmalar da var. Biz bugünden bakarak o günleri anlamaya ve anlatmaya çalıştık. Aradan geçen yaklaşık yarım yüzyılın bilgisiyle dünü anlamaya ve anlatmaya çalıştık. O günün tartışmalarına geri dönmeden ve taraf olmadan ancak nesnel ve olgusal biçimde yansıtmaktan kaçınmayarak DİSK tarihini yazmaya çalıştık. Kitap tam bir editoryal bağımsızlık içinde hazırlandı. Bu konuda DİSK yönetimin hakkını teslim etmek gerekiyor.

► Kitabın hazırlık aşamasında yaşadığınız sorunlar, engeller, sınırlamalar oldu mu? Olmasını düşündüğünüz halde kitapta giremediğiniz olaylar, olgular ya da aktörler var mıydı?
Yüzbinlerce işçinin, binlerce sendikal kadronun on yıllara yayılmış mücadele ve deneyimi anlatmak oldukça zor. Oldukça ağır bir yük. Bunca kapsamlı bir mücadele tarihini eksiksiz ve hatasız anlatmak pek mümkün değil. Ama eksikleri en aza indirmeye çalıştığımızı söylemek isteriz. Kitapta eksik ve hata olmaması için azami titizliği gösterdik. Bazen küçük bir ayrıntının, bir fotoğraf altının peşinde günlerce uğraştık. Çelişkili ve karmaşık bilgileri ayıklamaya çalıştık. Çift kontroller yaptık. Buna rağmen bunca kapsamlı ve çetrefilli bir tarihin eksiksiz olması mümkün değil.

Kitabın çeşitli kısıtları var şüphesiz. Her şeyden önce bu kitap kurumsal tarih yazımını benimseyen bir yaklaşımla yazıldı. Kitap bir monografi çalışması olarak DİSK tarihini örgütsel boyutları ve gelişmeleriyle ele almayı amaçlıyor. Kitapta sadece DİSK’in eylemleri örgütsel yapısı ve sorunları da büyük yer tutuyor. Daha önce yapılmış sözlü tarih çalışmalarından yararlanmakla birlikte kitap sözlü tarih çalışmasına dayalı değil. Bu kitapla amacımız belge ve kayıtlara, birincil kaynaklara dayalı olarak DİSK tarihini nesnel ve olgusal olarak ortaya koymak. DİSK tarihi farklı tarih yazım yaklaşımları ile de yazılabilir ve bunun yararlı olacağını düşünüyorum.

DİSK’in 1970’e kadar olan karar defterlerine sıkıyönetim tarafından el konması ve bu defterlerin kayıp olması önemli bir eksiklik oldu. Öte yandan 1. cildi hazırlarken dikkatimizi çeken hususlardan biri DİSK’te kadın temsili ve kadın sorununun DİSK’in gündemindeki yeri oldu. DİSK’in ilk döneminde DİSK organlarında hiçbir kadına rastlayamadık. Kitapta bunu vurguladık. Öte yandan DİSK’in yayın ve politikalarında da bu dönem kadınları göremiyoruz. Bu dönemde kadın işçilerin yer aldığı çeşitli eylemler kitapta yer alıyor. Ancak kadınlar DİSK’in ilk döneminde görünür değil. 1975 sonrası dönemde bu konuda daha fazla adım atıldığı görülüyor. Bu sorunu 2. ciltte irdeleyeceğiz.

ancak-bu-boyle-gitmez-diyenlerin-tarihi-694823-1.
DİSK Tarihi kitabı bir nostalji kitabı değil. Dünün mücadele ve deneyimi ile bugünün birleştirmeyi amaçlıyor. Düne bakmadan bugünü anlamak mümkün değil. “Nerede o eski işçiler”, “nerede o eski sendikacılar” söylemi biraz anakronik bir söylem. Dünün ve bugünün koşullarını ve aradan geçen zamanın bilgi ve deneyimi dikkatle almadan yapılacak karşılaştırmalar sağlıklı olmayacaktır. 1960 ve 70’lerin sendikal mücadele deneyimi, işçi sınıfı ve sendikacı profili elbette bugünkünden farklar taşıyor. Bence şanlı mücadeleler geçmişte kalmadı.

► Bu kitap çok büyük bir olasılıkla “nerede o eski işçiler? “, “nerede eskinin sendikaları, sendikacıları?” ve benzeri eleştiri ve yakınmaları kışkırtan bir işlev de görecek. Bu konuda ne dersiniz? Bütün bu anlı şanlı mücadeleler geçmişte mi kaldı, günümüz koşullarında bunların yeniden ve yeni biçimleriyle karşımıza çıkma ihtimali yok mu?
DİSK Tarihi kitabı bir nostalji kitabı değil. Dünün mücadele ve deneyimi ile bugünün birleştirmeyi amaçlıyor. Düne bakmadan bugünü anlamak mümkün değil. “Nerede o eski işçiler”, “nerede o eski sendikacılar” söylemi biraz anakronik bir söylem. Dünün ve bugünün koşullarını ve aradan geçen zamanın bilgi ve deneyimi dikkatle almadan yapılacak karşılaştırmalar sağlıklı olmayacaktır. 1960 ve 70’lerin sendikal mücadele deneyimi, işçi sınıfı ve sendikacı profili elbette bugünkünden farklar taşıyor. Bence şanlı mücadeleler geçmişte kalmadı. Her dönemin kendi özgü mücadele deneyimi ve tarzı var. Ne geçmişi bugüne getirebiliriz ne de bugünün gerçeğini geçmişe taşıyabilir. Meşhur deyişte vurgulandığı gibi aynı nehirde ikinci kez yıkanılmaz. Sadece aradan geçen zamanın bilgisine ve deneyimine dayanarak geçmişi daha sağlıklı değerlendirebiliriz. 1960’lı ve 70’lı yıllarda yaşanan mücadelelere benzer mücadeleler daha sonraki yıllarda da yaşandı. Ayrıca geçmişin sadece zaferlerini ve başarılılarına odaklı bir anlatı da sağlıklı değil. Geçmişteki işçi hareketinin ve sendikaların da devasa sorunları vardı. O yüzden bir dönem güzellemesi yapmak doğru değil. Bugünün çamaşırları dünün güneşinde kurutulmaz. Geçmişe sadece nostalji olarak değil, tarihsel gelişimi ve buraya nasıl geldiğimiz anlamak için bakmalıyız.

► DİSK Tarihi kitabı, emek tarihi açısından nasıl bir yere oturacak? DİSK’in ve işçi sınıfı açısından nasıl bir ihtiyacı karşılayacak?
DİSK Tarihi bir sendikal örgüt tarafından kendi tarihi ile ilgili hazırlanan en kapsamlı yayınlardan biri. Türkiye işçi sınıfının tarih sahnesine çıktığı ve rüştünü ispat ettiği bir dönemin en önemli deneyimi olan DİSK’i anlatıyor. Anlatılan aynı zamanda Türkiye işçi sınıfının en hareketli ve zorlu dönemlerinden biri. Bu kitabın DİSK tarihi ile ilgili bir referans ve başvuru kitabı olmasını umuyorum. Emek tarihi açısından önemli bir monografik eksiği tamamlayacağını ve ayrıca başka sendikal örgütleri de tarihlerini yazma konusunda esinlendirici olmasını umuyorum. DİSK açısından bir deneyim aktarımı ve hafıza tazeleme işlevi göreceğini düşünüyorum.

Aziz Çelik (Ed.) (2020), DİSK Tarihi, Kuruluş-Varoluş-Direniş (1967-1975) 1. Cilt, İstanbul: DİSK Yayınları. 704 sayfa.