Memleket kapkaranlık. Bir yanda ekonomik krizin böğrümüze girmekte olan sonuçları; diğer yanda siyaseten çözümsüzlüğüyle ufukları karartan Ortadoğu ve Kürt sorunu bulutları...

Memleket kapkaranlık. Bir yanda ekonomik krizin böğrümüze girmekte olan sonuçları; diğer yanda siyaseten çözümsüzlüğüyle ufukları karartan Ortadoğu ve Kürt sorunu bulutları...

Diyorlar ki bunlar daha hiçbir şey değil. Asıl operasyon, ameliyat yerel seçimlerden sonra...

IMF’nin acı reçeteleri, Obama’nın fiilen işbaşına gelmesi ardından Ortadoğu’da öngörülen yeni tezgâhlar. Kısacası, bizleri bu kez çok ciddi bir ameliyat için sedyeye yatırmış durumdalar.

Şu medeni âlemde her ameliyat için elbette anestezi lazım.

Anestezi nedir? Bunun cevabı toplumsal düzeyde, “Türkiye’de Farklı Olmak-Din ve Muhafazakârlık Ekseninde Ötekileştirilenler” adlı belgede yatıyor. Bahçeşehir Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Binnaz Toprak’ın sorumluluğunda yürütülen bir araştırmanın sonuçlarında...

Ama bundan önce başka bir şey anlatmalıyım: Anestezi, bedenin tümünün ya da belli bir bölümünün ağrıya duyarsız hale gelmesini sağlayan işlem, narkoz kullanılarak yapılıyor. (Burada, diyelim ki, beden “toplum”dur.) Bir de “anestezik farkındalık” diye bir şey var. (Bu da, diyelim ki, devrimcilere, sosyalistlere ait bir özellik olsun.) 2007’de çekilen ve Türkiye’de “Anestezi” ismiyle vizyona giren “Awake” isimli filmde bu konu ele alınmış. Ben seyretmedim, eşim Nuray anlattı: Filmin kahramanı geçirdiği ameliyat sırasında “anestezik farkındalık” yaşıyormuş, aslında olup bitenin tamamen farkında olacak şekilde uyanıkmış, operasyonu tüm acısıyla hissedebiliyormuş, ancak yine anestezinin etkisiyle vücudu felç halinde olduğundan hiçbir şeye tepki gösteremiyormuş.

İnternette şöyle bir dolaştım. Uzmanlar diyor ki, böyle bir durumda ameliyat edilen, gerçekten de her şeyi duyar, anlar; ama genellikle acı hissetmezmiş. Ancak bazı “istisnai” hastalarda acı da varmış! Yapılan çalışmalarda ameliyatlarda anestezik farkındalık sıklığı yüzde 0.2-0.7 arasındaymış. Bu sayısal veri bana seçimlerdeki oy oranlarımızı hatırlattı! Ve anestezik farkındalık, yani bedenin, toplumun uyuşturulmuş olmasına rağmen beyindeki bilinç açıklığı ve bazı istisnai hastaların acıyı hissetmesi de kendimizi...

İşte yukarıda toplumsal anesteziyi yansıtan araştırmayı da böyle bir anestezik farkındalık haliyle, acılar içinde okumuyor muyuz? Bakın, bu araştırmayı Kemalistler, Ergenekoncular, ulusalcılar vb yapmış değil... Tersine Fethullah Gülen’e yakın olmakla eleştirilen Soros’un Açık Toplum Enstitüsü tarafından desteklenmiş. (Bu haliyle de belki geri tepen bir silah olmuştur!) Sorumlusu Binnaz Toprak da, Ali Çarkoğlu ile birlikte yaptığı önceki türban araştırmaları muhafazakârlar tarafından referans gösterilen ve övülen bir bilim insanı...

Araştırma, Anadolu’da artık laik-İslamcı kutuplaşmasının çok ötesine gidildiğini, laik insanların artık ötekileştirildiğini sergiliyor. Araştırmaya göre ‘öteki’ kategorisinde yer alan laik insanlara yer yer şiddet uygulanıyor, bu insanlar dışlanıyorlar ve aşağılanıyorlar. Evet Anadolu zaten muhafazakâr bir yapıya sahip; bu durum, sosyolojik ve kültürel dokusu itibarıyla tarihsel bir gerçeklik. Ama gelinen nokta artık siyasi etkilerin şekillendirdiği siyasi bir muhafazakârlıktır. Devlet eliyle toplumun (bugün unutturulmaması için mitingler yapılan Maraş katliamı vb örneklerinde olduğu üzere) faşistleştirilmesine tanık olan bu memleket, gelinen noktada AKP iktidarı eliyle siyaseten İslamileştirilmenin ve cemaatlere teslim edilmenin sonuçlarını yaşıyor.

Çünkü sonuç ortadadır: Toplumda zaten mevcut olan, farklı kimliklere (Kürtlere, Alevilere, Romanlara) karşı uygulanan baskı ve ayrımcılık, AKP kadrolarının icraatları ve cemaatlerin faaliyetleriyle doruk noktasına ulaşmıştır. Türkiye toplumu uyuşturulmuştur, tepkisizleştirilmiştir, anestezi altındadır. Sadece anestezik farkındalık özelliğine sahip olanlar, olup biteni çaresizce ve acı çekerek izlemektedir...

Hani bu ameliyat hayırlı bir iş için yapılsa, Marx’ın “din kitlelerin afyonudur” sözünü hatırlayıp avunacağım; çünkü bu sözdeki afyon, acıları dindirecek bir çare anlamında kullanılmıştır. Ama bu ameliyat kolumuzu bacağımızı kesip ciğerimizi sökmek için yapılıyor! Beynimizi uyuşturamadılar ya... Her şeyin farkındayız, canımız çok acıyor.