Google Play Store
App Store

Münevver Karabulut, Özgecan Aslan, Şule Çet, Pınar Gültekin, İkbal Uzuner... İnfial yaratan cinayetlerde isimlerini okuduğumuz kadınların bir kısmı. Medyada kendine bu kadar yer bulamayıp katledilen ise binlerce kadın var. Onlardan biri de Ayşenur Çolakoğlu. Ailesi, “Tüm katledilen kadınlar için adalet istiyoruz” diyor.

Anıt sayaçtaki binlerce kadın gibi: Öyküleri yarım kaldı
Fotoğraf: Depo Photos
Sarya Toprak
Sarya Toprak
saryatoprak@birgun.net

"Sadece acı entelektüel, sadece kötülük ilginç geliyor bize. Sanatçının ihaneti bu: Kötülüğün sıradan ve acının müthiş sıkıcı olabileceğini bir türlü kabul edememek.”* 

Münevver Karabulut, Özgecan Aslan, Şule Çet, Pınar Gültekin, İkbal Uzuner... Türkiye’de infial yaratan cinayetlerde isimlerini okuduğumuz kadınların bir kısmı... İnfial yaratmayan, pek duyulmayan ya da artık alışılmış cinayetlerde ise her sene yüzlerce kadın hayatını kaybediyor. Anıt sayaçta binlerce kadının ismi var... Kadın cinayetlerini hayatın olağan akışı gibi anlatan iktidar ise kadın cinayetlerini önleyecek adımlar atmıyor. Aksine cezasızlıkla, iyi hal indirimleriyle failleri ödüllendiriyor. İnfial yaratan cinayetlerden sonra birçok tartışmaya şahit oluyoruz: ‘‘Psikopattı, sorunları vardı, kadın çok sinirlendirmişti, aldatılmıştı, satanistti.’’ Adını koyalım, bu erkek şiddeti.

Erkek şiddeti ile mücadele ise ancak İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlüğe girmesiyle, 6284’ün etkin uygulanmasıyla mümkün. İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil’in katledilmesinden sonra sonra X’te katledilen ama pek kimsenin adını duymadığı kadınların fotoğrafları ve hikâyeleri paylaşılmaya başlandı. 850’ye yakın kadının hikayesi dolaşıma girdi. Bu kadınlar kiminin ailesinde biri, kiminin akrabası, kiminin arkadaşıydı. Paylaşımlarda öne çıkan vurgu ise katledilen kadınların ‘öylece gitmesi’ oldu. Kiminin ailesi hâlâ adalet arıyor. Kiminin katiline iyi hal indirimleri verildi.

KIZIM 38 KİLOYA DÜŞMÜŞTÜ

Acısı ile baş başa kalan ve hala adalet arayan ailelerden biri de Ayşenur Çolakoğlu’nun ailesi. Babası Mesut Çolakoğlu, yaşadıklarını BirGün’e anlattı: “Kızım 2022'nin Aralık ayında Hasan Fakıoğlu tarafından öldürüldü. Öldürülmeden önce 1 sene boyunca tehdit edilmiş. Aileni öldürürüm demiş katil. Kızım stres ve korkudan 38 kiloya düşmüştü. Öldürüldüğü gün başka bir erkek kızımı kandırarak katilin yanına götürüyor. ‘Peşini bırakacak, son kez konuşmak istiyor’ diyor. Fakıoğlu’nun silahı olduğunu bildiği halde yapıyor bunu. O kişi beraat etti. Katil ise iyi hal indirimi aldı. İyi halin gerekçesi ise zanlı eğer ağırlaştırılmış müebbet alırsa, ileride çok kötü etkilenirmiş! Benim gözüme uyku girmiyor. İstinafa gittim kararı bozmadılar. Şimdi Yargıtay’a gittim. Henüz haber yok. Ne gerekiyor iyi hal verilmemesi için? Tasarlayarak, canice hislerle öldürüldü benim kızım. Adaletli bir karar çıksın ki benim azıcık içim soğusun. Tüm katledilen kadınlar için adalet istiyorum. Ömrümün son anına kadar mücadele edeceğim. Ancak böyle kadın cinayetlerinin önüne geçilebilir. Kızım Ayşenur adına Eskişehir’de bir sergi açtım. Kadınların yarım kalan hayatlarını resmetmeye çalıştık. Yaşasalardı ne yaparlardı göstermek istedim.”

Mesut Çolakoğlu, Hasan Fakıoğlu tarafından katledilen kızı Ayşenur Çolakoğlu için sergi açmıştı.

(Fotoğraf: BirGün)

HEMŞİRE OLMAK İSTİYORDU

Ömür de 17 yaşında katledilen kadınlardan biri. Lise arkadaşı D.D. yaptığı paylaşımda onu şöyle anlattı: “Ömür benim arkadaşımdı. Bu yıl eski sevgilisi tarafından öldürüldü. Kimsenin ruhu bile duymadı, öylece gitti, geriye ailesi ve biz kaldık. Herkes ‘kesin aldatmıştır, öyle biriyle sevgili olmasaymış’ gibi yorumlar yaptı.” D.D. de Ömür’ü BirGün’e anlattı: “Ömür ile lise arkadaşıydık. Öldürülmeden 1 sene önce Aydın Nazilli’ye taşındılar. Liseyi aynı okulda okurken Ömür ile yakındık. Hemşire olmak istiyordu. Onu takıntı haline getiren eskiden birlikte olduğu İbrahim Olece isimli erkek onu sürekli rahatsız ediyordu. Ömür bir yandan mağazada çalışıyordu. Fail erkek oraya giderek Ömür’ü öldürdü. Sonra kendisi de intihar etti. Ömür’ün arkasından ilçedeki erkekler ‘hak etmiştir, aldattı’ gibi şeyler demekle kalmadı sosyal medyadan da paylaştı. Ömür sessiz sedasız gitti.”

Ömür A.

∗∗∗

Kadınlar X’te kaybettikleri yakınlarını anlattılar. Neredeyse 850 paylaşım yapıldı. Öne çıkan vurgu ise şu oldu: ‘‘Sessizce gitti, geride biz kaldık.’’

@guclusinemm: ‘‘Funda benim yengemdi. 37 yaşında iki çocuk annesiydi. Hayat doluydu, sevgi dolu bir ailesi vardı. Cani komşuları tarafından sokak köpeklerini besliyor denilerek annesi ve babasıyla beraber 28 kurşunla katledildi. 3 yıldır adalet mücadelesi veriyoruz. Hâlâ tutuklanmayanlar var.’’

@sinirlendiim: ‘‘Medine Memi. Hiç fotoğrafı olmadı. Okula gönderilmedi. Öz babası ve dedesi tarafından evin arkasındaki kümese diri diri gömüldü. Bedeni oturur vaziyette toprak altından çıkarıldı. Otopsi raporunda gömülürken canlı olduğu tespit edildi. Defalarca devlete sığındı, geri gönderildi.’’

@Oykuye98: ‘‘Ben de Figen hocamı anlatmak istiyorum. Ortaokulda matematik öğretmenimdi. Kocası, hocamı ve üç yaşındaki oğullarını öldürüp intihar etti. Anıtsayaçta herkesin bir tanıdığının ismi var.’’

@nostroforontus: ‘‘Yüsra benim arkadaşımdı. Bu yıl eski eşi tarafından öldürüldü. Kimsenin ruhu bile duymadı, öylece gitti. Geriye sadece ailesi ve biz kaldık.’’

@JADEC1LLENR: ‘‘Derya Çakır benim anasınıfı öğretmenimdi. Takıntılı ve aynı zamanda okulumda müdür yardımcısı olan erkek tarafından 24 öğrencinin gözü önünde önce karnından vuruldu, sonra defalarca sırtından bıçaklandı. En sonunda boğazı kesilerek hayattan koparıldı. 25 yaşındaydı.’

∗∗∗

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’Nİ GERİ İSTİYORUZ

Türkiye, İstanbul Sözleşmesi’ni 2011 yılında imzalayarak tarafı olmuştu. 20 Mart 2021 tarihinde AKP’li Cumhurbaşkanı’nın imzasıyla sözleşmeden çıkılacağı duyuruldu. Kadınların tüm tepkilerine rağmen karar, 1 Temmuz 2021 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlandı. Hukukçular sözleşmenin hâlâ tarafı olduğumuzu vurgulasa da maddeler uygulanmıyor. Sözleşme kadınları korumakla kalmayıp devletlere kadın odaklı politikalar üretmeyi zorunlu kılıyordu. Maddelere şöyle özetlenebilir:

• Kadına yönelik şiddeti ve aile içi şiddeti açıkça tanımlar. Yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddeti de içerir.

• Devletin barınma evleri, psikolojik destek ve hukuki yardım gibi hizmetleri sunması zorunlu kılınır.

• Mağdurların, korunması için gerekli önlemler alınır. Bu, sığınma evleri, koruma kararları ve gerektiğinde failin evden uzaklaştırılması gibi uygulamaları içerir.

• Devletlerin cinsiyet temelli ayrımcılığı ortadan kaldırması talep edilir.

• Toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda kamu görevlilerine, polislere, sağlık çalışanlarına ve eğitimcilere yönelik eğitim programları teşvik edilir.

• Mağdurlara güvenli bir şekilde barınma imkânı sunulması için yeterli sayıda sığınma evinin kurulması öngörülür. Bu evler, şiddet mağdurlarının fiziksel güvenliğini sağlamayı hedefler. Mağdurların ifade vermesi veya mahkemelerde dinlenmesi sırasında psikolojik baskıya maruz kalmamalarını garanti altına alır.

• Şiddet mağdurlarına ücretsiz hukuki yardım sağlanmasını öngörür.

• Çocuklar, aile içi şiddet vakalarında mağdur olmasalar bile, tanık olduklarında da korunmaya alınırlar.

• Devletler, mağdurların şiddet hakkında bilgi alabileceği, acil durumlarda başvurabileceği 7/24 açık bir acil yardım hattı kurmakla yükümlüdür.

• Kadına ve çocuğa yönelik suçlarda devletlerin failin cezalandırılmasını sağlamasını zorunlu kılar.

Fotoğraf: Depo Photos

∗∗∗

6284 CAN SİMİDİMİZ, UYGULAYIN

“Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” olan bu yasa, 2012 yılında kabul edildi ve şiddet mağduru kadınları, çocukları korumak amaçlandı. Fakat bu yasa gerici ittifakın sürekli hedefinde. Erdoğan, çarşamba günü yaptığı konuşmasında da kadın cinayetlerini protesto edenleri hedef alarak İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin kadın hakları ve kadınlara yönelik şiddetle mücadeleye en ufak bir menfi etkisi olmadığını iddia etti. Ancak yasanın maddeleri etkin uygulanmamasının yanı sıra kadınların haklarını öğrenmesi noktasında danışmanlık hizmetleri de eksik. 6284 No’lu yasa ile koruma altına alınan haklarımız şöyle:

• Şiddet mağduru kadınların korunması amacıyla failin mağdura yaklaşmasının engellenmesi gibi tedbirler öngörülür.

• Sığınma evi sağlanır.

• Geçici olarak maddi yardım sağlanabilir.

• Şiddet mağduru kadınlara psikolojik destek sağlanır.

• Hukuki yardım ücretsiz olarak sağlanır.

• Şiddet mağduru kadınlar, delile gerek kalmadan en hızlı şekilde mahkemeden koruma kararı alabilirler.

• Koruma kararları, şiddet uygulayan kişinin mağdurun evine, işyerine ve sosyal çevresine yaklaşmasını yasaklar.

• Şiddet uygulayan ya da şiddet uygulama ihtimali olan bir kişi eğer silah taşıyorsa silahına el konulur.

• Şiddet mağduru kadının kimlik bilgileri ve adresi gizli tutulur.

• Şiddet uygulayan kişilere elektronik kelepçe takılabilir.

Fotoğraf: BirGün

*Ursula Le Guin- Omelas’ı Bırakıp Gidenler