Kuzey Londra Toplum Merkezi’nde Cumartesi akşamı Londra’nın duayen Türk gazetecilerinden Faruk Eskioğlu’nun kitap tanıtım toplantısı vardı. Eskioğlu’nun 35 yıldır Londra’da biriktirdiği toplum arşivinden derlediği “Londra’da Bizim’kiler” tanıtım toplantısı toplumun her kesiminden insanı bir araya getirdi.

“Londra’da Bizim’kiler” yaklaşık yedi sekiz yıl süren bir emeğin ürünü ve baskı ve yayımlanma süreci dahi bir kaç yılı almış ince elenmiş sık dokunmuş bir kitap. Bu yüzden de son bir kaç yılın göç hikayesini pek kapsamıyor. Ancak geceye katılanlar arasında hatırı sayılır sayıda ‘Ankara Anlaşması ile Gelen’ de vardı.

Bir kısmıyla ayak üstü sohbet etme fırsatı da bulduk. Ekseriyeti son iki üç yıl içinde Londra’ya gelmiş olan bu arkadaşlardan birisi daha merhaba, nasılsın demeye fırsat bulamadan söze girdi: ‘hocam biz mutsuzuz!’

İnsanların bir arkadaşın uzun emekler sonucu yayınladığı kitabının toplantısında yüzlerinde gülümseme emojisiyle takıldıkları ortamda pat diye böyle bir şey duyunca bir an ne diyeceğimi şaşırdım. Hemen topu teoriye attım. Bizim göç ve çatışma modelinde tam da anlatmaya çalıştığımız şeyin bu olduğunu, insanların bir güvensizlik, rahatsızlık ortamından kaçmak için göç ettiklerini, ama göç edilen yerde yeni rahatsızlıkların olabileceğini belirttim. Kısaca teorinin pratiği kurtardığı an oldu.

Sanatçı iki arkadaş Londra’ya geldikten sonra karşılaştıkları sıkıntıları ve bundan dolayı mutsuz olduklarını söylerken bunun beklenen bir şey olduğunu düşündüm. Göçün mutlulukla, daha ziyade mutsuzlukla doğrudan bir ilişkisi var. İnsanlar mutsuz oldukları zaman göç etmeyi düşünüyorlar.

Türkiye’nin mutsuzluk endeksinde hızla dibe doğru ilerlemesine paralel ülkeden göçün artması şaşırtıcı değil. Türkiye’nin son 40 yıldır öyle mutlu bir yer olmadığını zaten biliyoruz. Bir milyondan fazla mülteci yaratmış ve her yıl onbinlerce vatandaşın yurtdışına göç ettiği bir ülke de mutluluk arayanların çokluğunu tahmin etmek güç değil. Ankara Anlaşması ile İngiltere’ye gelenler de bu mutsuzluktan kaçanlar sınıfı. Siyasi ve kültürel eğilimlerinin ötesinde genel olarak iyi eğitimli, kariyer sahibi, girişimci ve olgun insanlar.

Bu arada kısaca hatırlatalım. Ankara Anlaşması Türk vatandaşlarına Avrupa Ekonomik Alanında diğerleriyle eşit haklar veren ve en önemlisi işçiler için serbest dolaşım öngören bir anlaşma. İşçi göçü, aile göçü, sığınma başvurusu gibi başka göç kanallarından göç etmek zorlaştığında bu anlaşma Türk vatandaşları için cankurtaran oldu. AB ülkeleri en başta bu serbest dolaşım hakkını reddetse de 20 Eylül 2007’deki Avrupa Adalet Divanı’nın Veli Tüm ve Mehmet Darı lehine verdiği karar bu kapıyı sonuna dek açtı.

Bizim üniversitedeki araştırma merkezinde 2014 yılından bu yana Ankara Anlaşması yoluyla Türkiye’den İngiltere’ye gelenleri inceliyoruz. Doç Dr Tuncay Bilecen üçüncü kez bu konudaki saha çalışmaları için bir yıllığına Londra’ya geldi. Bu araştırma başladığında bu kapsamda göç edenler yok denecek kadar azdı. Birleşik Krallık İçişleri Bakanlığı verileri 2015 itibariyle toplamda 5,000’in altında başvuruya işaret ediyordu. Bakanlıktan en son alabildiğimiz verilere göre 2019’un son çeyreğinde bu kategoride Türkiye’den göç edenlerin sayısının 55 bini aştığını görüyoruz. Bu sayı 1990’lar ve 2000İler boyunca bu ülkeye gelip sığınma başvurusu yapan Kürt göçmenlerden daha fazla. Yani mutsuzluk etkisi ‘düşük yoğunluklu iç savaş’ dönemi kadar büyük.

Mutsuzluğun nedenlerine daha sonra yeniden döneceğim. Şimdilik burada bırakalım: Göçün mutlulukla bir ilgisi var, başka bir yerde mutluluk arayışıyla.