Uyandım. gün daha ağarmadı. pek uyudum sayılmaz aslında ama yine de üzerimde huzurlu bir dinçlik var. bugün yemin ediyorum. dünyanın dört bir yanından gelecekler. Avrupa’dan kimse yokmuş, olsun daha görecek onlar, zaten Bulgaristan var, ama yetmez bunlara. dün gece yemekte birkaç kişiydik. geç saatlere kadar kaldılar, bir yalnız bırakmadılar, hepsi de dibimde olduklarını göstermeye çalıştılar. onlar gittikten sonra biraz uyudum, kalkıp teheccüd namazını kıldıktan sonra bir süre oturdum, ardından uzanmıştım içim geçmiş. ahir ömrüm akıp gitti gözlerimin önünden gece boyu. ne zorluklardan geçtim, kim dayanırdı? ne çok hain çıktı aralarından! neyse anmaya değmez isimlerini aklıma gelmeseler keşke. akşam yemekte, Mustafa “yarın Cumhuriyeti ilan ediyoruz” deyiverdi. masadakiler gülüştüler.

o kadar zevzeklik de onun hakkı olsun. ama o kadar kolay mıydı? İbrahim bile güldü. onlar bile bu işin başka hiçbir şeyle karşılaştırılamayacağını anlayamıyorlar. bir çağı kapatıyoruz. kim var tarihimizde. kimse Fatih’ten söz etmiyor. en yakınımdakiler bile farkında değil. bu da benim kaderim. ama hep öyle olmamış mı? dökülüp gittiler bu yolda. neyse adlarını bile anmaya değmez. saat kaç acaba? sabah namazını kılayım. ardından da şükür namazını. ben sana şükredeyim yarabbim, ama bana şükretmesi gerekenler kılacaklar mı acaba? ben olmasam çoktan hapishaneye düşmüş olacaklarını biliyorlar mı acaba? ne kadar doğruymuş içindeki düşmanın daha tehlikeli olması. öbürleri zaten alçak, hain, hele o “yok çocuğun anasını yuhalattın diyenler” var ya, neyse aman şu mübarek günde aklıma getirmeye değmez. bir çağ kapatıyorum, çoluk çocukla mı uğraşacağım. bu kadar beceriksiz adama rağmen başardım. hele şu YSK! utanmadan sıkılmadan 13. diye göndermişler. yahu ne 13’ü, bir çağ kapatıyoruz biz. Her şeyi de ben mi söylemeliyim. evet her şeyi ben söylemeliyim, yoksa olmuyor bu işler. hele o Abdullah, altın tepside sundum makamı, yan geldi yattı, sonra arkadan vurmaya kalktı. yahu gördün işte cürmün kadar bile yer yakamıyorsun. şimdi bir sözüme bakar altından o köşkü, sekreteri, korumayı çekmek. baldırı çıplak gibi kalıverirsin ortada. sokağa çıkamazsın, döver bu milletim seni. neyse adını anmaya değmez. şu mübarek günde. ben kılayım sabahı, ardından da şükürü. hepsi silinecek zaten, el pençe divan dursalar işe yaramayacak. önce onları hizaya getirmeli ki, öbürleri de adam olsunlar. kolay olmadı bu işler. ne badireler atlattık. ben olmasam hepsi hapisteydi şimdi. hele o yanar dönerler yok mu! ne zaman seçim olsa ortadan kaybolanlar! ben bilmiyorum mu onları. yenileceğimi düşünüp kendilerini korumaya alanlar, bilmiyorum mu sanıyorlar! gazetecisi de öyle, müteahhidi de, memuru da. ben düşsem de onlar yeni gelene yamanmaya hazırlanıyorlar.

yahu hiç kimse yok yahu! kimseye güvenmek mümkün değil. neyse meclis başkanlığı geri gönderdi de 13’ ü kaldırdılar. ne 13’ü yahu. bir çağ başlatıyoruz. kolay sanıyorlar. onlara göre hava hoş, gelen ağam giden paşam onlara. asıl hain bunlar aslında. öbürlerinin keyfi yerinde, ben asıl onların veli nimetleriyim. oh ne ala, yıllardır bana muhalefet edip koltuklarını korudular. ben düşsem kendilerinin de düşeceklerini biliyorlar tabi. asıl onlar teşekkür etmeliler bana. yahu elinden tutmasam şimdi Meclis’te değildi o Devlet. Bir de utanmadan onlara muhtaç olduğumu demeye kalkmış içlerinden biri. neyse görevden aldı hemen korkusundan da, büyütmedim, yoksa… bunların hepsi hain. güvenecek kimse yok, iş yapacak kimse yok. hepsi kendi kesesinin derdinde. yahu ben olmasam beş katlı apartman dikemeyecek adamlar konut kralı oldular, yarın düşsem önce onlar çalar tenekeyi arkamdan. neyse adlarını anmaya değmez, şu mübarek günde. Mustafa’ya da kızdım ama neyse. çağ değiştiriyoruz. onunla mı karşılaştırılır. onun da haini çok olmuş, ondan mı öyle söyledi acaba? onun da çoğu arkadaşıyla arası bozulmuş. yok Mustafa iyidir, yahu ona da güvenmeyeceksem, nasıl yapacağım bu işleri. hele o Ahmet yok mu? katakulliye getirip düşürecekti beni. bir de bana öfkeli derler. yahu ihanetin bedelinin ne olduğunu bilmiyor mu hepsi? bak bey paşa gibi oturuyorlar yerli yerlerinde. bir talimatıma bakar yahu, bilmiyorlar mı? neyse yahu düşünmemem lazım ama yine de geliyorlar aklıma. oysa o imam bozuntusuna yaptığımdan ders çıkarmaları gerek. ihanetin bedeli ne anlamaları lazım. ama bunlar adam olmaz. yahu ben olmasam işportacılık yapacak adamın otel zinciri var, hâlâ perde arkasından bunlara el sallıyor. bunlar adam olmaz, bunlar hak bilmez. ben gitsem gelenin önüne diz çöker bunlar, yeter ki düzenleri bozulmasın. şükür namazını da kıldırmayacaklar bana. öfkelenmeyeyim diyorum ama hepsi hain bunların. yine bana dua etsinler. hele o Bülent, e ne oldu demek oğlun vekil olsun diye miymiş? ama dur kucağıma gelmediğini sanıyor. sağda solda güya ben istemişim oğlunu vekil yapmayı diye konuştuğunu bilmediğimi mi sanıyor. yahu her şeyden haberim var benim, aldığın nefesten ne yediğini söylüyorlar bana. sen kimsin, senin desteğin olsa ne olmasa ne! yahu bir gitmiyorlar aklımdan. oysa bunlarla uğraşmaya değmez. bugün bir çağı açıyorum. hangisi yapabilirdi, rüyalarında göremezlerdi. yahu bunlara kalsa Gezi’den sonra istifa ettirirlerdi beni. hiçbiri kalıbının adamı değil. yahu kolay mı bu işler. ne oldu, hepsi geldi oturdu kucağımıza. bir lafıma bakar yahu, bir lafıma. farkında değil bunlar, bunlarda minnet duygusundan eser yok. bir lafıma bakar yahu, yanındaki adam alır ayağının altına, kimse de niye yaptın diyemez. yahu ne olup bittiğini görmeyecek kadar kör hepsi. kaçırttılar bana sabahı da şükürü de. düşünmeyeyim diyorum ama aklımdan da çıkmıyorlar. bunlara artık ne olduğunu göstermek lazım aslında. hele bugün bir geçsin. canımı sıkmaya değmez. bugün bir geçsin yarın bir ikisini aldırsam mı acaba içeri. şöyle bir elleri kelepçeli çıksalar televizyona, bak çil yavrusu gibi dağılırlar. yahu kolay sanıyorlar. kime güveneceğim ben? adam yok adam! hepsi yiyici bunların. günlerdir nasıl yaltaklanıyorlar bir makama gelebilmek için. gözümün içine bakıyorlar? hiçbirine de güvenmiyorum. neyse bilmiyorlar artık bir imza ile oturttuğum yerden bir sözümle alaşağı edebileceğimi anlamadılar daha. hele bir hatası olsun getirdiklerimden birinin, anında kapının önüne koyunca görürler hanyayı konyayı. kime güveneceğim ben, şükür namazını da kılamadım. neyse seferi sayılırım, yıllardır seferiyim. artık affedici olmayacağımı görürler nasılsa. kime güveneceğim ben!