Ankara, Musul’dan gelecek göç dalgasına hazır değil

BURAK SOYER
soyerbrk@gmail.com

Musul Operasyonu, Ortadoğu’nun kronik sorununa dönüşen ‘göç’ü yine gündeme getirdi. Birleşmiş Milletler (BM) olası bir toplu göçte 1 milyon kişinin kenti terk etme ihtimali olduğunu açıkladı. ABD merkezli araştırma şirketi PEW’in raporuna göre Ortadoğu’daki sığınmacı sayısı 2005 yılından bu yana yüzde 120 oranında artış gösterdi. Bölgedeki savaş ve iç çatışmalar nedeniyle Ortadoğu’daki sığınmacıların sayısı 25 milyondan 54 milyona çıktı. PEW’in raporunda 2015 itibarıyla “Her 10 Ortadoğulu kişiden 1’inin uluslararası mülteci statüsünde” olduğu belirtildi.

İltica ve Göç Merkezi Başkanı Metin Çorabatır operasyonla birlikte başlayan zorunlu göçü BirGün’e değerlendirdi.

Operasyon sonrasında “bölgenin demografik yapısının korunacağı” söylendi. Böyle bir savaş ortamında bu ne kadar mümkün olabilir?

Tabii bu çok zor. Musul çok önemli bir merkez. Saddam zamanında da, öncesi ve sonrasında da nüfus mühendisliğine uğradı. IŞİD öncesindeki nüfus yapısı da çok güvenilir bir şekilde bilinmiyor. IŞİD’den kurtarma operasyonuna katılan tüm güçler de daha sonrası için orada söz sahibi olmak istiyor.

Bölgedeki göçün yönü nasıl olacak? Hangi ülkeler etkilenecek? Suriye’de olduğu gibi kamplar kurulacak mı?

Olası bir göçün boyutları ve hangi yönde gelişeceği kestirilemiyor. Musul’un kurtuluşunun ne kadar süreceği, IŞİD’in direnişi ve ona karşılık yapılacak bombardımanın şiddeti, örgütün sivilleri kalkan olarak kullanmak istemesi, kente ilk kimlerin gireceği gibi birçok faktör belirleyici olacak. BM ve diğer insani yardım kuruluşları, bir milyon insanın göç edebileceğini hesap ederek büyük endişe duyuyorlar. Çünkü şu ana kadar uluslararası toplumdan talep edilen yardım miktarı ile gerçekleşen bağışlar arasında büyük bir açık var. Yani uluslararası toplum, arzulanan düzeyde hazır değil büyük bir göçe. İnsani yardım çabalarını etkileyecek bir başka faktör, göçün yönünün kestirilememesi. Bu da kampların kurulacağı yerlerin önceden belirlenmesini zorlaştırıyor.

Soğuk havalar ve kış da kaygıları artırıyordur?

Yaklaşan kış koşulları da bir başka endişe. BM kuruluşları, insanların kendilerinin yapacakları, çok basit sığınak malzemesi dağıtmaya hazırlanıyor. Gıda, çadır, battaniye, su gibi hazırlıklar ve ilk gelen mülteci gruplara yardımlar başladı. Tabii Musul’dan başlayacak olası bir büyük göç bütün bölgeyi etkiler. Buna Türkiye de dâhil. Şu anda acil yardım üzerinde yoğunlaşıldı. Ama IŞİD’de karşı operasyonlar sırasında ve sonrasında eğer Musul ve çevresi farklı grupların bir güç alanı haline dönüşürse bu bir milyon insan ve daha fazlası başka ülkelere kaçmak durumunda kalabilir. Türkiye’ye ani ve büyük bir göçten söz edilmiyor. Ama benim tahminim, böyle bir durum meydana gelmese bile, istikrarsızlığın sürmesi halinde Türkiye’ye gelip sığınma talep edecek Iraklıların sayısı önümüzdeki yıllarda hızla artar. IŞİD sonrası Türkiye ile Bağdat arasındaki ilişkilerin alacağı şekil, Kuzey Irak Kürt Yönetimi ile yine Bağdat arasında meydana gelebilecek gelişmeler, Musul’un uzun süre maalesef istikrara kavuşamayacağını gösteriyor.

Bir de tersine göç durumu var. IŞİD’den temizlenmiş bölgelere insanlar geri dönüyor. Ancak sonuç olarak orada bir ‘enkaz’ söz konusu. Geri dönüşlerde insanları neler bekliyor?

İdeal olanı IŞİD sonrasında istikrarlı bir Musul’un inşasına başlanması. Böyle bir durumda elbette tersine dönüşler hızlanır. Ama şu anda gündemde olan, Musul’da IŞİD’e karşı yürütülen operasyonlar sırasında meydana gelebilecek büyük göç. Kentin temizlenmesinden sonra ise Musul’un paylaşımı kavgası başlarsa, krizin ve insani yardımın niteliği de değişecektir. Enkazın temizlenmesinin önündeki en önemli sorun bu olabilir.

Birleşmiş Milletler, “Göç eden insan sayısının 1 milyona ulaşabileceği,” açıklamasını yaptı. Bu çok büyük bir rakam. Bu rakama ulaşılabileceğini düşünürsek; göç eden insanların ilk durağı neresi olacak?

Hazırlıklar Musul dışında ama Irak topraklarındaki güvenli alanlarda göçün karşılanacağı varsayımıyla yapılıyor. Bütün bunlar coğrafi uzaklıklar dikkate alınarak hesaplanıyor.

Batı’nın Musul’daki göçle ilgili tutumu Suriye’dekinden farklılık gösterecek mi?

Batı’dan herhalde ağırlıklı olarak ABD’nin anlaşılması gerekiyor. ABD seçim döneminde. Kısa vadede Musul’u Peşmerge güçleri ve Irak ordusu ile IŞİD’ten temizlemek istiyor. Buradaki gecikmeler, direnişler, ABD yönetimini ikinci bir cephede de işleri yönetememe durumuyla karşı karşıya bırakacaktır. ABD ve Batı’nın asıl hedefinin Musul’da yeni mezhep çatışmalarını engellemek olması gerektiğini düşünüyorum.

Türkiye durumdan nasıl etkilenecek?

Türkiye zaten etkileniyor. Bağdat yönetimi ile ilişkileri gün geçtikçe bozuluyor. Musul yakınlarında eğittiği Sünni Iraklı milisler var. İnsani açıdan, Musul’dan ayrı olarak Halep’ten de bir göç olma olasılığı mevcut. Türkiye BM ve diğer insani yardım kuruluşlarının olası bir insani krizi karşılama yeteneğini arttıracak biçimde bu kuruluşlara Irak’ta destek vermelidir. Öte yandan Türkiye her halükarda açık sınır politikasını sürdürmelidir. Aslında BM’nin olası bir büyük Musul göçünü Irak’ta karşılama girişimi, öteden beri güvenli savunduğu güvenli bölgeler kurulması önerilerinin hayata geçirilmesi anlamı taşıyacaktır.

Göç eden insanlarla ilgili yapılması gereken en önemli hamle nedir?

Suriye’den ders alınmalı. IŞİD sonrası oluşacak siyasi yapının adil olması için müzakereler şimdiden yapılmalıdır.