Ankara Üniversitesi, üniversitede görevden uzaklaştırılanlara kapılarını kapattı. Akademisyen Doç. Dr. Süreyya Karacabey: Siyasetin ufkuyla düzenlenmiş yönetmelikler utanç belgesidir

Ankara Üniversitesi’nden utanç yönetmeliği: Uzaklaştırma alana kapılar kapatıldı

MUSTAFA MERT BİLDİRCİN @mustafamertb_

Darbe girişiminin ardından ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) Kanun Hükmünde Kararnameleri (KHK) ile en çok akademisyenin ihraç edildiği üniversitelerden olan Ankara Üniversitesi’nin “Ön Lisans ve Lisans Eğitim-Öğretim Yönetmeliği”nde değişikliğe gidildi. Üniversiteye kayıt hakkı kazanan adaylara, yükseköğretim kurumlarından çıkarılma cezası almamış olmak ya da üniversite personeliyken kamu görevinden çıkarılmamış olmak şartı getirildi.

Çoğunluğunu, “Barış için Akademisyenlerin” çağrısına imza atan isimlerin oluşturduğu en az 72 akademisyenin ihraç edildiği Ankara Üniversitesi (AÜ), KHK mağduru akademi personelinin öğrenim görmesinin önünü de yönetmelikle kapadı. Değişiklik, akıllara AÜ’deki görevinden KHK ile ihraç edilen akademisyen Cenk Yiğiter’in, üniversite sınavında başarılı olmasının ardından yapılan yönetmelik değişikliğiyle öğrenim hakkının engellenmesini getirdi.

Ön Lisans ve Lisans Eğitim-Öğretim Yönetmeliği’nde ilk değişikliği LYS sonuçlarının açıklandığı gün olan 8 Ağustos 2017’de yapan AÜ Rektörlüğü, ilgili yönetmeliği bir kez daha değiştirdi. Üniversite giriş sınavıyla AÜ’ye kayıt hakkı kazanan KHK mağdurlarına, “KHK ile ihraç edildiği için kayıt hakkı yoktur” gerekçesiyle kapılarını kapatan üniversite, şimdi de kamu görevinden çıkarılanların kayıt olmalarını engelledi. Yönetmeliğin 5’inci maddesinde yapılan değişiklik dün yayımlanan Resmi Gazete’de, “Üniversiteye kayıt hakkı kazanan adayların yükseköğretim kurumlarından çıkarılma cezası almamış ya da Üniversite personeli iken kamu görevinden çıkarılmamış olması gerekir” ifadeleriyle yer aldı.

AÜ’deki görevinden KHK ile ihraç edilen Tiyatro Bölümü hocalarından Doç. Dr. Süreyya Karacabey, Rektörlüğün lisans ve ön lisans eğitimine ilişkin gerçekleştirdiği yönetmelik değişikliğini BirGün’e yorumladı. Değişikliği, “Üniversitelerin kısa menzilli intikam siyasetine yakıt sağlaması ya da araç olması, kendi varoluşlarının inkarıdır” sözleriyle değerlendiren Karacabey, “Bilimsel ve akademik özgürlüğün koşulunu evrensel hak ve özgürlüklerin tavizsiz savunulması oluşturur” diye konuştu. Karacabey, aklın özgür kullanımının ve eleştirel bakışın kaybolduğu bir yerde üniversiteden söz etmenin imkansız olduğunu vurgulayarak, “Reel siyasetin ufkuyla düzenlenmiş bütün yönetmelikler üniversite tarihi açısından sadece utanç belgeleridir, başka bir anlamı da yoktur” dedi.

“Bütün hocalar karşı çıkmalı”
Akademilerin, eğitim hakkı ve onun sınırlanmasına karşı mücadele etmesi gereken kurumlar olması gerektiğine dikkati çeken Karacabey, “Türkiye’deki üniversiteler, çoktan kazanılmış temel hakları gasp etmenin bir aracı haline gelmiştir. Oysa akıl kendine, zamana dayanıklı ilkeler arar, etik sorumluluğunu da bu ilkeler çerçevesinde oluşturur” ifadelerini kullandı. Yönetmeliğin kabul edilemez olduğunu sözlerine ekleyen Karacabey, “Açıkça öğrenim hakkının yok sayılması anlamına gelen bu yönetmeliğe bütün hocaların karşı çıkması gerekir” diye konuştu.