Kulislerde koalisyona dair çok senaryo var. Ancak AKP açısından Erdoğan’ın belirleyiciliği sürerken Erdoğan için ise anketlerin belirleyiciliği devam ediyor. Erdoğan anketlerde umduğunu bulamıyor

Anketlerde ışığı bir görebilse…

YAŞAR AYDIN

AKP Genel Başkanı Başbakan Davutoğlu koalisyon görüşmelerinin ilk turunu tamamladı. İlk tur gösterdi ki koalisyon kurmak hiç de kolay değil. Özellikle görüşmelerin Erdoğan’ın gölgesinde ilerlemesi üç partiyi de rahatsız etmişe benziyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Deniz Baykal görüşmesi ile birlikte süreçte temel belirleyici oldu ve bu saate kadar da pozisyonunda bir değişiklik olmadı. Erdoğan süreci yönetiyor yönetmesine ama olasılıklar da çok fazla değil.

KOALİSYON TOTO
AKP’nin ilk turu sonrasında en şanslı ihtimal AKP-CHP koalisyonu olarak ortaya çıktı. Tüm iyi niyetli açıklamalara karşı gerek konuştuğumuz CHP’li yetkililer, AKP’li kurmaylar bu olasılığın hâlâ çok zor olduğunun altını çiziyor. İki parti tabanı açısından sorunlu olacak koalisyonun çok kırılgan olacağı kuşku götürmüyor. Üstelik Erdoğan’ın da bu işe sıcak bakmadığı sır değil. MHP’nin kendini naza çeken tavrının da devam etmesi ve Bahçeli’nin kendini koalisyon dışına atması hâlâ çok yüksek bir olasılık olarak duruyor.

Erdoğan’ın AKP üzerindeki vesayeti sürdükçe koalisyonun aslında iki değil üçlü yürüyecek olması bu ihtimali zayıflatan bir başka etken. AKP’nin koalisyonu kimle yaparsa yapsın ne Erdoğan ne de yakın çevresinin kendini güvende hissetmeyeceği çok açık. O yüzden Erdoğan’ın çalışma masasında koalisyon dışı arayışlar çok güçlü duruyor.

ANKETLERDE UMUT YOK
Koalisyon olmaz ise iki ihtimal var. Ya erken seçim ya da azınlık hükümeti.

Erdoğan 7 Haziran seçimlerinden bu yana dört ayrı araştırma şirketi ile kamuoyunun nabzını tutmaya çalışıyor. Kamuoyu araştırmalarında AKP yüzde 41’in üzerine çıkamadığı konuşuluyor. Tek başına iktidar için AKP’nin yüzde 45’e ihtiyacı var. O yüzden erken seçim kararı öyle çok kolay alınabilecek bir karar değil. AKP açısından rakamların yukarıya doğru çıkması için sadece ülkede bir değişime değil partide de bir değişime ihtiyaç duyulacak. Erdoğan aldığı tepkilere rağmen bir kez daha seçimin tüm yükünü omuzlayıp açılıştan açılışa koşması beklenemez. Erdoğan’ın kendini ortaya koyması AKP seçmeni açısından bu seçimde daha büyük tepkiye de yol açabilir.

GÖZLER KONGREDE
Bir ay içerisinde koalisyon görüşmelerinden bir sonuç çıkmazsa erken seçim süreci başlayacak. Tam da burada gözler AKP kongresine çevrilir. Davutoğlu’nun yetersiz performansı, etrafında ikinci bir güçlü figürün olmaması başta üç dönemlik olarak kenarda bekleyenler olmak üzere AKP kurucuları bir kez daha sahaya çıkabilir.

ÖCALAN UNUTULMAMALI
Çok fazla dillendirilmese de, MHP ya da HDP’nin destekleyeceği bir AKP azınlık hükümeti küçük bir ihtimal olarak masada duruyor. MHP’yi başka bir yazının konusu yaparak HDP ihtimali üzerinde biraz duralım.

Koalisyon görüşmelerinde oyun dışına itilmiş görünen HDP’nin –bu durum parti içinde de rahatsızlığa sebep olmuş- sürece dahil olmasının tek yolu Abdullah Öcalan’la yapılacak görüşme sonrası ortaya çıkacak yol haritası ile mümkün olur. Öcalan’ın çözüm süreci, PKK’nin Türkiye’ye karşı silah bırakması ve hükümetin kurulması ile ilgili yapacağı açıklamalar süreci başka bir boyuta taşıyabilir. Ama onun için öncelikle HDP heyetinin 5 aydır görüşemediği Öcalan’la buluşabilmesi şart. Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder’in yaptığı açıklamalara göre devlet yetkilileri Öcalan’la görüşmeye devam ediyor. Görüşmelerde ne konuşulduğu, hükümet senaryosunun gündeme gelip gelmediği HDP heyeti adaya gidene değin gizli kalacak.

Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununun her çıkmaza girdiği dönemde yaptığı açıklamalarla ön anahtar rolü üstlendi. Demirtaş’ın “en kritik günler” diye ifade ettiği bu günlerde Öcalan’ın kamuoyunun karşısına yeni bir yol haritası ile gelmesi şaşırtıcı olmayacaktır.

Masanın yeniden kurulması, Dolmabahçe sonuç metnini temel alan bir sürecin başlaması ve PKK’nin Türkiye’ye karşı silah bırakma gündemli kongre toplama kararı hükümet senaryoları dahil bir dizi gelişmeye etki edeceği çok açık.

Buradan yeniden koalisyon görüşmelerine gelirsek şurası çok açık ki AKP, HDP’nin desteğine, tüm olasılıkları denedikten ve hepsinden zararlı çıkacağına ikna olduktan sonra başvuracaktır. Böyle bir durumda bile karşısında çok istekli bir HDP de bulamayacak.

Ama her şeye rağmen Abdullah Öcalan’ın açıklamalarını beklemeden büyük konuşmamakta fayda var.

***

Erdoğan Gül'ü çağırır mı?

Tablo buyken son günlerde başta AYM olmak üzere çıkan mahkeme kararları Ankara’da Gül’ün ayak sesleri olarak yorumlandı. Buna bir de Erdoğan ile birlikte katıldıkları iftar programında yaptığı konuşmayı da eklemek gerek. Koalisyon sürecinin çıkmaza girmesi ve AKP kongresinin yaklaşması ile Gül isminin daha çok gündeme gelmesi bekleniyor.

Bir hafta önce dış politika konularında neredeyse birbirleri ile atışan iki siyasetçinin nasıl bir araya geleceği haklı bir soru olarak karşımızda duruyor. Böyle bir olasılığın birkaç nedeni var.

Birincisi milletvekillerinin ve parti tabanının böyle bir geri dönüşe önemli ölçüde destek vermeleri. Partinin güçlü isimlerinden Arınç’ın söylemleri, Mehmet Ali Şahin’in “başlangıç ayarlarına dönme” talebi böyle bir isteğin işareti olarak da algılanabilir.

PARTİ İÇİ KOALİSYON
İkincisi hem uluslararası hem de yerli sermaye odaklarının güvendiği bir isim olması. Üçüncüsü ve en belirleyici kısmı Erdoğan’ın bu sıkıntılı süreci tek başına atlatamayacağını görerek zorunlu bir ittifaka razı olması ya da edilmesidir. Erdoğan AKP’nin tek başına iktidar için ihtiyaç duyduğu 2-3 puanlık artışı Gül başkanlığında alabileceğini gördüğü an bu adımı atacaktır. Parti içi geçici koalisyonu CHP ya da MHP ile yapılacak bir koalisyona tercih edeceği ve kendisini böyle bir hükümetle daha güvende hissedeceği çok açık.