Birçok tiyatro oyununu yöneten Hira Tekindor, şimdi annesi Zerrin Tekindor’un oyunu Toz’u yönetiyor. Hira Tekindor, “Oyuncu olarak da en beğendiğim tarafı, oynadığı karaktere dair enteresan fikirleri olması” diyor.

Anne oğul şehrin Toz’unu attırıyor

Eda Köprü Yılmayan

İlk kez İstanbul Tiyatro Festivali’nde seyirciyle buluşan Toz, şimdiye kadar on iki kez sahnelendi. Her seferinde büyük beğeniyle izlenen ve kapalı gişe oynanan oyunda Zerrin Tekindor tek kişilik bir performans sergiliyor. Oyunun yazarı Şehir Tiyatroları’nda sahnelenen ‘Sen İstanbul’dan Daha Güzelsin’ metniyle dikkat çeken Murat Mahmutyazıcıoğlu. Yönetmen koltuğunda ise daha önce ‘Kim Korkar Hain Kurt’tan’ oyunuyla Yeni Tiyatro Dergisi Ödülleri’nde Yılın En Başarılı Ödülü’nü alan Hira Tekindor var.


Sahnede Zerrin Tekindor tek bir sandalye üzerinde, yerinden hiç kalkmadan Handan karakterini anlatıyor bizlere. İyi eğitimli bir kadının çocukluğuna, gençlik yıllarına gidiyoruz. Hayatından geçen kadınları; annesini, babaannesini, halasını seyrediyoruz. Ses ve ışık efektleriyle bazen metroda onunla yolculuk ediyor, hemen yan koltukta oturan Leyla’ya kulak veriyoruz. Bazen de Beyoğlu sokaklarında, Handan’la dolaşıyoruz. Darbeyle birlikte korkunun hâkim olduğu bir iklimde yaşayan insanların tedirginliğini okuyoruz Handan’ın gözlerinden. Güzeller güzeli annesi Feri’nin dramatik hikâyesini izlerken bu topraklarda yaşayan kadınların dramına da bir kez daha şahitlik ediyoruz. O nedenle karmaşık, yoğun duygularla kimimiz gülümseyerek kimimiz gözleri yaşlı çıkıyor salondan. Zerrin Tekindor, Handan’ın hikâyesiyle büyük bir alkışı hak ediyor. Hira Tekindor’la yeni oyunu Toz’u konuştuk.

Seyirciden gelen tepkiler nasıl? Nasıl bir duyguyla çıkıyor izleyici salondan?
Gördüğüm kadarıyla seyirci biraz yoğun duygularla çıkıyor oyundan. Çünkü oyunun yapısı itibariyle hem duygusal hem eğlenceli sahneler birbirine yakın seyrediyor. Dolayısıyla da seyircinin duygularında bir roller-coaster etkisi olabiliyor. Oyunun çıkışlarında seyircileri bu yoğun duygular ve enteresan ifadelerle görmek hoşuma gidiyor açıkçası.

ÇOK BOYUTLU KARAKTER

Kim Korkar Hain Kurttan ve Arzu Tramvayı oyunlarında da anneniz sahnedeydi. Toz tek kişilik bir oyun. Zerrin Tekindor’u bir oyuncu olarak yönetmek kolay mı? Normalde annenizle nasıl bir ilişkiniz var?

Annem çok disiplinli ve çalışkandır. Çok sorumluluk sahibidir. Prova şu zaman şu saate dendiği zaman, zaten o hep hazırdır. Hiçbir zaman itiraz ettiğini görmedim. Oyuncu olarak da en beğendiğim tarafı, oynadığı karaktere dair enteresan fikirleri olması, bilindik yerlerden gitmemesi… Bütün bunlar bir yönetmenin işini kolaylaştıran şeylerdir. Oyuncunun malzemesinin zengin olması sonra onun üstüne yönetmenin bir şey koyması… Karakterin pek çok boyutuyla ortaya çıkmasını sağlıyor provalarda.

Toz ne anlama geliyor? Neyin tozu bu? Yıkılan yerlerine yenileri yapılan binaların mı, insanların mı yoksa Handan’ın belleğindeki toz mu?
Hepsi. Toz her yeri kaplayabilen, her yere ulaşabilen bir şeydir. Bazı şeylerin üstünü örter ama bir üflemeyle altındaki tekrar açığa çıkabilir. Ya da bir toz zerreciği bütün mekanizmayı da bozabilir. Toz, kime ne şekilde dokunduysa bambaşka bir anlam taşıyabilir.

Tek kişilik bir oyun. Her oyuncunun da kolaylıkla üstesinden gelebileceği bir rol değil. Zerrin Tekindor aynı anda birçok karakteri canlandırıyor. Bir sandalyenin üzerinden kalkmadan, 60 dakika boyunca anlatıyor, farklı rollere giriyor. Oyunu bu formatta sahnelemeye nasıl karar verdiniz? Oyuncu olarak Zerrin Tekindor’u iyi tanımanız mı oyunun bu şekilde sahnelenmesini sağladı?
Tabii onun da etkisi var. Gücüne inandığım için zaten böyle bir anlatım biçimi tercih ettim. Aynı zamanda sahnede bütün karakterleri, mekanları seyircinin hayal gücüne bırakmak istedim. Çağdaş ve hepimizin bildiği ama üstünden atladığı bir masal anlatısı gibi olmasını istedim.

Mekân değişimlerini ışık ve ses efektleriyle veriyorsunuz. Oyuncunun gücü, anlatısı üzerinden başka hayatlara, mekânlara gidiyoruz. Bu bir risk değil miydi?
Evet risk denilebilir ama Murat Mahmutyazıcıoğlu’nun şahane metninin dili de beni buna yönlendirdi. Tek kişilik oyunlarda genelde biraz fazlaca mizansen, efor, dekor-kostüm değişiklikleri olabiliyor ama bu metnin buna ihtiyacı yoktu. Fazla gelebilecek her şeyi, çok büyük hareketleri bile istemedim oyuncudan.

ŞİDDET İLKELLİKTİR
Oyunda ayrı hayatlar yaşayan ama ortak bir kaderi paylaşan kadınlar var. Erkek şiddeti oyunda çarpıcı bir biçimde anlatılıyor. Türkiye’deki kadına yönelik erkek şiddetini ve kadın cinayetlerini ele alan “Ölümüne Boşanmak” filmi İngiltere'de En İyi Uluslararası Uzun Metraj Film kategorisinde Akademi Ödülleri’ne aday gösterildi. Bu tür yapımlar şiddeti durdurmak veya toplumun gözüne sokmak için etkili olur mu?

Bu şiddet saçmalığı devam ettiği sürece bununla ilgili bir şeyler illaki yapılacak. Bunun tiyatroyla yapılıyor olması çok daha etkili geliyor bana. Çünkü şiddet gören kişinin psikolojisini kanlı canlı karşısında izleyebiliyor, hâlâ anlamayanlar bile. Bu ilkelliğin hâlâ halledilememiş olması çok acıklı.