Arjantin’de, 1976-1983 yılları arasında ülkeyi yöneten askeri cunta tarafından ‘kaybedilen’ çocuklarının bulunması için başkanlık sarayının önündeki meydanda toplanan bir grup kadının başlattığı eylem, her türlü baskı ve şiddete rağmen, milyonlarca kişiye ulaşarak kırk yılı geride bıraktı. Bir araya geldikleri meydanın adıyla anılan Plaza Del Mayo Anneleri’nin beyaz tülbentleri yıllar sonra, 1995’ten bu yana Galatasaray Meydanı’nda toplanan Cumartesi Anneleri’nin kırmızı karanfillerine ilham olacaktı.

***

Arjantin’de annelerin direnişi ve insan hakları örgütlerinin uzun süren mücadeleleri sayesinde, askeri diktatörlük döneminde işlenen suçların failleri yargı önüne çıkarılabildi, cezalandırıldı. Türkiye’de ise soykırım ve insanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımının kaldırılmıyor oluşu davaların kapatılmasına ve gözaltında kaybetme, yargısız infaz gibi pek çok suçun da cezasız kalmasına neden oldu. Sadece darbeci generallerin yargılandığı ve onların ölümüyle de kapatılan 12 Eylül davasına karşın Arjantin’de, emri veren kadar alanın da suçlu olduğunu kabul eden cezalar kesildi.

***

Cumartesi Anneleri, her hafta bir araya geldikleri Galatasaray Meydanı’nda yarın 700. kez toplanacak. 23 yıldır devletten, gözaltında kaybedilen çocuklarının akıbetini soran annelerin on altısı çocuklarına kavuşamadan ve faillerin yargılandığını göremeden yaşamını yitirdi. Hasan Ocak’ın 21 Mart 1995’te gözaltına alınıp işkencede öldürüldükten sonra kimsesizler mezarlığında bulunmasıyla başlayan oturma eyleminin o günden bugüne açık üç talebi var: gözaltındaki kayıplar ve yargısız infazlar son bulsun, kayıpların akıbeti ortaya çıksın, sorumlular tespit edilip yargılansın! Aynı saatte ve aynı yerde toplanarak toplumda farkındalık yaratmak isteyen Cumartesi Anneleri, yedi ay boyunca polisin cop ve biber gazlı saldırısına uğrayıp, yerlerde sürüklenerek gözaltına alındıkları 1999 yılından sonra ara verdikleri oturma eylemine, on yıl sonra, 31 Ocak 2009’da yeniden başladıklarında artık yanlarında babalar, eşler, kardeşler, çocuklar ve torunlar da vardı.

***

Yıllardır kayıpları hakkında bilgi almak, ölmüşlerse üzerine bir demet çiçek bırakabilecekleri mezarlarına kavuşmak için, çocuklarının fotoğrafları ve kırmızı karanfilleriyle sessizce oturdukları yerden hepimize, hepimiz için büyük bir çığlık atıyorlar. Çünkü insanların evlerinden, mahallelerinden zorla alınıp, bir daha geri dönemediği; devletin, yargının yıllardır sessiz kaldığı bir memlekette; hepimiz gün be gün bu ağır suçun, bu derin hukuksuzluğun altında eziliyoruz. Geçmişle yüzleşmekten ve hesaplaşmaktan kaçındıkça; özsaygımızla birlikte hakça, insanca, barış ve huzur içinde yaşama şansımızı da kendi ellerimizle yok ediyoruz.

***

Cumartesi Anneleri 23 yıldır büyük bir direnç ve umutla kayıplarını arıyor, adalet istiyor. Bu karanlık, çocuğunun saçının teline kıyamayacak on altı annenin, evladının kemiklerine hasret göçüp gitmesine neden oldu. Yarın Galatasaray Meydanı’ndan 700. kez bir araya geliyorlar. Herkesi de bu haklı, onurlu mücadeleye sahip çıkmaya davet ediyorlar. Gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun’un söylediği gibi: “Bizler o meydanda annelerimizin mücadelesini devraldık. Onlar bize sadece kayıplar için değil, hayatın her alanında bütün haksızlıklara karşı direnmeyi, mücadele etmeyi öğrettiler. O meydan annelerimizin mirasıdır. Hakikat ve adalete ulaşana kadar da kuşaktan kuşağa sürecek.”