Google Play Store
App Store

Kaş, Demre, Finike ve Kalkan ilçelerinden geçmesi planlanan duble yol projesine karşı açılan davalar sürerken, çevreciler ve uzmanlar bölgede keşif yaptı. Keşifte, projenin 9 koruma alanı, 11 arkeolojik sit ve dünyanın en önemli yürüyüş rotalarından Likya Yolu üzerinde büyük tahribata yol açacağı, tarım alanları, içme suyu kaynakları ve endemik bitki türlerinin ciddi risk altında olduğu belirtildi

Antalya'daki duble yol projesi Likya Yolu'nu tehdit ediyor

Ebru ÇELİK

Antalya’nın Kaş, Demre, Finike ve Kalkan ilçelerini kapsayan duble yol projesi için verilen ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) olumlu kararına karşı açılan davalar sürerken, Kaş Çevre ve Kültür Derneği ile uzmanlar bölgede keşif yaptı. Keşif sonrası yapılan açıklamada, projenin ekolojik ve kültürel açıdan ciddi tahribat riski taşıdığı vurgulandı.

Keşifte ortaya konan bulgulara göre, planlanan yol güzergâhı Kaş–Kekova Özel Çevre Koruma Bölgesi, Kaputaş ve Beymelek gibi birinci derece doğal sit alanlarının içinden geçiyor. Proje toplamda 9 koruma alanı ve Myra, Sura, Hoyran, Kyaenai gibi 11 arkeolojik sit alanını etkiliyor. Yol aynı zamanda Likya Yolu’nu birçok noktada keserek yürüyüş rotasını da tehdit ediyor.

Proje kapsamında 6 tünel, 11 köprü, 21 menfez, 8 tarımsal altgeçit dâhil olmak üzere çok sayıda yapı planlanırken, bu yapıların maliyete dâhil edilmediği belirtildi.

66 BİN AĞAÇ KESİLECEK

Finike’den tünelle başlayarak Demre’ye uzanan yol, Beymelek Lagünü’nü ve örtü altı tarım yapılan hassas tarım alanlarını da kapsıyor. ÇED raporunda 321 hektarlık tarım, orman ve makilik alanın yok olacağı, 66 binin üzerinde ağacın kesileceği belirtilirken Finike Portakalı üretim alanları da bu projeden doğrudan etkilenecekler listesinde.

Açıklamaya göre, bölgede 22’si endemik olmak üzere 454 bitki cinsi bulunuyor. Sadece bu bölgede yetişen Likya Orkidesi, Kaputaş Andızotu ve Sürmeli Çiğdemi gibi nadir türlerin yaşam alanları tehlikeye girecek. Eğilim nedeniyle yapılacak dolgular yolun bazı kesimlerinde 60 ila 120 metre genişliğe ulaşacak. Yol inşaatında ortaya çıkacak 19 milyon metreküplük hafriyatın, 12 milyon metreküpünün döküm sahası olmadığı için nerede depolanacağı belirsiz.

"BÜYÜK BİR İMAR PROJESİNİN PARÇASI"

Keşifin ardından BirGün’e konuşan Kaş Çevre ve Kültür Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Murat Akoy, “Finike, Demre, Kaş ve Kalkan hattında planlanan bölünmüş yol projesi kapsamında Demre’de çok sayıda yurttaş, su kooperatiflerinin başkanları ve sivil toplum örgütlerinden temsilciler alandaydı. Keşif heyeti çalışmasına Beymelek’te başladı. Burası birinci derece doğal sit alanı içinde yer alıyor ve örtü altı seracılığın yoğun olarak yapıldığı bir bölge.

Beymelek’ten sonra İsius Kalesi’ne çıktık. Bu alanlar yolun çevresindeki etkileşim bölgesinde yer alıyor. Ardından Köşkler mevkiine geçtik. Burası bölgedeki örtü altı tarımı besleyen yer altı su kaynaklarının bulunduğu yer. Yol güzergâhı bu su kuyularının tam üzerinden geçiyor. ÇED raporunda, bu kuyuların ‘sorunsuz taşınabileceği’ gibi teknik dayanağı zayıf ve çelişkili ifadeler yer alıyor. Sahada su kooperatifi başkanları, viyadük ayakları eğer 50 metrenin altına inerse tatlı suyun altında yer alan tuzlu su tabakasına ulaşılacağını anlattılar. Yanlış sondajlar nedeniyle son yıllarda Demre’deki suyun giderek tuzlandığını, bu durumun tarım takvimini geciktirdiğini ve verimi düşürdüğünü belirttiler. Tuz oranı her yıl artıyor” dedi.

Daha sonra Myra Antik Kenti’ni besleyen tarihi suyoluna geçerek keşif yaptıklarını söyleyen Akoy, “Burada tünel, bu antik su kemerinin yalnızca 27 metre altından patlatma yöntemiyle geçirilmeye çalışılıyor. Arkeologlar ve akademisyenler bu durumu dehşetle izledi. Ayrıca yakın çevrede antik mezarlar da tespit edildi.

Keşif devamında Sura Antik Kenti’ne geçildi. Yolun genişletilmesi durumunda 50 metre yakınındaki arkeolojik alanların ciddi biçimde etkileneceği görüldü. Kyaneai bölgesinde ise yol yapımına ait molozların, birinci derece arkeolojik sit alanı içine döküldüğü tespit edildi” diye konuştu.

"YENİ YOL PROJESİ, BÜYÜK ZARARLAR VERECEK BİR TAHRİBAT RİSKİ TAŞIYOR"

“Kaş tarafında, Çukurbağ’daki tarım alanlarından geçen yolun, yalnızca bu bölgede yetişen ve sayısı giderek azalan endemik bir tür olan Likya orkidesinin yaşam alanını doğrudan tehdit edildiğini belirten Akoy, konuşmasına şöyle devam etti:

“Ayrıca tarihi su kuyularının ve doğal sit alanlarının üzerinden geçmesi planlanan yol güzergâhı, hem ekolojik hem de kültürel açıdan ciddi riskler barındırıyor.

Kaputaş’ta ise yolun, birinci derece doğal sit alanının üzerinden 80 ile 110 metre yüksekliğinde bir viyadükle geçirilmesi planlanıyor. Bu yapı sahilden de görünür olacak. Aynı zamanda bölgede yalnızca burada yetişen bir başka endemik tür olan Kaputaş andız otunun da yaşam alanı zarar görecek.

Keşif boyunca tüm bu hassas alanlar heyete gösterildi. Kamulaştırma riski taşıyan yerlerdeki köylülerle ve su kaynaklarını yöneten kooperatif başkanlarıyla heyet birebir görüştürüldü. Teknik ve bilimsel verilerle desteklenen, çok yönlü ve etkili bir keşif oldu.

Bölge zaten mevcut yollarla ulaşılabilir durumda. Bu yollar, daha düşük maliyetlerle genişletilip modernize edilebilir. Ancak yeni yol projesi, yüksek maliyetli ve doğaya, arkeolojik mirasa, yerel halkın geçim kaynaklarına büyük zararlar verecek bir tahribat riski taşıyor.

Projeye ait keşif sonunda bir kez daha gördük ki, bu güzergâh teknik, ekonomik ve çevresel açıdan rasyonel değil. Umuyoruz ki bu hatadan dönülür. Orta Likya coğrafyası daha fazla zarar görmeden bu proje iptal edilir. Çünkü bu yalnızca bir yol değil, bölgenin tüm doğal ve kültürel dokusunu tehdit eden büyük bir imar hamlesinin parçasıdır.”