İnşaat işçilerinin dünyasından seslenen ‘Babamın Kanatları’ ve erkek egemen toplumda statüsüne bakılmaksızın kadının çıkmazlarına bizi sürükleyen Ustaoğlu’nun ‘Tereddüt’ü Altın Portakal’dan eli boş dönmez

Antalya’dan Tereddüt ve Babamın Kanatları

CANAN AYDIN canan1aydin@gmail.com @kuzeydogu

Güneşe Yolculuk, Bulutları Beklerken, Pandora’nın Kutusu, Araf ve ardından gelen Tereddüt. Türkiye’nin en değerli kadın yönetmenlerinden olan Yeşim Ustaoğlu’nun yeni filmi ‘Tereddüt’. Bir önceki filmi Araf’ın kahramanı Zehra ile kadın dünyasına ve erkek egemen dünyada kadının çıkmazlarına bizi sürükleyen yönetmen Ustaoğlu, yeni filmi ‘Tereddüt’te bunu biraz daha ileriye taşıyor. Ustaoğlu, toplumun farklı kesimlerinden iki kadın; ki bunlardan kasabalı Elmas daha kız çocuğu denecek yaşta, bir diğeri ise onun elinden tutan beyaz yakalı bir psikolog olan Şehnaz. Tereddüt’te kasabada yolları kesişen aynı ama farklı iki genç kadının birbirine çarpan ve dönüşen hayatlarına tanık oluyoruz. Bu tanıklık filmin atmosferinde yaratıldığı gibi dalga dalga çarparak sert bir hesaplaşmaya götürüyor.

Toronto Film Festivali’nde ilk kez seyirci karşısına çıkan film önceki akşam Antalya Film Festivali’nde prömiyeri’ni yaptı. Festivalin Ulusal ve Uluslararası yarışma filmlerinden olan ‘Tereddüt’ sanırım Altın Portakal heykelciğini evine götürecek en güçlü adaylardan. Filmin derin ve zor yükünü omuzlarında taşıyan, Elmas karakterine hayat veren genç oyuncu Ecem Uzun’un performansına diyecek tek bir söz yok. Keza psikolog Şehnaz’ın dünyasına bizi sürükleyen Funda Eryiğit’in sergilemiş olduğu oyunculuk takdire şayan. Filmin diğer üç önemli ismi ise Mehmet Kurtuluş, Okan Yalabık ve Serkan Keskin. Seyircinin de yoğun ilgi gösterdiği, merdiven basamaklarının dolup taştığı, hatta ve hatta koltuk kavgalarının bile yapıldığı filmin festivalden eli boş dönmeyeceği kesin.

‘Babamın Kanatları’
“İnsanın hayalleri olmasa, kafasındaki resimler olmasa hayatın ne anlamı var!” Bu replik oturamayacağı toplu konut şantiyesinde çalışan ve orada sevdiğiyle oturma hayalleri kuran ‘Babamın Kanatları’ filmindeki ‘Yusuf’a ait. Yusuf ve amcası birer depremzede. Van’da ailelerini bırakıp üç kuruş alabilmek için İstanbul’da bir gökdelen inşaatında çalışıyorlar. Yönetmen koltuğunda Kıvanç Sezer’in oturduğu film, emek sömürüsünün tavan yaptığı inşaat işçilerinin dünyasından bize seslenen ‘Babamın Kanatları’ var olan düzene sağlam bir gönderme. Filmde, “Kötü hastalığa” yakalandığını öğrenen inşaat işçisi İbrahim hayat veren isim ise Adana Film Festivali’nin de En İyi Erkek Oyuncu ödülünü alan sinema emektarı Menderes Samancılar. İbrahim’in içinde bulunduğu yaşam ile ölüm arasındaki içsel yolculuğuna bizi dahil eden Menderes Samancılar belli ki sadece festivalin değil gönüllerin kazananı oluyor. Bize o dünyada neler olduğunu bir kez daha hatırlatan film belli ki Altın Portakal’dan da eli boş dönmeyecek.