Google Play Store
App Store

25 Kasım için bir basın açıklaması gerçekleştiren Antalyalı kadınlar, “Toplumsal yaşamı dini kurallara göre düzenlerken yaşamlarımıza çizdiği karanlık sınırlara karşı her zaman olduğu gibi bugün de isyanı hep birlikte büyüttük ve büyütmeye devam edeceğiz” dedi.

Antalyalı kadınlar: İsyanı hep birlikte büyütmeye devam edeceğiz

Antalya’da kadınlar, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü için Aydın Kanza Parkı’nda bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

Açıklamada, erkek şiddetine ve toplumsal yaşamı dini kurallara göre düzenleyen sisteme karşı kadınların isyanının büyüyeceği vurgulandı.

Antalyalı kadınların okuduğu basın açıklaması şöyle:

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Ve Dayanışma Günü; insanlık tarihinde kadınlara yönelen şiddetin, bir insanlık ayıbının kötü tarihi olduğu gibi esas olarak kadınların erkek egemen sisteme karşı duruşunu, dayanışmayı ilmek ilmek örerek büyüttüğü tarihtir. Her 25 Kasım'da dünyanın her yerinden kadınlar seslerini birleştiriyor, erkek devlet şiddetine karşı mücadele bayraklarını yükseltiyorlar.

Kadınların hayatlarını çalan erkek şiddetine, iktidarın bu şiddeti cesaretlendiren, sırtını sıvazlayan kadın düşmanı söylem ve politikalarına, kazanılmış haklarımıza yönelik saldırılara, toplumsal yaşamı dini kurallara göre düzenlerken yaşamlarımıza çizdiği karanlık sınırlara karşı her zaman olduğu gibi bugün de isyanı hep birlikte büyüttük ve büyütmeye devam edeceğiz.

İki yıla yakındır süren pandeminin etkisi tüm olumsuzluğuyla devam ederken, salgını kadınlar olarak artan şiddet, yoksulluk, işsizlik ve emek gaspı nedeniyle daha da ağır yaşıyoruz.

Yakın zamanda Çilem Doğan’ın yargılama sürecinde yaşadığımız gibi, ölmemek için, kendilerine sistematik şiddet uygulayan erkeği öldürmek zorunda kalan, özsavunma hakkını kullanan kadınları cezalandırırken, kadınlara, çocuklara, LGBTİ+lara yönelik şiddetin her geçen gün arttığı, şiddet uygulayanların erkek yargı aracılığıyla cezasız bırakıldığı bir süreçte önce İstanbul Sözleşmesinin feshi, şimdi de 6284 hedefe konularak yaşam alanlarımız daha da daraltılmak isteniyor. Siyasal İslamcı rejimlerin iktidarda olduğu tüm ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de hayatlarımız karanlığa teslim edilmek isteniyor. Biz bu karanlığı dinci gerici bir azınlık istiyor diye İstanbul Sözleşmesi’nin bir gece yarısı kararıyla feshedilmesinden, “9 yaşındaki kız çocuklarıyla evlenilebilir” fetvalarından, kız çocuklarına oğlan çocuklarının ayaklarının yıkatıldığı sübyan mekteplerinden, adım adım dinselleştirilen eğitimden, işsizliği kadınların çalışmak istemesine bağlayan bakan demeçlerinden, kadının yerini evi, görevini de kocaya itaat olarak gören muktedirlerden, LBGTİ+ları hedef göstererek onlara yönelik şiddetin bizzat kışkırtıcısı olan iktidar sahiplerinden, gökkuşağı renklerine yönelik yasaklardan, haklarını aramak için alanlara çıkan kadınlara yönelen devlet şiddetinden, şiddet faillerini koruyan, cezasız bırakan yargı pratiklerinden, pandemi fırsatçılığıyla taciz, tecavüz, istismar faillerinin salıverilmesinden, kız çocuklarının giderek örgün eğitimden koparılmasından, çocuk yaşta zorla evlendirilecekleri düzenlemelerin yasa kılıfına sokulmasından tanıyoruz.

AKP/MHP iktidarı bir yandan kadın düşmanı politikaları hayata geçirirken diğer yandan savaş politikalarına hız kesmeden devam ediyor. Militarist ve kutuplaştırıcı siyasetin sonuçları daha fazla erkek-devlet şiddeti, gittikçe vahşileşen yöntemlerle işlenen kadın cinayetleri ve daha fazla gözaltı, tutuklama ve işkence olarak karşımıza çıkıyor. Emperyalizmin kan gölüne çevirdiği Ortadoğu’da dün IŞID ve ÖSO gibi dinci-gerici örgütlerle kurulan ittifakın kadınların yaşam hakkı başta olmak üzere var oluşlarına dönük saldırılar karşısında kadınların özgürlük mücadelesine tanık olduk. Bugün Afganistan’ın Taliban iktidarına bırakılmasıyla kadınların yine kendilerine çizilen sınırları kabul etmediğine, direnişlerine tanıklık ediyor ve direnişlerini selamlıyoruz.

Biz kadınlar yaşamlarımızın her alanında “Ne korku, ne gözyaşı, ne utanç yıldıracak bizi, daha özgür bir dünyayı kadınlar birlikte kuracak!” demek için bugün buradayız.

Sigortasızlığa, düşük ücrete ve esnek çalışma şartlarına karşı "Güvenceli İş Güvenceli Gelecek" demekten,

Erkek-Devlet şiddetine, pandeminin ve ekonomik krizin bedelini kadınlara yükleyenlere ve kadın yoksulluğuna karşı mücadele etmekten,

Okulda, işte, sokakta ve hayatın her alanında maruz bırakıldığımız şiddete ve cinsel tacize karşı dayanışmayı büyütmekten, Gericiliğe ve yozlaşmaya karşı laikliği, Savaşa, işgallere, katliamlara, sömürüye ve ırkçılığa karşı barışı ve kardeşliği savunmaktan,

Homofobi ve transfobiye karşı buradayız, Alışın demekten

Üzerimizdeki baskı, sömürü ve eşitsizliği karşı örgütlü mücadeleden

Bir gece yarısı kararnamesi ile yaşamlarımızı yok sayanlara karşı İstanbul Sözleşmesi'nden Kadınlara Lgbti+’lara ve çocuklara yönelik şiddeti meşrulaştıranlara karşı yaşamlarımızı savunmaktan, tırnaklarımızla kazıya kazıya kazandığımız yasal haklarımızdan, 6284'den TCK-103'ten

Özgürlüklerimizden, Haklarımızdan, Yaşamlarımızdan ve Birbirimizden

VAZGEÇMİYORUZ!

Düşlerimizi, gülüşlerimizi, mücadelemizi asla teslim alamayacaksınız; geceleri, sokakları, meydanları, iş yerlerimizi, okulları, kampüsleri terk etmiyoruz; kadınlar vardır, kadınlar her yerde!

Yaşasın kadın dayanışması! Yaşasın eşit ve özgür bir yaşam mücadelemiz!