Geçen hafta oynan maçlar sonucunda ortaya çıkan antrenör yönetim şekillerindeki tutarsızlıklar, özellikle Valerien Ismael ve Okan Buruk’un zamana ve skora göre davranış şekillerinde değişkenlikler göstermesi, en azından benim açımdan tekrar antrenör konusunu irdelemek gerekliliğini ortaya çıkardı.

Futboldaki yetenek bir yazılımdır ama antrenörlük bir donanım gerektiren alandır. Donanımın kaynağı ise bilgidir.

Futbolu ‘endüstri’ olarak kabul ediyorsak bilimin tüm olanaklarını futbolun gelişiminde kullanma zorunluluğu vardır.

Üst düzeyde futbol oynamanın antrenörlüğe katkısı çok azdır. Bazen bunun üzerinden bir yerlere varmaya çalışılıyor ki bu temelsiz ve yanlış bir bakış açısı olur. Buradan bir yerlere varmak anlamsız olur.

Mesleki formasyonun analizini iyi yapmak gerekir.

Çünkü daha evvel belirttiğim gibi antrenör bir eğitimcidir. Mesleki formatı; sporcunun yeteneklerini senkronize bir şekilde grup içinde uyumunu sağlayarak açığa çıkaran ve amaç doğrultusunda harekete geçiren lider kişidir.

Eski yazımın üstünde derdimi daha rahat anlatmak için süreci tekrar irdeleyerek devam edeceğim.

Amaç olarak; ortaya konulan ortak hedefe yönelik olarak sporcunun fiziksel, zihinsel, sosyal tüm unsurlarını kullanmasını sağlayan kişidir. Total olarak sisteme dayalı performans gelişimini sağlayandır. Eğitimci olan antrenör, aynı zamanda; bildiklerini doğru metotlarla anlatma becerisine sahip olma zorunluluğu vardır. Neyi, niçin yaptırdığının bir izahı ve öğretim şekli olmak zorundadır.

Aynı zamanda ikna etme zorunluluğu vardır. İletişim becerilerinde süreklilik sağlamak zorundadır, kesintiye uğramadan devam eden iletişim amaca yönelik davranış değişkenliklerini sağlamada en aktif anahtardır. Antrenör bir yönetici değil liderdir. Uygulamadaki değişkenlikleri doğru zamanda tespit ederek bunun sağlanması için gerekli iradeyi ortaya koyması gerekir.

Hedeflere ulaşmadaki en önemli hamleler, özellikle futbolda anlık ortaya çıkan sorunlara gösterilen müdahale ve çözüm iradesidir. Donanımları, söz konusu süreçlerin tamamına müdahale edecek düzeyde olmalıdır. Donanımları sağlayan eğitim süreci ise, var olan durum tespiti ile gelecek için açık bilgi vermektedir.

Bazı mesleklerin kendi iç dinamikleri bunu daha belirgin kılar. İşte, antrenörlük mesleği bunun en etkili uygulama alanına sahip bir iş alanıdır. Takımın lideri olması çoklu beklentilere sahip gruba bir kişi tarafından liderlik etme becerisidir. Bu çoklu beklenti içinde, maddi ile manevi beklentileri olan gruplarda barınır. Antrenör, tüm bunları yönetmedeki senkronize tutumu sağlayacak ve bütünün parçalanmasına izin vermeden süreci yönlendirebilecek donanıma sahip olmalıdır.

Bunun için koşullardaki değişkenliklere çabuk adapte olacak ve her türlü krizi yönetebilecek iradenin olmasını sağlayan birikimlerin oluşması kaçınılmazdır. Bunların hepsi antrenörün dünyayı algılama kodları ile buradan kendi payına çıkardığı yaşam ideolojisini de belli eder. Antrenman sahası, soyunma odası ve kulübe antrenörün uygulama alanlarıdır. Buralar aynı zamanda mesleki donanımlarının ve bu donanımları destekleyecek olan entelektüel birikimlerini kullanma alanlarıdır. Kendini ifade etme şekli ile, grubun dinamiğini sağlaması bir liderlik kimliğinin tutarlılığının karşılık bulma yeridir. 90 dakikalık süreç, antrenörün yönetme mekanizmalarının geçerli olup olmadığının test edildiği yerdir. Bu mekanizmalar antrenörün felsefesinin ve prensiplerinin toplamıdır.

Oyun süresi içerisindeki gelgitler ve krizleri yönetme becerisi antrenörün toplu ve topsuz oyundaki birikimleri ile doğru orantılıdır. Yetersizlik, sadece antrenörü krizin parçası yapar ve başarısızlık kaçınılmaz olur. Antrenman sahasında başlayan mekanizma, soyunma odasında ve kulübede devam eder. Bu sürecin kendine ait bir diyalektik yapısı vardır. Her üç alanda kurulan ilişkilerin geçerliliği, antrenörün kurduğu diyalog zemini ve bunun kültürel içeriği ile mesleki donanımlarının sahada uygulaması ve başarıya olan etkisi kadardır. Çünkü, her iki unsurun da ikna edici bir geçerliliği olması gerekir. Bu ikna etmenin sonucu güvene dayanır ki; istikrar ve sürdürülebilir başarının en temel öğesi de budur.

Benim için defalarca tekrar ettiğim en temel antrenörlük analizi kriz anındaki tutumu ve yönetim stratejileridir.

Kriz içinde sürece çözüm odaklımı yoksa sorun odaklımı bakması her şeyi belirleyen ana unsurdur.

Okan Buruk ve Valerin Ismael’i bu bakış açısına göre değerlendiğimizde ortaya oldukça fazla sorun çıkmakta.

Öncelikli olarak her antrenörün kendine ait prensipleri olması lazım. Mesleki temeli oluşturan bu değerler her antrenör için farklılıklar içerse de olmazsa olmazdır.

Bilgi temelli felsefenin oluşması belki belirli bir zaman dilimi ihtiyacını ortaya çıkarsa da sürecin her bakımdan doğru yönetilmesi şarttır. Aksi halde bir felsefenin oluşması mümkün değildir.

Donanımlı antrenörlerin maç içindeki tutum ve davranışlarında temel olarak her hangi bir değişikliğin olması mümkün değildir. Bunun en iyi örneği Gordon Milne’dir. Ancak, dakika ve skora göre sadece strateji değişikliği olur.

Okan Buruk ile Valerin Ismael’in yapmış oldukları değişikliklerin oyun içindeki gelişmeler ile alakası olmayan, panik ve kaygı içinde oyunun iradesini kaybetmeme üzerine yapılan değişiklikler olmuştu.

Okan Buruk’un oyunun kontrolü kendindeyken 45.dakikadu yaptığı değişiklik ile hem kendinin hem de takımın oyun kontrolünü kaybetmesine kadar götüren bir sıkışıklığın yaratılmasına neden oldu. Sonunda, takım öyle bir konuma geldi ki süreç içinde Hamza’yı oyuna alarak kendisinin ve takımın tüm sorumluluğunu genç oyuncuya bilinçsizce yüklemiş oldu. Gelişme sürecini yaşayan bir genç oyuncuyu-hani ilk 11’de oynatsa sorun olmaz da bu koşullar içinde böyle bir sorumluluğun altına sokmak takıma bir yararı olmayacağı gibi gelişim sürecine engel teşkil edecek sürecin de yaratılmasına neden oldu.

Bir kıyas yapma açısından, Jesus’un Arda’yı kullanması ile Okan Buruk’un Hamza’yı kullanma arasındaki fark aynı zamanda antrenörlük donanım farkıdır. Portekiz futbolu yarışmacı ve yetiştirici özelliğe sahip olduğu için ve Jesus da bu sürecin önemli bir parçası olduğundan hem Arda açısından hem de Takım açısından süreç daha sağlıklı yürüyecektir. Bu da bizim ile Portekiz arasındaki farktır.

Bir ayrıntıyı daha belirtmem gerek, o da Mertens ile Toreira’nın henüz hazır olmadan kadroya alan Okan hoca kendi evinde kendi seyircisi önünde o iki oyuncuyu oynatma zorunda kalarak, adeta takım kurgusunun bozulmasına neden olmasıdır. Bu süreci iyi yönetemezse kaos bumerang etkisi yapar.

Galatasaray için en belirgin sorun, taktiksel olarak ne bölgesel oyun içinde ne de geçiş oyunu içinde her hangi bir taktiksel kurguyu sahip olmamasıdır. Sadece oyuncu üzerinden sonuç almak karşılıksız kaldığı zaman, antrenör 60.dakikada olduğu gibi, takımla tüm iletişimi kesip kulübeye oturup çaresizlik içinde kaderine razı olur. Kerem, Van Aanholt, Olivera, Mertens, Torreira gibi oyuncalar varken, Okan hoca her oyuncudan en iyi verimi alacak taktiksel çözümü üretmek zorunda.

Beşiktaş’ın yapılan transferler sonrası belirgin hale gelen bir savunma problemi olduğu aşikardır. Sergen Yalçın zamanın da bile bu sorun varken, o kendine göre bir çözüm üreterek sonuca gitmişti. Kendine ait oyun prensipleri ve üçüncü bölge pasa dayalı oyun sayesinde hem savunmayı öne çıkardı hem de topa sahip olarak savunmanın diri kalmasını sağlamıştı.

Ismael geçen sene üçlü başlayıp dörtlüye dönmesinin yanında, Necip üzerinden devşirerek bir sonuç alma anlamsızlığını da ilk hafta denemiş oldu. Beşiktaş’ın yumuşak orta üçlüsü ile yine yumuşak sayılacak arka dörtlüsü yüzünden oyunu birinci bölgenin dışında ikinci ve üçüncü bölgede pasa dayalı oyun kurgusunu strateji olarak benimsemesi oyunu kontrol etme ve inisiyatifi kaybetmeme açısından önemlidir.

Eksik kalsa bile bu stratejiden ödün vermeme gerekliği Alanya maçında çok net olarak ortaya çıktı.

Ismael’in liderlik yönetim mekanizması içinde, Serdar olayında olduğu gibi, bırakın kriz yönetmeyi bizzat krizi yaratan kişi olma durumunda bir yönetme zaafına sahip.

3-0 galipken, skorun 3-3 olmasının temel nedeni; Ismael’in kaygıya dayalı kenar yönetim tutumunun kaybetmeme dürtüsü üzerinden korunma ve savunma stratejisiyle yapmış olduğu oyuncu değişiklikleri ile oyunu tamamen birinci bölgede kabul etmesidir.

Teknik direktör olarak takımının neler yapabileceğini ve buna göre nasıl bir mesleki format üzerinden nasıl bir taktiksel katkı yapması gerekliliğini iyi bilmesi gerekir. Bunun için anlaştı bunun için para alıyor.

Ve Kopnhag maçı sonrası Avcı’nın mutlu yorumları(!). Öncelikle elemeli kupa maçlarındaki ana hedef avantajlı skoru yakalamaktır. Yani; taktiksel bütünlüğün önüne geçen bir aritmetik hesap var. O zaman mutlu olmadan önce belirlenmesi gereken stratejiler gerek. Lig maçı olmadığına göre iki maçlık strateji ile oynama zorunluluğu ortaya çıkmakta. Maç sonunda öz eleştiri yapması daha gerçekçi olurdu.

Sonuç olarak; eğitim süreciyle birlikte, önemli olan mesleki bilgisi ile kişiliğinin bütünlüğünden ortaya çıkan antrenörün kişisel meslek prensipleridir. Her antrenör için farklılıklar gösterir ve geçerli olup olmaması bu bütünlüğün ortaya koyacağı istikrara ve sürdürülebilir başarıya bağlıdır. Gerçekçi esleki bilginin tüm unsurlarını içeren teknik ve taktik faktörlerin hepsi, antrenörlük genel metodolojisinin bilgisiyle beraber, kendi ‘entelektüel’ yapısı çerçevesinde oluşturduğu prensiplerine uygun mesleki yöntemini bulmasıdır.